Eski İstanbul günleri düşlerimde yaşar. (1965-70) BEYOĞLU Şiirim: //Keman çaldı/ Güzel/ Yoksul erguvan bir kadın/ Çiçek Pasajı'nda/ İki tek attık arkadaşlarla/ Nameler hala kulaklarımda/ Çakırkeyif dolaştık/ Beyoğlu/ İstiklal Caddesi'nde/ Altın ışıklıydı vitrinler/ Ajda Pekkan geçti yanımızdan/ Midi ayakkabılarıyla/ Mini eteğiyle/ Pabucum delikti/ Öğrenciydim İstanbul Üniversitesi'nde/ Altmış sekizli yıllarda/ Cebimde/ Kadırga Yurduna dönüş parası/ Çakırkeyif dolaştık/ Beyoğlu İstiklal Caddesi'nde/ Sis çöktü geceye/ Ahh İstanbul kalbimdesin/ Düşlerimde yaşıyor/ Eski İstanbul günleri…/ Yitik sevdalar kaldı/ Kalbimin yalnızlık köşesinde//
Selahattin Demiraco
Beyoğlu İstiklal Caddesi'nde Öztürk Serengil'i (Yeşşe) güzel kadın Sevda Karaca'yla ve bir arkadaşıyla sohbet ederken görmüştüm. Öztürk Serengil'in komedi filmleri Beyoğlu sinemalarında oynuyordu. Üniversiteli gençler, İstanbul halkı tiyatrolara güzel aile filmleri izlemeye gidiyordu.
Kenterler, Dormen gibi tiyatro sahnelerinde ünlü yıldızları seyrediyorduk.
Göksel Arsoy'un, Cüneyt Arkın'ın, Türkan Şoray'ın, Fatma Girik'in, Hülya Koçyiğit'in, Orhan Gencebay'ın, Filiz Akın'ın en güzel yıllarıydı… Ayhan Işık, Sadri Alışık, Hulusi Kentmen, Erol Taş, Tarık Akan, Hayati Hamzaoğlu, Yılmaz Güney, Çolpan İlhan, Nebahat Çehre, Orhan Günşiray, Atıf Kaptan, Necdet Tosun, Sezer Güvenirgil, Neriman Köksal, Yılmaz Köksal, Ekrem Bora, İzzet Günay, Sami Hazinses, Danyal Topatan, Kartal Tibet, Ediz Hun, Cevat Kurtuluş, Vahi Öz, Ahmet Tarık Tekçe, Mualla Sürer, Feri Cansel gibi pek çok sanatçının film artistinin Kırklareli'nde Gençlik, İnci, Saray, Zafer, Pınar, Kılavuz sinemalarında filmlerini izlemiştim.
Daha sonra Cineplaza sineması modern bir sinema olarak hizmet verdi. Geçen sene Cineplaza sineması kapandı. Tekrar açılacağı söyleniyor.
Televizyonun gelmesiyle sinemaya gidiş azaldı. Yazlık sinemalar geceleri dolardı.
Şimdi Karadayı, Kuzey-Güney gibi dizi filmlerini televizyonda izliyoruz.
Elveda Rumeli dizisi çok güzeldi. Kartal Tibet ve Adnan Şenses'in bir filmini unutamıyorum. SENEDE BİR GÜN…
Sevenlerin kavuşamadığı herkesin gizlice ağladığı bir filmdi.. Romantik sevdalı gençlerdik…
1970 yılıydı. Sevilen Romancı Orhan Kemal vefat etmişti.
Cenazesi çok kalabalıktı. Siyah takım elbiseli Yılmaz Güney salına salına ileri yürüyordu… Çirkin Kral Yılmaz Güney'in bazı filmleri yeni sinemanın yolunu açmıştı.
Amerika'nın Vietnam'ı bombaladığı, Napalm Bombası attığı yıllarda 68 Mayısı'nda Fransız Üniversite Gençliği Amerika'yı protesto eden gençlik hareketlerini başlattı. Özgürlük hareketi dünya gençliğini etkiledi. Yeni fikirler, yeni kitaplar piyasada tartışılır oldu. Beatles topluluğunun romantik şarkıları, romantik akımın gençliği etkilemesini sağladı... Güzel yıllardı... Gençlerin ütopyası vardı. Paylaşımcı, demokrat, eşitlikçi, özgürlükçü yeni bir dünyada yaşamak arzusuydu bu.
İnsancıl Sevgi Dolu Bir Dünyada Yaşamak Arzusu Güzel Bir Hayaldir Yalnızca… Sevgiyle Yaşayınız…
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol