Dedeoglu; "Hukuk için hala umutluyuz"

Hakan Dedeoglu, TEMA'nin 1/100 binlik planlar için açtigi dava kapsaminda, bilirkisi heyetinin yaptigi incelemelerin davayi toplum lehine sonuçlandiracak bütünlükte sonuçlandigini aktararak, inatla dogrulari savunanlar sayesinde, hukuka dair umutlarinin halen sürdügünü söyledi. Gelinen asamada planin, yasalara olan uygunsuzlugunun 215 sayfalik raporda da ortaya çiktigini ifade eden Dedeoglu, "Sen mi kurtaracaksin" ve "Ben yaptim, oldu" mantigindaki yorumlarin da anlamsizlastigini vurguladi. Kanaat önderlerine göre, bilirkisi raporu bir anlamda öznel plan için nesnel bir içerige büründü.

Lüleburgaz TEMA Gönüllüsü Hakan Dedeoglu, TEMA Vakfi'nin, 1/100.000 ölçekli "Trakya Alt Bölgesi Ergene Havzasi Revizyon Çevre Düzeni Plani"nin iptali için 22 Ocak 2010 tarihinde Edirne Bölge Idare Mahkemesi'ne yaptigi basvurunun ardindan; Åzubat 2011'de bölgeye gelerek davaci kisi ve kurulus temsilcileriyle birlikte kesif yapan Danistay 6. Dairesi Naip Üyeleri ve üç akademisyenden olusan bilirkisi heyetinin 215 sayfalik ayrintili bilirkisi raporunu yayimladigini söyledi.

1999 yilinda Trakya Üniversitesi ile o dönemki Çevre ve Orman Bakanligi arasinda baslayan Ergene Esgüdüm Protokolü sürecinin sonucunda ortaya çikan ve Türkiye'nin ilk çevre düzeni plani olan Ergene Havzasi Çevre Düzeni Plani'nin, 13 Temmuz 2004 tarihinde imzalandigini hatirlatan Hakan Dedeoglu yatigi açiklamada sunlari kaydetti:

Gelinen nokta, yasalara olan uygunsuzlugu ortaya çikardi

"Ancak Ergene Havzasi'na iliskin baska planlari olanlarin dayattigi fikirler çerçevesinde harekete geçen gruplar, Trakya Alt Bölgesi Ergene Havzasi Revizyon Çevre Düzeni Plani adiyla bir revize plan hazirlatmislardi. Gelinen noktada ortaya çikan bilirkisi raporu 24 Nisan 2009 tarihli bu 'revize' planin yasalara uygunsuzlugunu göstermistir." 

Plan ayrintili olarak degerlendirildi

Bilirkisi Raporunda, ilk olarak 2004 yilinda onaylanmis olan 1/100.000 ölçekli Ergene Havzasi Çevre Düzeni Plani ile dava konusu Planin vizyonlari, üretilme süreçleri, plan dilleri, üretilmis olan plan kararlari ve plan hükümlerinin karsilastirildigini aktaran Dedeoglu; "Ikinci olarak ise, dava konusu planin kendi bütünlügü içinde; revizyon yapilmasi gerekçesi, yapilmis olan revizyonun ilgili yasal çerçeveye uygunlugu, plani yapan ve onaylayan kurumun yetkisi, üretilmis olan plan kararlari ve plan hükümleri ve yargi kararlari baglaminda çok ayrintili olarak degerlendirilmistir" dedi.

Hakan Dedeoglu degerlendirme kapsamindaki varilan sonuçlari da su cümlelerle açikladi:

Kendi özü ile çelisiyor

"Plan dilinin plan kararlarinin ve politikalarinin özüne dair sorunlari ve yetersizliklerinin oldugu; plansiz sanayi tesislerinin, kullandiklari alanin büyüklügü kadar bir alani tarimsal topraga kazandirmalari ile ilgili Plan Hükümleri 2.10.35. maddenin, planlama ilkeleri ve ilgili mevzuata aykiri oldugu. Madencilik faaliyetleri özelinde, Planin özel bir yönlendirme yapmadigi ve yetersiz kaldigi. Planda, kirliligi giderecek ve olusmasini önleyecek plan kararlarina yeterince ayrintili ve somut biçimde yer verilmedigi; tarim alanlarinin farkli özellik ve nitelikleri dikkate alinarak planda ayristirilmadigi. Havzada yer alan sulak alanlar, dogal göller, ve delta alanlarinin uluslararasi gündeme tasinmasina neden olan 'Önemli Kus Alani (ÖKA)', 'Önemli Bitki Alanlari (ÖBA)' ve 'Önemli Doga Alani (ÖDA)''na yönelik olarak turizm amaçli plan kararlari gelistirilmis olmasina karsin bu alanlarin özel niteliklerini vurgulayan arazi kullanim kararlari, plan gösterimleri, plan hükümleri ve kisitlamalarinin gelistirilmedigi. Planda, Edirne, Enez Dalyan Gölü'nden Evrese Ovasi kiyisina kadar uzanan kuzey Saroz kiyi kusaginin dogal yapisi ve içerdigi ekolojik çesitliligin korunmasina yönelik plan, politika ve kararlara yer verilmedigi. Edirne'nin güneydogusunda önerilen sanayi alaninin sürdürülebilirlik ilkesine ve mevzuata aykiri oldugu. Marmara Ereglisi'nde önerilen akaryakit depolama alanlarinin uygun olmadigi. Enez Körfezi sahilinde Meriç Deltasi Lagün Gölleri bitisigindeki henüz yapilasmamis alanlara kentsel yerlesme alanlari ve yat limani önerilmesi kararinin alanin dogal ve ekolojik niteligi ile örtüsmedigi belirtilmistir."

Bunun yani sira kamuoyunda ciddi endiseler yaratan "Tarimsal Organize Bölge" (TOB) ve "Tarimsal Alt Bölgeler" (TAB)'in de Bilirkisi Raporunda ayrintili bir sekilde degerlendirildigini söyleyen Dedeoglu sözü söyle açti:

Inatla dogrulara sahip çikilmasi bizi umutlandiriyor

"Buna göre, yerel halkin bu konudaki talep ve görüslerine yer verilmeden önerilen yaklasik 7000 hektar büyüklügündeki TOB'lar için önerilen yüksek yapilasma oranlari tarim topraklarinin kaybina neden olacaktir. Bunun yaninda, bu alanlardaki mülkiyet düzenlemelerinin nasil olacagi da belirsizdir. Ayni sekilde TAB'larda da mülkiyet düzenlemelerinin nasil olacagi, örgütlenmenin nasil olacagi, yerel halkin süreçteki konumu belirsizdir. Görüldügü üzere, 2004 yilinda yapilan Plani revize etmek amaciyla 2009 yilinda yapilan Plan, bir revizyon plan olmaktan çok uzak, mevzuata, sehircilik ve planlama ilkelerine aykiri ve yetersiz bir plandir. Çogunlukla ati alanin Üsküdar'i geçtigi bir ülkede birilerinin hala ve inatla dogrulara sahip çiktigini görmek toplumun çikarini bireysel çikarin üstünde tutan tüm çevrelerde oldugu gibi bizde de gelecege dair umut yaratmistir. Çünkü 'bir kisiyle ne olur', 'bos ver, sen mi kurtaracaksin' sözlerinin anlamsizligi görüldügü gibi, hakkini dogru sekilde arayanlarin iktidarin çikar iliskilerine ragmen basari elde edebildigi de görülmüstür. Umuyoruz ki mahkeme de 'ben yaptim, oldu' diyen zihniyetin karsisinda bilirkisi raporunun geregini yerine getirecek ve hukuk yerine gelmis olacaktir."  

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol