EDER

Ömür birkaç nefeslik. Bir varmis, bir yokmus gibi.
Dogdu diyorlar, seviniyorlar.
Yasam bastan sona savas.
Öldü deniyor bir gün. Sevenleri üzülüyor birkaç zaman.
Sonra, her sey rutinine dönüyor. Herkes isine gücüne.
Ömür bu iste.
Sizinki de öyle degil mi?
Yasanan sürece bir seyler basip bastirip çalkaliyor, savuruyor, kaldirip atiyor, dagitiyor, topluyor.
Ve.
Bir hengâmedir sürüp giderken.
Bir gün gerçekle yüz yüze geliver insan ama.
Kendi anlamiyor tabi. Çünkü insan kendi ölümüne tanik olamiyor.
Dogumuna oluyor mu, olabiliyor mu?
Ömür bu. Bitki gibi, hayvan gibi.
Yok aslinda birbirinden ayricaliklari.
Çiglik çigliga bir ses.
Sayili nefes yüklenip sirtina, bir bir harcamaya, tüketmeye koyuluyor.
Her nefes, keseden gidiyor.
Ve, bir gün tükeniyor.
Ömür bu.
Aynen söyle olmuyor mu?
"Topraktan fiskiran filizin sani
Çaglayan misali sarar her yani
Kanayan kalplere sizar figâni
Var olus faslini sama sark eder

Gülün dikenine takilinca bas
Sinede sevgiler tas kesilir tas
Gün olur gözdeki bir damlacik yas
Yüregi aciya gama gark eder
Göl bir yiv yakalar geçer akisa
Gül bir an yakalar durur kokusa
Ömrün akarinda sarar yokusa
Tâlî yol bulunca geri çark eder

Tas gücüne yakar demir kavini
Havada yakalar sahin avini
Alir almaz henüz toprak tavini
Nadasa birakir döner herk eder
Dönmesin bir kere nevri insanin
Akmaz damarinda donar da kanin
Ayrilmaz sanilan cismini canin
Bilinmez nerede nasil terk eder
Göz gördüklerini göremez olur
Yüz özünü cana süremez olur
Berraki bildigin bilemez olur
Ilahi adalet orda fark eder."

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol