DUR BAKALIM DEDIK DAYANDIK

Yillar yillar önce bir 12 Eylül yasamistik.
Kimini hapsetti, kimini mest etti.
Kiminin yasamini ucundan kiyisindan kurtarip rahatlatti, kiminin yasamini hubdan huba atti.
Üzerinden tami tamina otuz yil geçmisken, bir 12 Eylül daha yasadik.
Yasattirildik.
Bize kalsa, elimizde olsa yasamazdik ya…
Bir de kalktik 13 Eylül 2010 sabahina…
Agayla irgatin yolculugu geldi aklima.
Hani, atin sirtina sirayla binmisler ya…
O mesele.
Anayasa yine o anayasa.
Biraz daha köseye sikistirilarak, biraz daha daraltilarak…
Hani, 82 Anayasasi'ni degistirmek ve haklari özgürlükleri çogaltmak, yayginlastirmak degil miydi erek?
Bu is nasil yürüyecek, bakak ta görek.
Gerçi yorumlar çesitli.
En yitirenin bile, "yitirmedik" teranelerini dinlemekte, izlemekte, gözlemekteyiz.
Bilemeyiz.
Herkesin kendine göre hesabi kitabi vardir mutlaka.
Herkesin bir penceresi vardir.
Bu pencereden böyle görünür de, o pencereden farkli görünebilir.
Sagdaki pencereden güllük gülistanlik, yemyesillik görünür de… Soldaki pencerenin rengi daha bir kahverengidir, gridir…
Kalelerin düsüsünü konusuyor medya.
Birileri de kalelerini inkâra çabaliyor.
Alti ay önce "Dersim" türküleri söyleyenler, 12 Eylül 2010'da "Tunceli" oluverdiler örnegin.
Bu da bir isaret, bir isik, bir umuttur algilayana.
Kirklareli, su begenmedigimiz, olur olmaz kinadigimiz, ulu orta yerden yere vurdugumuz sirin ve huzurlu il.
Kararliligindan zerre ödün vermeden…
Ne torbaya, ne çuvala sigar, ne banyoda bogulur, ne tuvalette kendinden geçer.
Ülkemizde okuryazarlik orani en yüksek olan il hangisidir?
Kimi Kirklareli der, kimi Tunceli.
Artvin de yabana atilmaz. Çünkü Artvin'in de ekilir dikilir alani çok azdir. Belki en azdir. O yüzden Artvin insani da çocugunu okutmak için çabalar.
Eskisehir gelir sirada. Eskisehir'de de okumaya, egitime ilgi çok büyüktür.
Bilecik te hemen Eskisehir'in komsusu.
Edirne ve Tekirdag zaten bozulmadigi, özünü yitirmedigi, dis göçe teslim olmadigi sürece birer Avrupa kentidirler. 
Bu muhabbet böyle sürer gider.
Izmir oldum olasi yüzü batiya dönük bir sehirdir ve Izmirliginden ödün vermez kolayina.
Bunlar tesellidir. 
Teselli de insan beyninin ve yüreginin emniyet sübabidir. 
Ille ve lâkin…
Zaman, bos gezenin bos kalfasi olmayi kaldirmiyor.
Elimizden kayip giden nice degerlerin pesi sira yanip yakinmak yerine, mutlaka bir seylerin ucundan kiyisindan tutmamiz ve gerçeklere tutunmamiz gerekiyor.
Yilginligi, küskünlügü, bezginligi, yenilmislik duygusunu, pes etmeyi yüregimizden ve aklimizdan fikrimizden uzak tutarak, hiç yaklastirmayarak ve yakistirmayarak…

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol