ESKİ İĞNEADA GÜNLERİNE DEVAM

"Ben ve Kardeşim Melih iyi yüzücüydük. Palet takıp İğneada'dan limana kadar yüzerdik. Acemilikten ve tehlikeli dalgalardan boğulmak üzere olan en az 9 - 10 kişiyi hırçın dalgalarla uzun uzun uğraşarak hayata döndürdüğümüzü orada bulunan herkes bilir.
Hatta bir gün çok büyük dalgalara kapılarak aşırı su yutan bir genci çok açıktan Levent Şenoymak ile birlikte 1 saat yüzerek karaya çıkarabildik. Kıyıda resmen kalbi duran bu kişiye tesadüfen oradan geçen Üsküpdereli Dr. Ahmet Kaya'nın, kalbinin üzerine iğne vurup hayata geri döndürmesini asla unutamam.
Gene derine dalarak en büyük midyeleri çıkarıp saç üzerinde pişirip yerdik.
Daha sonraları yine Resort Otel'in yerinde bulunan DENİZ OTELİ ve etrafında kurulan çadırlarda kalanlarla gelenlerin sayısında çok büyük artış oldu.
Bu kişilerle büyük kamp ateşleri yakar, etrafında şarkılar söyler, oyunlar oynanırdı. Sabah güneş doğuşunu beklerdik, denize girip sonra yatardık.
Ateşin közünde pişirip yediğimiz Patates ve Mısırlar herhalde o günleri yaşayanların halen damaklarında bir tat olarak durmaktadır.
Melih Türkdoğan, Elvent Yavuzer, Suat Karabulutlar, Selahattin Demiraco, Ümit, Fizik Öğretmenimiz Nermin Tan, Kardeşi Zehra Tan, Mehmet Akyürek'in kızları Mihriban - Behnan ve Huşber Kardeşler, Ayşenur Özen o günden bu güne kopmayan bağlarla can dostlarımızdır.
İğneada'dan halen de görüştüğümüz çok iyi arkadaşlarımız oldu.
Belediye Başkanları Hayri Savaş ve Tahir Işık, rahmetli Çevre Gönüllüsü Orhan Uyanık, Ali Işık, Fuat Işık ve birçok canciğer kardeşimizle unutulmaz dostluklar yaşadık.
İğneada'nın İmar Değişikliklerinde de epey katkımız oldu.
İstanbul ve Türkiye'de tanıdığımız tüm dostlarımızı tatil yapmaları için İğneada'ya bizzat götürüp yönlendirdik.
Hatta Avukatlar Günü'nün her sene İğneada'da gerçekten çok güzel olan Resort Otel'de verilen bir yemekle kutlanmasına da öncülük ettim.
Tüm Trakya Avukatları gözlerine inanamadılar ve artan Turist sayısına büyük katkıda bulunmaya devam ediyorlar…
1974 yılında Kıbrıs Savaşı sırasında Nursel Elçioğlu ile evlendim. Oğullarım Armağan ve Alper'le İğneada sevdamızı 1987'li yıllara kadar sürdürdüm.
Halen de fırsat buldukça gitmek en büyük zevklerimden biridir.
Denizi, kumsalı ve binbir çeşit yeşilliği, Longoz Ormanları ile başta İğneada olmak üzere Kıyıköy ve Kastro gibi tabiat harikalarının hiç bozulmadan, betonlaşmadan korunup yarınlara, torunlarım Ali, Eylül ve onlardan sonraki nesillere de kalması en büyük dileğimizdir…
Selahattin Demiraco Arkadaşımın beni eski İğneada günlerine götürüp anılarımı tazelemesi ve belgelemesi çok güzel oldu…
Bu vesile ile kendisine teşekkür ediyor, mesleğinde başarılarının devamını diliyorum" dedi.
Teşekkürler.

Yorum Yazın

Yapılan Yorumlar

  1. Beni unutmuşsun melih