Lüleburgaz TEMA Gönüllüsü Hakan Dedeoglu, Longoz’larin UNESCO Dünya Mirasi Listesi’ne alinma girisimlerine farkli bir açidan bakti. Bölgedeki her noktanin bir vücudun hücresi oldugunu kaydeden Dedeoglu, tek hücrenin bile kaybedilmesi durumunda etkinin büyük olacagini anlatti. Dedeoglu, açiklamasinda UNESCO gibi bir olusumun bizim ülkemizde olmamasinin eksikligine vurgu yaparak, Longoz’larin milli park ilan edilmesini göz boyama olarak nitelendirdi ve bir anlamda Dünya Koruma Kalkanciliginin etkisine muhtaç oluyormusuz gibi bir ortam yaratilmasini tasvip etmedigini açikladi. Hakan Dedeoglu’nun açiklamalarindan çikan sonuç, “UNESCO gibi bir olusumu keske kendimiz becerebilseydik” düsüncesi oldu.
LONGOZ Ormanlari’nin Unesco Dünya Doga ve Kültür Mirasi Listesi’ne alinmasi hususunda yeni bir atilimin da TEMA’dan yapilacagi açiklandi. Önceki gün bu konuya açiklik getiren TEMA Lüleburgaz Gönüllüsü Hakan Dedeoglu, bu konuda kisisel düsüncelerini de paylasarak, Trakya’nin dogal varligina yönelik çok çarpici ifadelerde bulundu. Trakya’da sorunlar çok fazla
1. sinif tarim topragina sahip olan Trakya’nin geçte olsa kiymetinin anlasilmis olmasini bir kazanim olarak nitelendiren Dedeoglu, “Trakya’da sorunlar çok fazla. Çok büyük bir toprak parçasi olmamasina karsin, gerek verimliligi gerekse su kaynaklari ve insanlarinin egitimi üçgeninde burasi oldukça önemli bir bölge. Bu bölgenin her noktasi gerçekten bir vücudun hücresi gibi. O tek hücreyi kaybettigimizde bile tümüne yansiyan bir etkilesim olacagini kimse unutmamali” dedi.
Milli park aldatmaya yönelik bir hamledir
Hakan Dedeoglu, Longozlar’la ilgili durumun yeni bir temenni olmadigina dikkat çekip, çözüm konusunda Macaristan merkezli bir sirketin Ankara Åzubesi’nin kendi bütçesiyle bazi girisimler yaptigini sitemkar bir degerlendirmeyle anlatarak; “Longozlar için siyasi atraksiyonun da neticesinde milli park karari alindi. Esasinda bu, milliyetçilik anlayisi olan Türk toplumunu tamamen aldatmaya yönelik bir hamledir” dedi ve bu ilanin sanki Longoz’u daha fazla koruyacakmis gibi gösterilerek, bir göz boyama taktigi olarak uygulandigini ima etti. Ayrica Hakan Dedeoglu, UNESCO nezdindeki girisimleri kisisel olarak tasvip etmegini açikladi.
TEMA Valilik ve Çevre Bakanligi’na basvurdu
Dedeoglu; “Dogal olarak biz bunu, ne yazik ki UNESCO nezdinde Dünya Korumaciligi kalkanini öngörerek ortaya koymaya çalisiyoruz. Bu benim kisisel olarak asla öngörmedigim bir anlayis. Ancak yine de böyle bir genel bakistan dolayi da TEMA Vakfi’nin karariyla Kirklareli Valiligi’ne ve Çevre Bakanligi’na bu konuda gereginin yapilmasi yönünde bir yazismasi olmustur. Ayrica en yakin tarihte de Kirklareli’ye yeni atanan valimiz, TEMA’nin Genel Yönetim Kurulu tarafindan ziyaret edilecek. Eger bu konuda bosluklar da varsa ayrica irdelenerek gereginin yapilmasi konusunda çözümün üretilmesi saglanacak” açiklamasini yapti. Dedeoglu bu açiklamasiyla bir anlamda; UNESCO gibi bir olusumun bizde olmamasinin yarattigi eksiklige ve bu eksiklik nedeniyle her baglamda UNESCO’ya muhtaçmis gibi bir tablo olusturulmasina da manidar ama bir o kadar da gerçekçi bir yaklasim sergilemis oldu.
Longoz konusuna genis bir planlama ve perspektif ile bakilmasi gerektigini vurgulayan Dedeoglu, açiklamasina su cümlelerle devam etti:
10 yil önceki olumsuz öngörülerimiz bugün maalesef gerçeklesiyor
“Bir dönem ‘Allah’in suyu’ denilerek Istranca dereleri Karadeniz’e akitildi. Akmasin noktasinda da Kazandere ve Pabuçdere çözümleri saglandi. Bundan yaklasik 10 yil öncesi Erdogan Kantürer’in de içinde oldugu bir yapiyla biz bu ayrismayi ortaya koyduk. Tabii kimse anlamadi. O günkü tespitlerimizi bugün okuyorum. Olumsuzluk yönüyle çok fazla gerçeklestigini görüyoruz. Bu sular biliyosunuz Terkos Gölü’ne 2 m çapindaki borularla götürülüyor. Dolayisiyla, meseleyi ayri ayri hücrelerle görmemeliyiz cümlem de; Terkos’a giden su ile o bölgenin temiz kalmasi ve Istanbul’un su ihtiyacinin dogru ya da yanlis noktasinda korunmasi temelini getirdigini anlatmaktadir.”
Bazi seyleri bütün olarak göremezsek Trakya’yi talandan kurtaramayiz
Günümüzde yasanan çeliskileri anlatarak açiklamasina devam eden Dedeoglu, “Ayni yerde yüzlerce belki de binlerce tas ocagi, maden ocagi ruhsati verilmistir. Bu da gerçekten yagmacilik düzeyindedir. O ülkenin çikarlari, milli kazançlari uzantilarina asla oturmayan, tamamen talana dönük, kisisel çikarlara oturan, üstelik bir çoguda yabanci menseili sirketlerdir. Bunlari mutlaka bütününde göremezsek, Trakya’yi bu genel talandan kurtarma sansimiz asla olamaz. Ve bu meseleler asla sagcilik-solculuk-ilericilik-gericilik meselesi degildir. Milli menfaatlerimizi genel ölçekte korumak durumundayiz. Yoksa gerçekten elimiz bos kalacaktir. Hersey baska güçlerin özellikle yabanci güçlerin eline geçecektir. Istanbul’u da tasima suyla asla büyütemezsiniz” dedi.
Muhabirimiz, 1/25 binlik planlari hatirlatarak, “Planlarin kabul edildigini varsayip, Longoz’un da UNESCO’nun miras listesine dahil oldugunu ön görürsek ortaya bir çatisma çikar mi” sorusunu sorunca Hakan Dedeoglu’dan su yanit geldi:
Görüs alisverisinde bulunacagiz
“1/25 binliklerin ve daha öncesi 100 binliklerin davasi devam ediyor. Bu noktada 2 Åzubat’ta görülecek olan davada Edirne’de TEMA adina muhtemelen ben bulunmus olacagim. Ankarada’dan da bilirkisiler gelecek. Orada Makina Mühendisleri Odasi, Edirne Barosu ve TEMA’nin bu bakislari birlestirilerek bu planla ilgili olarak bir anlamda karsilikli görüs alisverisinde bulunmus olacagiz.”
Kararlar dogruysa dogru, kötüyse kötü sonuçlara varacaktir
Dedeoglu plansizligin asla hiç bir tarafi bir yere götürmeyeceginin üstüne basarak, “Dogal olarak mutlaka planlar olmalidir. Dünyanin menfaatleri ölçeginde Trakya’nin menfaatleri de göz ardi edilmemelidir. Bugün her yaradilisin yaradilis sebebini ve bütününü korumak lazimdir. Bu dereyse öyledir, ormansa kendi özellikleri söz konusudur. Insansa da dogru insani saglamis olmaktir.
Bunlarin hepsinin özelligi kendisidir. Kararlar dogruysa dogru sonuca varacaktir, kötüyse de el çabukluguyla birileri oralari halledecektir” seklinde konustu.
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol