EBEDI GENÇ KALMAK

Gençligin, yasa bagli olmadigini artik biliyoruz. Yas itibariyle kendini genç zanneden öyleleri vardir ki birakin onun gençligini, insanligindan bile süphe edersiniz. Bunlar, “Ben üstünüm, ben güçlüyüm. Benim soyum asilzadedir ve hayli de kalabaliktir gibi sün’ni (yapay) degerlerle kendilerini bir sey zannederler. Vurur kirarim, kimse bana engel olamaz” diye inanirlar. “Bizim zengin olup refah içinde yasayabilmemiz, diger insanlarin sömürülmesi ve fakir kalmalari ile mümkündür” diye düsünürler. Yanlis fikirler kafalarinda, yanlis davranislar hareketlerindedir. Görünüsleri diger insanlar gibi olmakla birlikte bunlar, düsünce ve hareket tarzlari ile Kur’an-i kerim’de; “…hayvanlardan asagidirlar” diye anlatilmaktadirlar.

Hâlbuki GENÇLIK; kavrami biraz daha genisletirsek INSANLIK, baska insanlara faydali olabilmekten geçmektedir. Peygamberimizin; “Insanlari hayirlisi, insanlara faydali olanidir” buyrugu, inanan ve genç kabul edenlerin ölçüsüdür.

Madem gençsin ve mademki gücün, kuvvetin yerinde, bu özelliklerini diger insanlarin mutlulugu için yapacagin mücadelede kullanmalisin. Çünkü mutluluk ferdi olamaz. Senin mutlulugun, ancak mutlu insanlarin yasadigi bir toplum içerisinde olabilir. Açlik, yokluk ve sefalet içerisinde kivranan bir toplumda (eger toplum manevi degerlerden de uzaksa) sen istedigin kadar zengin, istedigin kadar mutlu olmaya çalis. Çevrende, zenginligini ve varligini kiskanan, onlara göz diken insanlarin bulundugunu görerek önce huzursuz olacak ve onlara karsi tedbir alayim derken mutlulugunu da kaybedeceksin. Sonra o zenginligini, çesitli emniyet önlemleri alarak saklamaya çalisacaksin. Birileri de onu senden alabilmek için çalisacaktir. Iste sana evladiyelik bir savas ortami. Bilmez misin ki atalarimiz; “Biri yer biri bakar, kiyamet bundan kopar” demislerdir.

GENÇLIK RUH ILISKISI

Gençlik bedenle ilgili olmaktan çok ruhla ilgilidir. 21 yasinda Istanbul’u fetheden Sultan Fatih ile 90 yasinda iki kere at sirtinda, deve sirtinda Istanbul önlerine gelen Eba Eyyüp Ensari hazretlerinin ruhlarindaki üstünlük, onlarin bedenlerinin de genç kalmasini saglamistir.

Materyalist ve maddeci zihniyetin ömür anlayisi; “dogunca baslayan, ölünce biten yasam süreci” dir. Bunlar ne dogum öncesini bilirler ne ölümden sonrasini… Dünyaya tesadüfen gelmisler, tesadüfen yasamakta ve bir gün tesadüfen ölerek yok olup gideceklerdir. Inanis böyle olunca hayatin da bir manasi kalmamakta ve bu manasiz yasam süreci içindeki 18–45 yaslari arasina da gençlik yasi, “…vur patlasin, çal oynasin”la geçip gitmektedir. Birbirlerine, “aglama degmez hayat, su gözyaslarina” diye tavsiyelerde bulunmaktadirlar. Bir göz açip kapatimi gibi kisa zamanda gençlik yerini yasliliga birakinca da hayiflanacaklar ve “Gençlik elden gidiyor” gidiyor diye sizlanacaklardir.

INANAN GENÇ KALIR

Müslüman için ömür kavrami çok genis boyutlara erismektedir. “Ömür; içerisinde dogum ve ölüm gibi iki ayri noktanin bulundugu ancak dogumdan öncesi bir hayat ile ölümden sonrasi bir hayatin da oldugu bir süreçtir.” Dogumdan öncesi, “Galu Bela” da bütün insan ruhlarinin hazir bulundugu bir içtimada Rab’bimizin ruhlara hitaben; “Ben sizin Rab’biniz miyim” sorusuna, ruhlarin, “Bela–Evet, bizim Rab’bimizsin” demislerdir. Allah’in takdiri ile her bir ruh, “üreme kanununa”da uygun olarak ayri devirlerde ve ayri bir bedenle dünyaya gelmekte, takdirle belirlenmis bir süre dünyada kalmakta ve vadesi dolan (dünya’da kalma süresi biten) ölüm denilen bir olayla dünyadan ayrilmaktadir.

Ahiret âleminde, mahserin kurulmasindan sonra beden ve ruh birleserek (ilk dogum gibi) tekrar hayata kavusacaklardir. Mahser’de her insan dünya da kendisine verilen emanetlerden (nefes, gençlik, sihhat, ilim, mal ve dünya ömrü) sorgulanacaktir. Bu emanetleri, Allah’in koydugu ölçülere uygun kullananlar, “Cennet” denilen ebedi (sonsuz) âlemde mutlu ve sevinç içerisinde yasayacak, nefsine ve yanlis yollara uyanlar “Cehennem” denilen yerde cezasini çekeceklerdir. Ceza görenler de ikiye ayrilmakta; müslüman oldugu halde günahkâr olanlar, günahlari nispetinde cezalarini çekip Cennet’e giderlerken, Allah’a sirk (ortak) kosanlar, Allah üç’tür, hâsâ onun oglu da var o da Allah’tir diyenler, kendi nefsine tapanlar, parayi, kadini ilah edinenler) ebedi olarak orada kalacaklardir.

ACUZELER CENNETE GIRMEZ

Bir gün yasli bir hanim Peygamberimize gelerek; “Ya Resulallah. Ben Cennet’e girecek miyim” diye sorar. Peygamberimiz buyurur ki; “Acuzeler, cennet’ girmez.” Kadini bir sikinti kaplar, halinden endise etmeye baslar. Peygamberimiz buyururlar ki; “ Onlar, yasli halleriyle degil genç halleriyle cennete girerler”

Islam’a inanarak, onu hayatina uygulayanlar, bu inançlari ve bu yoldaki azim ve gayretiyle çalisanlar, Peygamberimizin yukarida belirttigi gibi genç olarak cennete girecek ve orada ebedi olarak genç kalacaklardir. Inananlarin, dünya hayatinin her evresini genç olarak yasadiklari gibi ahirette de genç olarak hasr olacaklar, sanki “Ab-i hayat (hayat suyu)” içmis gibi ebedi olarak genç kalacaklardir.

nlaleli@mynet.com

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol