EL NE DER!

Kötü gününde herkes sana dostmus gibi durur.

Iyiye geçtiginde herkes düsmanin kesilir.

Düsmanin degilse de…

Rakibin.

Kötü gününde gözüne bakarlar, nasil aci çekiyor diye.

Seyrederler hinzir hinzir.

Öylesine seyre bakarlar.

Yani…

“Beni gamli görünce

Hinzirin biri azar

Bayram havasi yasar

Azar isitiyorum.”

Basini egip isine gidersin.

Birileri konusur.

Saçina takar, biyigini çekistirir, gözüne saldirir…

Dünya bu.

Etme, bulma…

Etme, bul.

Illet ol.

“Benden ödün istenir

Bana bir sey vermeden

Her önüme gelenden

Azar isitiyorum.”

Hani, konusuyorsun, geveze diyorlar.

Konusmuyorsun, ketum.

Bir ortasini bulamiyorsun ya.

Aslinda hep ortasindasin…

Aslinda hep kiyilarinda yasamin.

Kimseye bir sey anlatamazsin.

Kimseye bildiremezsin.

Çaban bosunadir.

Herkes içindekini söyler.

Herkes seni, nasil görmek istiyorsa öyle algilar.

Davulunu sirtina asar yürürsün…

Yasamdir, ekmek kavgasidir, sistemindir.

“Davulcu geçiyor!” derler.

Gerçekten de davulcusun gereginde.

Aslinda yasam biçimindir.

“Berraki hüznü yazar

Sevkine degdi nazar

Sevgiyi daha azar

Azar isitiyorum.”

Yerecektir seni. Yerden yere çalacaktir.

Derdini, sorununu, sikintini açarsin bazen…

Aslinda, “Söyleme de seytanin aklina tas düsürme,” denir.

Taslar düser.

“Esegin aklina karpuz kabugu getirme.”

Kemirmeye baslar.

Yani dostlar…

Bir atlatabilsek: “El ne der!”i…

Basarabilsek…

Olumsuzluklar ancak o zaman duvara toslar

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol