EĞİTİMDE İKİ KİTABIN YERİ

Türkiye'de eğitimden herkes yakınıyor. Bu yakınmada öne çıkan şey öğrencilerin fazla bir şey öğrenmedikleridir. Oysa eğitim Türkiye'nin stratejik konusudur. Yeni kuşakların kaliteli bir eğitimden geçmesi ulusumuzun hedefleri ve amaçları arasındadır. Tabii "KALİTELİ EĞİTİM" dendiğinde akla gelen öğretmen sorunudur. Şüphesiz eğitimi kaliteli bir eylem haline getirmek kolay değildir. Şartlar tam olmadıkça Kaliteli Eğitim'den söz etmek mümkün değildir. Konunun içinde öğretmenden başka okul ve derslikler, araç gereç söz konusudur.
Cumhuriyet'i kuranların eğitim bağlamında üzerinde en çok durdukları şey öğretmen ve okul şartları olmuştur Bu nedenle öğretmen ve okul sorununu birlikte ele alıp çözüm aramışlardır.
Eğitimciler kaliteli eğitim için öğretmen sorununu öğretmen okulları ile çözmüşlerdir. Zira öğretmenlik bir meslektir ve mesleklerin en yücesidir. O, 4 yaşından itibaren insanın öğretmenidir. Tabii "ÜLKÜCÜ ÖĞRETMEN" (ilk zamanlar "MEFKÜRECİ ÖĞRETMEN" diyorlardı) Ondan söz ettiğimi anlamışsınızdır. Ülkücü öğretmen halkçı, demokrat ve devrimci bir öğretmendi. Kemalist ve idealistti. Ona başta devleti yönetenler, halk saygı gösteriyorlar, yaptığı işin arkasında olduğunu söylüyorlardı. Ondan halkı eğitmesi, aydınlatması, "İYİ İNSAN İYİ YURTTAŞ" yetiştirmesi isteniyordu.
Bugün Türk öğretmeninden ne isteniyor? Herkesin bu soruya cevap vermesi gerekir. Önce şunu bilmek lazımdır ki yurtseverliğine inanmalıyız. Ondan sonra ona şunu şu kadar, bunu bu kadar öğret demenin, öğrenmeye ve öğretmeye sınır getirmenin öğretmene güvensizlik anlamına geldiği bir kenara not edilmelidir. Cumhuriyet'in ilk zaman Milli Eğitim Bakanları öğretmenin yanındaydı.
Tabii Kaliteli Eğitim yalnız bir öğretmen sorunu değildir. Öğretmenin kendini yetiştirme, yeni bilgilerle donanma gereği vardır. Bu nedenle öğretmenin geçim endişesi olmamalıdır. Ve bunun yanında öğretmen kitap alıp okuma eyleminde desteklenmelidir. Bir başka anlamda kitap okuması, kendisini yetiştirmesi için zorlanmalıdır. Öğretmen yeni eğitim bilgilerine ulaşma imkanına sahip olmalıdır. İlk dersinde edindiği deneyimi tekrar edip yılları geride bırakan öğretmen klasiği söz konusu olmamalıdır. Bunlar Kaliteli Eğitimi hazırlayan, ona katkı sağlayan faktörlerdir.
Türkiye az gelişmiş bir ülkedir. Bu açıdan bakıldığında Türk öğretmeni aynı zamanda HALKIN ÖĞRETMENİ olmak zorundadır. Halkın Öğretmeni doğru bilgilerle güven vericidir. Okulda, toplumun içinde çizgisi eğitim ve öğretimi daha iyi bir noktaya getirmektir. Onun ülküsü budur. Cehaletin pençesinde ne yapacağını, nasıl kurtulacağını bilmeyen, bilme imkanına ulaşması çok zor olan bir ülkenin öğretmeni bunun bilgisi ve bilinci ile adı söylenmese de o ATATÜRK TÜRKİYESİ'nin ÜLKÜCÜ ÖĞRETMENİ'dir. Öyle olduğunu kendisinin bilmesi dahi yeterlidir.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol