Gazetemiz köse yazari Hasan Öztürk, 5 Kasim’da Istanbul Åzisli’de ADD tarafindan düzenlenen toplantidaki izlenimlerini Önadim okurlariyla paylasiyor.
O toplantidaki konusmaci Mustafa Mutlu’nun demokrasi tarifinden yola çikarak, önemli tespitler yapan Öztürk, ‘esit oy’ kavramini gündeme getiren Aysun Kayaci’ya da ince göndermelerde bulundu. Öztürk, “O zaman benim oyumla bir Prof.’un oyu da esit sayilmamali” dedi. 5 Kasim 2010 Pazar günü Åzisli'deydik. Åzisli ADD'nin kahvaltisinda. Herkesin depremden dolayi tanidigi Prof. Ahmet Ercan da. Konusmaci, Vatan Gazetesi'nden Mustafa Mutlu'ydu. Çok yararli, çok verimli bir toplantiydi, söylesiydi. Konu neydi? Türkiye'ydi. Türkiye'de Demokrasi.
"Demokrasinin Olmazsa Olmazlari." Ahmet Taner Kislali'dan söz açti. O'nun tahlillerini, incelemelerini anlatti. Onlardan yola çikti. Bir bir saydi onlari."Demokrasinin Olmazsa Olmazlari." Åzöyle:
1*Özgür ve Esit Oy.
Neymis "Özgür ve Esit Oy."? Hani, ünlü düsünürlerimizden(!) biri dedi ya: "Dagdaki çobanla benim oyum bir sayilmamali!" Yani, dagdaki çobanla o ünlü düsünür(!)ümüzün oyu bir olmazsa… Benim gibi siradan bir emekli ögretmenle bir prof.'un, böyyük bir isadaminin, katmerli bir politikacinin oyu da elbet bir olamayacak. Benim bir oyuma karsilik, Özal'in oyu, Demirel'in oyu 10 sayilacak. Sabanci'ninki ise 100 filan. Hattâ her seçimin durumuna göre de degisebilir. Kiminde 1000 de olabilir! Böylece, esit oy ilkesi delinmis olur. Gitti "Demokrasinin Olmazsa Olmazlari"'dan biri: "Özgür ve Esit Oy"
2*Siyasal Partilerin Esitligi.
"Hiç AK'la kara bir olur mu?" demis atalarimiz. Öyle bir söz vardi di mi? Pardon, o, "Hiç bilenle bilmeyen" miydi? Ama, hiç iktidar partisiyle, seksen üçüncü siradaki parti bir olur mu? Büyükten küçüge dogru parayla doyurmaca var. O da üçünü, bilemedin besini. Bu arada isine gelmeyenleri kapatmak, isine gelmeyenleri siyasal mücadeleden alikoymak, genel baskanlarini kodese tikmak, bas edemediklerini öyle veya böyle sirkülase etmek, anasindan dogduguna pardon kurulup parti olduguna bin pisman etmek… Iktidardaysan ve güçlüysen, devlet olanaklarini ele geçirmissen, yönlendirmeye ve kullanmaya muktedirsen, kendinden baska hiçbir partiye hareket hakki tanimamak için türlü yöntemler kullanirsin… Böylece, "Demokrasinin Olmazsa Olmazlari"'dan biri daha yok olur: "Siyasal Partilerin Esitligi."
3*Bagimsiz Yargi.
Günümüzde oynanan pandomima ortada. Bagimsiz(!) yargi hakkinda atip tutmak, konusmak benim haddime degil. Sustum. Gerçi, Mustafa Mutlu susmadi. Örnekleriyle açikladi. Hepsine de katildik haaa! Herkes katildi hem de. Yani, onun anlattiklarina göre, "Demokrasinin Olmazsa Olmazlari"'ndan biri daha kalkti ortadan: Bagimsiz Yargi. Ben bu konuda pek fazla yaygara yapmayayim. Bir duyan gören olur… Neyime gerek balli börek!
4*Sivil Toplum Örgütleri.
Çok çarpici bilgiler verdi Mustafa bey bu konuda. Ilginç bilgiler. Bildigimizi sandigimiz ama hiçbir sey bilmedigimiz. Neler anlatti neler. Örnegin: Türkiye Cumhuriyeti devletinde su an 75.000 (yetmisbesbin) dernek var. Bunlarin 15.000 (onbesbin)'i dinsel içerikli dernekler. Hani su adim basi önümüze çikan "cami yaptirma ve yasatma dernegi" var ya. Bunun yaninda akla, hayale, hesaba sigmayacak kadar dinsel dernek. Gitti 75.000'den 15.000'i. 15.000 (onbesbin) adet yardimlasma dernegi. Bildigimiz, "Kofçazlilar Kültür ve Yardimlasma Dernegi" gibi, "Topçubaba Kültürünü Yasatma Dernegi…" gibi. 15.000 de buradan gitti. 15.000 (onbesbin) de spor kulübü dernekleri. Filanspor'u sevenler dernegi. 15.000 de buradan düselim. 9.000 (dokuzbin) apolitik dernekler. Sanatsal yani. Örnegin, KIRKSEDER gibi veya Istanbul'daki HALKODER gibi. 9.000 (dokuzbin) adet dostluk dernekleri. Halk arasinda "Kanaryasevenler Dernegi" diye adlandirilan, çay kahve ve konken mantigi. 5.000 (besbin) kadar da Sosyal, toplumsal dernekler. Bunlara örnek, ADD, ÇYDD… gibi. Sivil Toplum Örgütleri veya biraz daha düzgün durusuyla dillendirirsek, ADD gibi, ÇYDD gibi dernekleri siradan sivil toplum örgütü saymanin disinda, Demokratik Kitle Örgütü dersek. Ülkemizdeki Sivil Toplum dayanismasinin ve bilinçlenmesinin ne oldugu da çikar ortaya.
5*Serbest Piyasa Ekonomisi.
Bu ülkede gerçekten serbest piyasa ekonomisi var midir? Isteyen, istedigi yatirimi yapabilir mi? Yatirim yaparsa gönlünce isletebilir mi? Birilerinin isine gelmezse, iflas bayragini diker mi dikmez mi? Bu ülkede ekonomi, birilerinin istedigi gibi gider mi gitmez mi?
6*Özgür Medya.
Var mi? Ülkemizde medya yapilanimi kaça ayrilir? Basladi anlatmaya Mustafa Mutlu. Türkiye'de günlük 4.069.000 gazete satiliyormus. Türkiye genelinin tiraji buymus. Bunu yuvarlak hesap 4.000.000 dersek. Bir gazeteyi öyle veya böyle dört kisinin okudugunu varsayarsak, günde gazete okuyan insan sayisi 16.000.000 olur. Hangi tür gazeteler var ülkede? Saydik: 1. Tarikat Gazeteleri: Zaman, Yenisafak, Türkiye, Vakit, Bugün… Bunlarin toplam tiraji 1.200.000.
2. Es, dost akraba ve iktidar yanlisi gazeteler: Sabah, Star, Yeni Asir, Takvim… Bunlarin tiraji 6000
3. Sermayesi Belirsiz Gazeteler: Taraf. Buraya kadar olanlarin tiraj yüzdesi % 46.
4. Holding Gazeteleri: Dogan Holding: Hürriyet, Milliyet, Posta, Vatan… Ayrica Habertürk. Bunlar, bir gün iktidarin aleyhine yazarsa, ertesi gün lehine yazarlar. Birinci sayfada iktidari elestirirse, orta sayfada överler. Çünkü iktidari üzmenin, onunla cebellesmenin zararlarini bilirler.
5. Siyasal Parti gazeteleri: Yeniçag, Millî Gazete, Birgün…
6. Küçüksermaye ve Vakif gazeteleri: Cumhuriyet, Sözcü. Bunlarin baski sayisi % 6,5-7 "Özgür Basin" faslindan böyle bir sonuç çikiyor ortaya. Hani burada özgür basin? "Demokrasinin Olmazsa Olmazlari" bunlar olunca, böyle olunca… Mustafa bey, "Demokrasi buysa, ben demokrat degilim!" dedi.
Ne diyebiliriz. Devam ediyoruz: Türkiye'de seçmen sayisi 48.000.000 Hadi bunu yuvarlak hesap, ölüsünü, delisini çiktiktan sonra: 45.000.000 (Kirkbesmilyon) diyelim.
45 milyonun 15 milyonu gazete okur, TV'den açik oturum ve Türkiye'yi, dünyayi, toplumu ilgilendiren seyleri izler. 30 milyon seçmen, gazete okumaz, TV'den açik oturum ve sosyal içerikli etkinlikleri izlemez. Bol bol dizi ve magazin programlarini izler. Sonra bunlar genel seçimlerde oy kullanir. Seçmen türlerine baktik sonra:
1. Gerçek seçmen. (Bilinçli Seçmen) 2. Müritler. (Partilerin tutkunlari) 3. Sürü mantigindakiler. (Havaya göre kandirilabilenler. Yüzer gezerler.) Ve tabi, böyle bir söylesinin sonunu, "Demokrasi buysa, ben demokrat degilim!" diye bitirdi Mustafa Mutlu. Daha ne desin!
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol