ESKI RAMAZAN GÜNLERI

Eski ramazan günlerinde sofra basinda oturup ramazan topunun patlamasini beklerdik. Sokaktan bir arkadas bagirirdi. "Kandiller yandiii..." Orucumuzu suyla, zeytinle, hurma ile bozardik.
Sofrada çorba, et yemegi, büryan, börek, tahin pekmez, helva, güveç, sogan yagnisi, pilav, kuru fasulye, gibi yemekler, bir tas ayran, erik kompostosu olurdu... Yemegi büyük bir sessizlik içinde yerdik.
Küfür ettigimizde annemiz agzimiza aci biber sürerdi...
Oruçlar tutulur, teravihe giderdik. Yazilim varsa gitmezdim.
Lise dersleri agirdi.Fizik, Matematik, Kimya, Ingilizce, Biyoloji, Edebiyat dersleri zordu. Sinifta kaldigimizda olurdu. Ögretmenler sertti.
Bayram Sabahi Bayram Namazi için camiye kosardik. Simdiki garajin oldugu yer mezarlikti. Dedem, ninem ve akrabalari orada yatardi.
Kültür Sarayinin yapildigi yerde mezarlikti. Kardesim Sadettin, Büyük amcam Ramadan Demiraco ve esi Ulviye orada yatiyordu. Sonra yeni mezarliga tasidik onlari...
Bayram yemegi yendikten sonra babam dua okurdu.
Terziden bayramlik elbiselerimizi aksamdan alirdik. Dört kardestik.
Alman Harbi yillarinda dogmusum.
Toplum yoksuldu. Demokrat Partinin açilimlarini çok dinledim. Harp yillarinda ekmek karneye tabi imis. Iktidardaki parti kendi yandaslarini koruyormus. Seker dagitimini önce kendi partili arkadaslarina verirlermis. O günleri arastirirken yasli amcalar anlatmisti. Ismet Pasa 2. Dünya Savasina Türkiye'yi sokmamakla çok dogru yapmis. Bu savasta milyonlarca insan ölmüstü. Kirklareli'nden Istanbul'a göçler olmus. Savaslar yoksulluk, açlik, hastalik, katliamlar, felaketler getirmistir...
Bayram sabahlari çocuklar yeni elbiseleriyle, bayram harçliklariyla çok mutluluydular... Önce yakin akrabalar ziyaret edilirdi. Bayram harçligi veren hisim akrabayi çocuklar çok severlerdi. Komsulara gidilirdi.
Ticaret Lisesi'nin orada, istasyon altinda, Grand Hotelin oldugu yerde salincaklar vardi. Dönme dolaplar, macuncular, sam tatlicilar, simitçiler, kestaneciler, pamuk helvacilar, baloncular, oyunçakçilar, naneciler, karamelacilar olurdu... Ortalik çok canliydi. Bisikletci Dalip'in ve Sadullahin bisikletlerine parayla binerdik. Pantolon paçalarini çoraplarin içine sokardik. Ceplerimizde çikolatalar, kagitli sekerler olurdu. Aksamlari gençlik arkadaslariyla mavi köse lokantasina takilirdik. Sahibi sinemaci Mehmet Öçal'di. Kafalar çakirdi. Oglu Orhan Öçal arkadasimdi. Baterist oglu Burhan Öçal kardesim Alaattinin kral arkadasiydi.
Gençligin havasi, efkari, sevdasi olur... Gönlü askla yanar durur... Gençligi anlamak zordur. Her evde üç-bes çocuk vardi. Aksam üstleri sokaklar civil civildi. Çok top oynardik. En büyük zevkimizdi. Bazende arkadaslarla sarkilar söylerdik. Sokaklar akasya kokardi. Delikanlilar, genç kizlar çok sikti.
Yasim 61. Yine efkarliyiz... Yalniligimizla basbayiz...
SEVGILER
selahattindemiraco@gazetetrakya.com

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol