DÜNYA OTOMOBILSIZ SEHIR GÜNÜ

Ben yeni ögrendim. Siz biliyor muydunuz, "Dünya Otomobilsiz Sehir" hareketi diye bir olusumun varligini? Bundan haberli miydiniz?
Hayir hayir, yargilamiyor, sorgulamiyorum. Yani, madem böyle bir olusumdan haberiniz vardi da bana neden simdiye kadar söylemediniz, filan demeyecegim. Hadi, siz benden ögrenmis olun bu sefer de. En azindan, benim gibi, bugüne kadar bilmeyenler. 1998 yilinin 22 Eylül'ünde Fransa'da ortaya çikmis "Dünya Otomobilsiz Sehir" hareketi. Iyi de olmus. Yürümeyi sevenlere, otomobil kullanmaktan rahatsizlik duyanlara, gicik kapanlara cuk oturan bir hareket. Iki yil sonra, Avrupa Komisyonu tarafindan ortak bir etkinlik günü olarak kabul edilmis. Ayni yil Komisyon, programi gelistirerek 22 Eylül'ü içine alan haftayi Avrupa Hareketlilik Haftasi (European Mobility Week) olarak ilan etmis.
1992 yilindan bu yana elimde iyi kötü otomobil bulundururum. Ama, çocukluk, gençlik yillarimdan otuz yasina kadar sigara içmeyi nasil ögrenemediysem ve otuzumu doldurup, akillandigimi sezdigim an ilk isim sigara diye bir zararli devinimi yasantimdan çikarmak olduysa.
hayir, otomobil kullanmak sigara gibi kötü aliskanliklara girmiyor tabi. Diyecegim su ki, sigaraya alisamadigim gibi otomobil denen alete de bir türlü kendimi tam olarak veremedim. O yüzdendir ki, 2005 yilinda Kirklareli'ye kismî olarak kapagi attigimdan bu yana arabami Istanbul'a pek fazla götürmedim.
Çünkü, Istanbul, otomobil kullanim bakimindan anlatilamaz biçimde sorunlu bir sehir. Burada otomobilinle dolasmaya yeltenecegine, saatlerce ve kilometrelerce yürü, ondan iyidir.
Bizim Mustafa dost, israrla arabasiyla çikmaya özenir Istanbul trafigine. Geçende arabasini biraktigi yerde bulamayinca saatlerce aramis, Kasimpasa'da bilmem hangi parkta bulmus. Bilmem ne kadar para verip kurtarmis malini. Türlü çesit moral yitimi. Neler mi? Siz sayin hepsini!
Iyisi mi.
Bu hareket, yani, "Dünya Otomobilsiz Sehir" hareketi, çok yeni olmasina karsin, inanilmaz bir hizla büyümüs. Etkinlige katilan sehir sayisi 2000 yilinda 600 iken 2004 yilinda 2200'e ulasmis. Yayalara, bisikletlilere, engellilere iliskin pek çok kazanim elde edilmis. Toplu tasimaciligin kapasitesi ve kalitesi de arttirilinca, hareket daha bir gelisir, anlam kazanir ve çekicilesir.
Istanbul-Kirklareli arasi sik mekik dokuyorum ya, her mekik ucunda durakladigimda, iki sehrin de sokaklarini ve caddelerini daha bir motorlu tasitlarla yigilmis ve sikintili, sevimsiz buluyorum. Bu sikintiyi, bu sevimsizligi insanlar kendi kendilerine yaratiyor. Mantik kullanip, bir yerden bir yere, hiç degilse kisa mesafelerde keyifle, zevkle yürümeyi öncelikli tutmuyor nedense insanimiz.
Yapan yok mu? Tabi ki var. Ve, sözüm elbet o insanlara degil.
Yalnizca yürümek mi?
Bir takim kurumlar, bir takim yöntemlerle, insanlari bisiklete veya buna benzer araçlara özendirseler, böylesi kampanyalar yapilsa, otomobilsiz sokak ve caddelerimizin ne kadar sevilesi ve kahri çekilesi duruma gelebileceginin manzarasini gözümüzde, aklimizda, yüregimizde canlandirabiliyor muyuz?
Sehrin ve sokaklarin sadece otomobillere ait olmadigini bir bilebilsek, bir düsünebilsek. Insanin ve diger canlilarin merkez alindigi bir ulasim politikasi için bir seyler yapabilsek.
Küresel iklim degisikligi nedenlerinin yüzde 25'inin ulasimda fosil yakit kullanimi oldugunu hatirlatip, çevre kirliligi, gürültü ve trafik kazalari üreten motorize kültüre "dur" diyebilsek.
Insan için, kendimiz için bir seyler yapmaksa hedef, neden candan yürekten desteklemeyelim? Böylesi kampanyalar baslatip neden öncü olmayalim?
Hadi kendimiz baslatamadik. Bir takim kurumlar, kuruluslar, her hangi bir sivil toplum örgütü böyle bir seyi gündeme getirdi.
Katilir miyiz?
Katiliriz tabi.
En basta ben.
Tabi, akli basinda, yüregi dösünde her insan.
Öyleyse, birilerinin aklinda bulunsun. Çok basit "Dünya Otomobilsiz Sehir" hareketi. Söylenisi bu kadar kolay. Uygulamasi da bir bu kadar kolay olabilir. Yeter ki istensin.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol