Cumhuriyeti kuranlar iki Bakanlığın başına MİLLİ sıfatını koymuşlardır. Bu iki Bakanlıktan biri Milli Savunma, diğeri Milli Eğitim'dir. Milli Savunma Bakanlığının görevi vatanı savunmak, Milli Eğitimin vazifesi de okuma yazmayı bilen, okuduğunu anlayan, anlatan, yorumlayan, okuduğundan bir sonuç çıkaran ve buna kendi fikir ve düşüncelerini ekleyen kuşaklar yetiştirmektir. Vazif ve faaliyet alanları itibariyle bu iki Bakanlık "Stratejik Bakanlıklar"dır.
Milli Savunma Bakanlığı Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti içinde oturmuş, üzerinde konuşulmayı tamamlamış bir Bakanlıktır. Askeri teknoloji gelişip değiştikçe Bakanlık gereğini yapmaktadır. Onda sorun yoktur.
Milli Eğitim Bakanlığı da Cumhuriyetin ilanından yani 1923'ten 1950'ye kadar böyle iken, Devr-i Demokrasi Dönemi'nde yaz-boz tahtasına dönmüş, yama tutmaz olmuştur. Oturmuş bir Eğitim Sistemi kenardan köşeden müdahalelerle bozulmuştur. Milli Eğitime Bakan olanların hemen hemen tümü sistemle, Eğitim Modeli ile oynamıştır. Oysa günümüzde ülkeler artık Eğitim Modeli araştırma dönemini kapamışlar, eğitim sistem ve modellerini ulusal hederfler doğrultusunda inşa edip, realize etmişlerdir. Geçenlerde bir gazetede dünyada "Eğitim model arayışını bitiren ülkeler, okullarda kaliteyi arttırmaya yönelmişlerdir" deniyordu.
Eğitimde sistem oluşmadıkça, model milli eğitim hedefleri doğrultusunda meydana getirilmemişse eğitimde kaliteyi arttırmak mümkün değildir. Türk eğitim sistemi bugün bu noktadadır ve bu yüzden eğitimde kalite düşmüş bulunmaktadır. Araştırmaların sonuçları düşündürücü ve endişe vericidir. Zira yetişen kuşakların okuduklarını anlamadıkları, anlatamadıkları, yorumlayamadıkları, kendi fikir ve düşünceleri ile sentez edemedikleri ortaya çıkmıştır. Bu vahim bir tablodur.
Çok partili hayata geçtikten sonra Cumhuriyetin Eğitim Sistemi niçin bozulmuştur?
Sorunun yanıtı laik Cumhuriyetin yapısında, Eğitim Birliği'nin içinde saklıdır. Cumhuriyeti laik vasfının dışında düşünenler kendi ideolojik hedeflerini gündeme getirip, uygulamaya geçirmişlerdir. Eğitim sisteminin vasfı ve birliği bozulmuştur. Herkes sistemde bir Arka Bahçe aramıştır. Bu yüzden sınavlarda SIFIR çekenler, okuduğunu anlamayanlar, okuma özürlüler artmıştır. Sistemin zafiyeti bir başka sistemin benimsenmesine yol açmıştır. O da Özel Dershaneler sorunudur. Özel Dershaneler Ulusal Eğitim Sistemi'nin zaafından ortaya çıkmıştır. Veliler devlet okullarında iyi yetişmediklerini düşündükleri çocukları için sistemin dışında ders aldırmayı düşünmüşlerdir. Yıllardan beri Özel Dershaneler şöyle veya böyle Ulusal Eğitim Sistemi'nde meydana gelmiş olan yetersizliği gidermeye çalışmışlardır. Fakat bugün onların da kapatılmaları düşünülmektedir. Bu kapatılma işi gerçekleşirse göreceksiniz veliler evlerde ders veren öğretmenlere koşacaklardır. Ta ki Eğitimde model ve sistem oluşuncaya, kalite yükselinceye kadar…
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol