Sevgili çocuklar,
Arkadaslarinizla birlikteyken veya onlarla oyun oynarken size yapilan bir hareket sizi incitebilir ve üzebilir.
Ögretmeniniz yaptiginiz ödevi begenmemistir ve sizi siniftaki arkadaslarinizin önünde azarlayabilir veya kulaginizi çekebilir.
Anneniz, bananiz veya kardesleriniz sizin yapilmasini begenmediginiz bir hareketi size yapabilirler ve sizin kalbinizi kirabilirler.
Bu sekilde ki olaylari istediginiz kadar artirabilirsiniz…
Size yanlis yapanlara kizarsiniz. Belki siz de onlara ayni hareketi yapmak istesiniz.
Ama en azindan kalbinizde ki kirginlik sebebiyle onlara darilir, küsersiniz.
Sevgili kardeslerim,
Var mi böyle kendisine küstügünüz insanlar?
Onlari görünce kendilerine selam vermiyor, konusmuyor musunuz?
Peki, sekilde davranisin ne kadar sürecektir, hiç düsündünüz mü?
Belki onlar ellerinde olmadan size böyle bir söz söylemis veya böyle bir harekette bulunmuslardir? Ne biliyorsunuz?
Veya onlar yaptiklari seyin sizin iyiliginize olacagini zannetmislerdir ama siz o harekete kirilmissinizdir, olamaz mi yani?
O halde…
GÜZEL IKI DÜÅzÜNCENIN TERS HAREKETLERI
Eski insanlarin anlattigi bir temsili hikâyeyi burada size anlatmaliyim.
Bir yolcu ati ile birlikte yolculuk yaparken, su içebilecegi, elini yüzünü yikayabilecegi ve bir müddet oturup dinlenebilecegi bir subasina gelir.
Atini baglayacagi, terden islanan elbiselerini kurutabilecegi bir askilik yer arar, fakat bulmaz. Kendi kendine;
"Burasi, niçin bir yolcunu ihtiyaçlari için hazirlanmamis, acaba?" diye düsünür.
Hemen yakinda ki bir agaçtan ucu çatalli bir dal keser, diger ucunu sivrilterek onu bir kazik haline getirir ve subasinda uygun bir yere çakar.
"Gelen geçen yolcular buraya hayvanlarini baglasinlar" der ve biraz dinlendikten sonra oradan ayrilir.
Aradan bir müddet zaman geçer. Ayni subasina bu sefer bir baska yolcu gelir.
Su içmek için suyun kaynagina yönelmisken, bir evvelki yolcunun çaktigi kazigi görmez. Ayagi kaziga takilir ve düser.
Yere düsünce cani yanan adam;
"Bu kazigi da buraya kim çakmis? Ben düstüm ama baskalari da düsebilir" diye düsünerek kazigi oradan söker ve uzak bir yere atar.
Gördünüz mü sevgili çocuklar,
Her iki yolcu da iyi ve güzel duygularla birbirlerine ters iki hareket yaptilar.
Biri oraya kazik çakti, digeri de onu oradan sökerek atti.
Her iki insan da böyle güzel düsüncelerinden ve düsüncelerini uyguladiklarindan dolayi tebrike ve takdire layik degiller midir?
DARGIN KALMA SÜRESI
Biz de bize yapilan hareketlerin görünen yüzünü inceledigimiz kadar görünmeyen yüzünü yani bu söz ve hareketin ne amaçla yapilmis olabilecegini düsünmemiz gerekmez mi?
Biz üzen seylerin mutlaka bir iyi niyet tasiyan yönünü bulabiliriz. O zaman da o insana karsi dargin kalmamizin manasiz olmaz mi?
Kaldi ki biz belki kardesiz, belki komsu, akraba veya arkadasiz. Ayni vatan da yasiyoruz. Sevinçlerimiz, üzüntülerimiz çogu zaman ayni sebeplere dayanmaktadir.
O halde uzun süre dargin durmamiz aramizda asilmasi zor engeller çikarabilir ve bizler birbirlerimizden ayrildigimiz için millet olarak gücümüz zayiflar. Bu da düsmanlarimizin isine gelmez mi?
Peygamberimiz Hazreti Muhammed (s.a.v - salli aleyhi vesellem); "Bir mü'minin (Müslüman kisi) kardesine üç günden fazla küs durmasi dogru degildir" buyurarak bizim aradigimiz ölçüyü koymustur.
Siz de öyle yapin sevgili çocuklar,
Kendisine küs oldugunuz insanlara üç günden fazla küsmeyin ve barisin.
Barismak için ilk hareketi yapanin da degerinin çok yüksek oldugunu bilin.
Haydi, göreyim sizi…
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol