Kötü gününde herkes sana dostmus gibi durur.
Iyiye geçtiginde herkes düsmanin kesilir.
Düsmanin degilse de…
Rakibin.
Kötü gününde gözüne bakarlar, nasil aci çekiyor diye.
Seyrederler hinzir hinzir.
Öylesine seyre bakarlar.
Yani…
“Beni gamli görünce
Hinzirin biri azar
Bayram havasi yasar
Azar isitiyorum.”
Basini egip isine gidersin.
Birileri konusur.
Saçina takar, biyigini çekistirir, gözüne saldirir…
Dünya bu.
Etme, bulma…
Etme, bul.
Illet ol.
“Benden ödün istenir
Bana bir sey vermeden
Her önüme gelenden
Azar isitiyorum.”
Hani, konusuyorsun, geveze diyorlar.
Konusmuyorsun, ketum.
Bir ortasini bulamiyorsun ya.
Aslinda hep ortasindasin…
Aslinda hep kiyilarinda yasamin.
Kimseye bir sey anlatamazsin.
Kimseye bildiremezsin.
Çaban bosunadir.
Herkes içindekini söyler.
Herkes seni, nasil görmek istiyorsa öyle algilar.
Davulunu sirtina asar yürürsün…
Yasamdir, ekmek kavgasidir, sistemindir.
“Davulcu geçiyor!” derler.
Gerçekten de davulcusun gereginde.
Aslinda yasam biçimindir.
“Berraki hüznü yazar
Sevkine degdi nazar
Sevgiyi daha azar
Azar isitiyorum.”
Yerecektir seni. Yerden yere çalacaktir.
Derdini, sorununu, sikintini açarsin bazen…
Aslinda, “Söyleme de seytanin aklina tas düsürme,” denir.
Taslar düser.
“Esegin aklina karpuz kabugu getirme.”
Kemirmeye baslar.
Yani dostlar…
Bir atlatabilsek: “El ne der!”i…
Basarabilsek…
Olumsuzluklar ancak o zaman duvara toslar
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol