Sevgili kardeslerim,
Bu yazimda size, internetten bana gönderilen bir hikâyeyi yazmak istiyorum.
Hikâyeyi okurken kendinizi hikâyede anlatilan sahislar yerine koymalisiniz ki hikâye daha güzel anlasilabilsin.
Bu hikâyede, dua üzerine bir mutlu olay anlatilmaktadir.
Dua, Allah'a açilan ellerimizle ondan bir seyler istemektir.
Allah dualarimizi isitir ve dilerse istedigimizi bize verir. Ama duanin en güzel tarafi, bizim Allah'a muhtaç oldugumuzu önce kendimizin anlamasidir.
KOMÅzU KADIN VE ÇOCUKLARI
Vaktiyle bir atesperest (atese tapan), oglunu evlendirmektedir.
Dügün günü davetlilere ikram edilebilmesi için birçok koyun ve inek kesilir. Pisirilen etlerin kokulari bütün mahalleyi sarar.
Ancak evin bitisiginde, Müslüman ve dul bir kadin, dört yetimiyle (babasi ölmüs çocuklarla) yasamaktadir. Yoksulluktan dolayi hepsi de günlerdir açtirlar.
Kadincagiz, gider dügün evinin kapisini çalar ve ev sahibinden "bana biraz ates verir misiniz?" der.
Ancak maksadi baskadir. Kadin; "Bunlar atese taptiklarindan, ben onlarin sevdikleri bir seyi istersem onlar bana belki yemek verirler" diye düsünür.
Ev sahibi adam, kadinin niyetini anlasa da, kendisine bir sey vermez.
Kadincagiz, bir kere daha gider ve yine "ates" ister. Yine vermez ve eli bos döner. Üçüncüde yine öyle olur.
Ev sahibi adam, komsu kadinin üç kere kendisinden ates istemesinden süphelenir ve "Bu iste bir is var herhalde. Yoksa ayni sey için bu kadin niçin üç kere gelsin" diye düsünür.
Kadinin ve komsu evde yasayanlarin durumlarin ögrenebilmek maksadiyla kendi evinin bodrumuna iner ve kulagini duvara dayayarak yan evden gelen sesleri dinlemeye baslar.
Komsu evin çocuklarindan birisinin söyle konustugunu duyar. Yetim çocuk annesine yalvarmaktadir.
"Annecigim, ne olur bir daha git. Belki bu sefer bir sey verirler. Kadin ise çocuguna aglayarak;
"Üç defa gittim yavrum! Bir sey vermediler. Artik utaniyorum. Bir daha gidemem" demektedir.
Bu konusmayi duyan atesperest komsunun kalbi sizlar. Onlar için güzel bir sofra hazirlatip, evlerine gönderir. Ve tekrar dehlize (bodruma) inip, komsu evini dinlemeye baslar. Yetimlerin en küçügü dua etmektedir.
"Ya Rabbi! O nasil bize ikram ettiyse, sen de ona ikram et! Onu imanla sereflendir" demektedir. Ardindan; "Âmiiiin! (dualarimizi kabul et)" diye sesleri yükselir. Bu duayi duyan atesperest komsunun kalbi o anda döner ve "Åzahadet" getirip Müslüman olur, imanla sereflenir.
GÖREVLERIMIZ
Sevgili çocuklar,
Åzahadet getirmek, "Allahin var ve bir oldugunu, Hazreti Muhammed'in de onun kulu ve elçisi oldugunu" kabul etmektir.
Bu kelimeleri gönülden söyleyen kimse Müslüman olur.
Müslümanlik bütün kâinati (yerleri ve gökleri) ve içindeki canli ve cansiz varliklari yaratan Allah'in, bizim için uygun gördügü bir dindir.
Müslümanlar birbirinin kardesidir. Her zaman birbirlerine destek ve yardimci olurlar.Müslümanlik kendimize ve diger insanlara zararli olabilecek bütün kötülüklerin yapilmasini yasaklamis, bize ve diger insanlara faydali (yararli) olabilecek bütün iyiliklerin de yapilmasini bizden istemistir. Ne mutlu Müslümanligi kabul edip, dünya ve ahirette mutlu olanlara…
Ne mutlu bütün insanligin mutlulugu için çalisanlara…
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol