Dersimiz, Görsel ve İşitsel Yayıncılık

Kırklareli Üniveristesi'nin 2013 - 2014 eğitim öğretim yılı finali büyümesine paralel bir büyüklükte gerçekleştirildi. "Türkiye'de Ulaşım ve İletişimin dünü bugünü, Türkiye'de Görsel ve İşitsel Yayıncılık" isimli konfersta sunumunu yapan RTÜK Başkanı Prof.Dr. Davut Dursun, öğrenciler tarafından meraklı bir halde takip edildi

Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Eski Bakanı, AK Parti İzmir Milletvekili ve Partisinin Genel Başkan Başdanışmanı  Binali Yıldırım ile birlikte  Kırklareli üniversitesine ait olan Kayalı Kampusunde öğrencilerle, 2013 - 2014 Eğitim yılının başında bitirilen konferans salonunda buluşan RTÜK Başkanı Prof.Dr. Davut Dursun çeşitli açıklamaları ve ön görüleri ile yüzlerce öğrenciye detaylı bilgiler verdi.
 "Türkiye'de Ulaşım ve İletişimin dünü bugünü, Türkiye'de Görsel ve İşitsel Yayıncılık" isimli konferansa Kırklareli Valisi Mustafa Yaman, Jandarma Alay Komutanı Ömer Lütfü Mor, Kırklareli Üniversitesi Rekötürü Mustafa Aykaç, Kırklareli İl Milli Eğitim Müdürü İbrahim Korkmaz, Kırklareli İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Ziya Eser ile birlikte bircok kurum Müdürü katılım gösterdi.
RTÜK Başkanı Prof.Dr. Davut Dursun, konferansın  "Türkiye'de Görsel ve İşitsel Yayıncılık" isimli bölümünün sunumunu yaptı. Dursun, "Türkiye'nin şu anki mevut durumuna bakıldığı zaman son derece zengin, renkli, çoğulcu bir radyo televizyon yayıncılık sistemiyle karşı karşıya olduğumuzu ifade edebilirim" dedi.
Türkiye'de karasal yayının giderek azaldığını söyleyen, ve on yıl önce karasaldan yayın alan izleyici oranı yüzde 50 iken bugün kimilerine göre yüzde 10, yüzde 20 ve yüzde 30 gibi spekülatif oranların karşılarına çıktığını belirten Dursun, vatandaşların uydudan çok çeşitli yayın alabildiklerini vurguladı. Uydunun vatandaşlar tarafından tercih edildiğine dikkati çeken Dursun, şöyle konuştu:  "Son yıllarda bir türlü frekansların tahsisinde ihalelerin gerçekleştirilmemiş olması, izleyici karasaldan uzaklaştırıyor, uyduya doğru yönlendiriyor. Türkiye'nin şu anki mevut durumuna bakıldığı zaman son derece zengin, renkli, çoğulcu bir radyo televizyon yayıncılık sistemi ile karşı karşıya olduğumuzu ifade edebilirim. Türkiye'de mevcut olan görsel işitsel, medya sisteminin son derece renkli ve çoğulcu bir yapıya sahip olduğunu görebiliriz."
Dursun, medya sektöründeki sermaye yapısında yabancı ve yerli sermayenin etkili olduğunu vurguladı. 2011'e bir yayın kuruluşuna yüzde 25 oranında yabancı sermaye ortak olabilirken, 2011 yılında yapılan yasal değişiklik ile bu oranın yüzde 50'ye çıktığını aktaran Dursun, şöyle devam etti: "Bu doğrudan ortaklık. Dolaylı ortaklık konusunda ise herhangi bir sınır söz konusu değil. Yüzde 100'üne yabancı olma imkanı var. Unutmamak gerekir bu parlamentoda ve parlamento dışında da çok tartışılıyor. Görsel işitsel medya sektörü sınır aşan özelliğe sahip. O nedenle yabancı sermayenin kolay girebileceği bir alan olarak gözüküyor. Ne var ki bir takım gerekçelerle yabancı sermayenin yüzde 100 olarak girmesine müsaade edilmeyebiliyor. Türkiye'nin Avrupa Birliğine tam üyeliğinin gerçekleşmesi durumunda zaten bu alanda da yüzde 100 yabancı sermayeye izin verileceğini hatırlatmak isterim. Dolayısıyla şu anda yüzde 50 sınır tam üyelik gerçekleşene kadar söz konusu."
TRT dışında özel yayın kuruluşlarının temel kaynağının reklam olduğunu vurgulayan Dursun, TRT'nin kamu televizyonu olması kapsamında elektrik faturalarının yüzde 2'sinden sağladığı gelirle yayın yaptığını anımsattı. TRT'nin finansal sıkıntısının söz konusu olmadığını belirten Dursun, konuşmasını, "Özel televizyonların ayakta durabilmesi ancak reklama bağlıdır. Türkiye'deki reklam pastasına bakıldığı zaman bu reklam pastasının yüzde 57'ye yakın kısmı televizyon tarafından, yüzde 2'si radyo tarafından alınıyor. 2013 yılı itibariyle reklam pastasından televizyonların aldığı pay 3 milyar lira civarında. Yaklaşık 500'e yakın televizyon var. Bu televizyonların 3 milyar liralık reklam pastasından ayakta durmaları mümkün değil. Dolayısıyla televizyon kuruluşlarının ciddi bir kısmının finansman problemi olduğunu ifade edebilirim. Reklam pastasından en fazla pay alan ilk 10 kuruluşun yüzde 80'inini Star, Kanal D, Atv, Fox, Show, Ntv, Stv, Lig, Kanal 7 ve Cnn Türk televizyonları alıyor. Geriye kalan yüzde 30'luk kısımını da diğer televizyonlar alıyor. Dolayısıyla bu açıdan hafif bir çarpıklığın olduğunu ifade edebiliriz." Sözleriyle bitirdi.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol