Çocukluğumuzun, gençliğimizin en unutulmaz gecelerinden biriside Yılbaşı akşamlarıydı. En güzel yemekleri annemiz yapardı. Sofrada meyve mutlaka olurdu. Yılbaşının en ilginç yönü 'fırdöndü' oyunuydu. "Hepsini Al" çıktımı sevinçten uçardınız.
Tatlı kabaktan kabak tatlısı yapılırdı. Soba tatlı tatlı yanardı. Sobanın üstünde kestaneler pişerdi. Dört kardeştik. Saadettin kardeşim 1970 yılında vefat etti. Onun vefatı hepimizi çok üzmüştü. Zafer Sinemasında yaz geceleri Sakarya Gazozu satardı. Sabahları gazete bayinin gazetelerini satıp cep harçlığını çıkarırdı. Bir arkadaşı " Saadettin'de para odlumu hepimize bir şey alırdı. Çok cömertti. Arkadaş canlısıydı. Saadettin Demiraco" demişti. Herkesin bir kaderi vardır. Ruhu şad olsun kardeşimin. Yaşamak hüzünlü bir şarkıdır dostlar. Sevdiğiniz birini kaybettiğimiz an yüreğimiz yanar durur. Hassas iyi insanlar duygu yoğunluğunu yaşarken kederli şarkılar gibidirler.
Nedense türkülerimiz şarkılarımız hüzün doludur.
Kırklareli Belediyesi Şevket Dingiloğlu parkı önüne Yılbaşı için ışıklı bir taç koymuş.
Finansbank'ın önündeki yılbaşı için ışıklı tacın önünde fotoğraf çektirenler oluyor. Kırklareli'nin eski günleri nostaljiktir.
Gençlik dönemimde vurmalı çalgılar üstadı Burhan Öcal'ın abisi Orhan Öcal bizi blum, pişti, fırdöndü oynamaya çağırırdı. Mehmet Öcal'ın Mavi Köşe Lokantası alt kattaydı. Pabuç köftesi çok güzeldi. Paramız olunca Mavi Köşeye takıldığımız olurdu. Geçen gün Burhan Öcal'la Kocaustalar Lokantası'nda karşılaştım. Güzel bir sohbetimiz oldu.
Gençlik dönemlerinde liseyi bitirmek için uğraşıp dururduk. Annemiz, babamız ilkokul mezunuydu. Dersler çok ağırdı. Öğretmenlerin notları kıttı. Kütüphane'de Türk romancıların romanlarını hafta sonları okurdum.
Fransız, Rus, Türk romanlarını okumak hoşuma giderdi. Tarihi romanlarının sayfalarında hülyalı bir hava vardı. Feridun Fazıl Tülbentçinin romanları hoşuma giderdi. Fransız romanlarından on ciltlik PARDAYYANLAR romanını orta ikinci sınıfta okumuştum. Edebiyat öğretmenimiz Ayhan Kurtoğlu ile Oktay Tuncer'in dersleri güzel olurdu. Edebiyat dersi zor ama güzeldir.
Öğretmenlerimize karşı çok saygılıydık. Sözlü sınavlarında sınıf korku içinde olurdu. Çiftdikiş yapanlarımız olurdu. Fizik, Matematik, İngilizce, Edebiyat, Kimya gibi dersler zordu. Öğretmen öğrencilere dostça, insanca yaklaşırsa, konusuna hakimse, dersini sevdirirse korkulacak bir şey yoktu. Okul Müdürü Osman Karagöz'ün dersi Kimya olup bizi insan yerine koyduğu için dersinde başarılıydık. Kibar insandır. Onu minnetle anıyorum. Sınıf arkadaşımın adı Zeki'ydi. Kompozisyonu mükemmeldi. Hülyalı, roman okuyan bir arkadaşımdı. Şiirde yazıyordu. Konudan konuya geçerken dünün hikayelerinde Kırklareli'nin nostaljik anlarını da anımsıyorum. Yaş 69. 70 yaşına basacağız. Sağlığınızın kıymetini biliniz. Yan tesirsiz, faydalı ilaçların yapıldığı günleri de özlüyoruz. Doğal beslenme, organik yaşam; sağlıklı, yaşam nasıl olur? Gibi konularda önemlidir.
Devlet hastanelerinde hasta kuyrukları… Doktorların bir hastaya 3-5 dakika ayırabilmesi gibi konularda önemlidir. Eski yılbaşı gecelerinde neşeliydik. Arkadaşlık vardı. Mahallede büyüklere saygı vardı. Şimdi apartman kültürü var. Göçmen çocuklarına selam olsun.
Bir "Editör"e yakışmayacak cümle kurguları ve cümle düşüklükleri var. Güzel Türkçemizde ne zenginlikler var. Bu kadar birbiriyle alakasız cümlelerle yazı olur mu?