DURUM NETLESMISTIR/TAVRIMIZ NE OLACAK?

Avrupa haklarinin büyük çogunlugu Türkiye'nin üyeligine karsi çikmakta birlesmis görünmektedir. Bu durum 3 Ekim'de baslamasi beklenen ya da ertelenecek müzakerenin fazla bir anlami kalmamistir. Müzakereler 3 Ekim'de üyelik için degil, Imtiyazli Ortaklik içindir. Imtiyazli Ortaklik ise Avrupa Birligi'nin ne içinde ne de disinda olmaktir.
Bir çesit Kapinin Disinda Beklemek'tir. Türkiye buna razi olacak midir, olmayacakmidir, onu zaman gösterecektir.
Avrupa, Türkiye'yi niye istemez? Kendilerine göre bunun birçok nedenleri bulunmamaktadir. Önce dedikleri, Türkiye cografya itibariyle Avrupa'ya ait degildir. Ikincisi, Türkiye müslüman bir ülkedir, kültürü bize benzememektedir. Üçüncüsü, Türkiye büyük bir ülkedir, müzakerelerin bitecegi var sayilan 2015 veya 2020 yilinda nüfusu 110 milyon olacaktir. Dördüncüsü, Türkiye sorunlari fazla, komsulari sorunlu bir ülkedir. Besincisi, Türkiye issizi ve borçlari çok, ekonomisi geri, egitimi düsük bir ülkedir.
Bütün bu mazeretlerin yaninda bize göre Avrupa bizim tarihimize karsidir. Geçmisimizden ürkmektedir. Osmanlilar'dan kalma "TORKUNÇ TÜRK" imajindan (görüntüsünden) kaçinmaktadir. Ve onlara göre Türkiye "OLAÄzANÜSTÜ BIR ÜLKE"dir. Bu nedenle Türkiye'yi Avrupa Birligi'ne almak akilli bir is degildir. Avrupa Türkiye'yi tasiyamaz. Avrupa'da Islam Korkusu vardir. Avrupa Türkiye'nin as ve is arayanlarindan, yoksullarindan ve bunlarin göçmenliginden, bir gün Avrupa'yi istila etmelerinden korkmaktadir. Yani Avrupa'yi bir "Türkiye Korkusu" sarmistir.
Bizim idarecilerimiz, bizim politikacilarimiz Avrupa'nin bunlari düsündügünü halka söylemiyorlar. Onlar için önemli olan 3 Ekim'de müzakerelerin baslamasidir. Tabii müzakerelerin baslamasinda iktidarin iç politikaya dönük planlari vardir. Sevinçleri olacaktir. Kendinde bir rahatlama hissedecektir. Türkiye'nin içinden birileri iktidara Yanlis yaptigini söyleyerek sesini yükseltmis olsa Avrupa bu sert uyariyi kabul etmiyecek, ya müzakerelere keserim ile baslayacak görüsmlerin Ucu Açik'tir. Görüsmeler uzayabilir, kisa kesilebilir ya da tümden "Bu is bitmistir" denebilir. Türkiye böyle seylerle karsilasmaya bastan razi olmustur. Ama iktidar birgün müzakerelerin kesilmesini içerdeki "SERT UYARI"ya baglayabilir, halka dönüp "Bakin bunlar müzakerelerin kesilmesine sebep oldular, asiniza, isinize mani teskil ettiler" diyebilir. Tabii bu tür bir mazeretin fazla bir kiymeti harbiyesi yoktur. Türkiye SEVR özelligi tasiyan konulari müzakere edeceklere dün oldugu gibi bugün ve yarin da duyarlidir. Türkiye için öncelikli olan ulusun tekligi, vatanin bütünlügü, cumhuriyetin devamidir.
Avrupa Türkiye'yi üyelige kabul etmez de Imtiyazi Ortaklik statüsünde israr ederse bizim tavrimiz ne olacaktir? Tabii su asamada "sunu yapariz, bunu asar keseriz" demek mümkün degildir ve dogru da olmaz. Her ne kadar bazi politikacilar, yetkililer "Imtiyazli ortakligi kabul etmeyiz" diyorlarsa da bu tavir bir Devlet Politikasi'nin yansimasi degildir.
Türkiye'nin Avrupa karsisinda seçenekleri vardir. Imtiyazli Ortaklik baglaminda kartlarini açik ortaya koyacaktir. Ve Türkiye Avrupa'ya teslim olmayacaktir. Olmayacak gücü de vardir. Çünkü Türkiye biliyor ki Avrupa Ortadogu'daki enerji ve ekonomik kaynaklari Türkiyesiz kontrol edemez. Tarihte, "Dogu birilerini bekliyor" dendiginde Almanya "O birileri benim" diyerek Osmanli Devleti'ne el atmis, Birinci Dünya Savasi sirasinda Osmanli Ordusu'nun yönetimini, Genel Kurmayini denetimi altina almistir. Mustafa Kemal bu durumla çok mücadele etmis, zamanin Osmanli Hükümetleri'ni çok uyarmistir. Simdi Türkiye Almanya'nin tarihte oynadigi bu rolü kendisi oynamaya namzettir ve bu kartini Avrupa'nin önüne koyacaktir. Pazarliklar çok çetin geçecektir. Türkiyesiz bir Avrupa 700 yildan beri olmamistir, bundan sonra hiç olmayacaktir.
nazifkaracam@gazetetrakya.com

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol