DÜNYA GÜNÜMÜZ SAVAS SEKILLERINI TARTISIYOR

Insanoglu hayati ölümün elinden kurtardigindan beri birbirleriyle savasmaktadir. Zaman içersinde bu tür çatismalar druplar arasinda, asiretler arasinda ve ülkeler arasinda cereyan etmeye baslamistir. Tarih bir anlamda bu savaslarin hikâyesidir. Bugün strateji uzmanlari eski ve yeni savaslar üzerinde degerlendirmeler yapmakta, yeni görüsler ileri sürmektedirler.
Bilindigi üzere Fransizca bir kelime olan STRATEJI, "orduyu düsman karsisinda idare (gütme) sanati" olarak tanimlanmaktadirlar. Ancak su var ki o eski CEPHE SAVASLARI büyük ölçüde tarihe karismis gibidir. Mesela terör küçük yogunlukta bir savastir. Fakat bir Cephe Savasi degildir. Savasin memleket genelinde ve yüzeyinde geçebilecegini 1922 yillarinda ilk defa dünyada Mustafa Kemal söylemistir ve demistir ki, "Hatti Müdafaa yok sathi müdafaa vardir. O satih bütün vatandir." Atatürk'ün bu sözü dünya askerlik ve savas tarihine geçmistir.
Günümüz savaslari üzerine Cumhuriyet Gazetesinin geçen haftadaki STRATEJI ekinde emekli Tuggeneral Nejat Eslen, "DÖRDÜNCÜ NESIL SAVAS" baslikli yazisinda bu konuyu ele almis, Amerika'da Israil'de bu baglamdaki tartismalari dile getirmistir. Sayin yazar bu konuda geçmisin ve günümüzün savas sekilleri ve tartismalari üzerine sunlari yazmaktadir
"Amerika'da strateji teorisi üzerine düsünce üretenlere göre, "Birinci Nesil Savas" Napolyon Dönemi'nde uygulanan, insan gücünün kitle halinde kullanildigi savas sekli idi. "Ikinci Nesil Savas"a ise Birinci Dünya Savasi'nda uygulandigi sekli ile Ates Gücü hakimdi. "Üçüncü Nesil Savas"ta, Ikinci Dünya Savasi'nda oldugu gibi, manevra (duruma göre bir takim davranislar göstermek) esas unsurdu. Bu siralamaya ve anlayisa göre ise, "Dördüncü Nesil Savas" yeni bir savas seklidir ve bu savas seklinde, savasi uygulayanlar (yapanlar) gerektiginde teknolojinin sagladigi imkanlari da kullanarak, çaprazlama ve sasirtici yöntemler kullanarak hasimlarina (düsmanlarina) zarar vermek sureti ile onlarin hedeflerine varmalarinin mümkün olmadigini veya hedeflerine ulasmalarinin pahaliya mal olacagi imajini (görüntüsünü) vermek suretiyle zaferi amaçlamak"tir.
Napolyon yaptigi savaslarda bir çok taktikler, yöntemler uygulayarak "Bati'nin Savas tanrisi"ünvanini kazanmis komutandir. Yazarin da dedigi gibi, Napolyon kitle halinde insan gücü ile ates gücünü birlikte kullanmistir. Ancak günümüzde çesitli bölgelerde gördügümüz çatismalar, savaslar "Degisik Direnis ve Gerilla Savaslari'dir ki bunlar Dördüncü Nesil Savasi" kapsamina girmektedir. Sayin yazara göre bu tür bir savasi ve çatismayi genis cografya bölgesine tasimak, siddeti zamana yaymak, beklenmeyen zaman ve yerde darbeyi vurmak esastir.
Görülüyorki askerler, komutanlar yan gelip yatmiyorlar. Sartlara ve düsmana göre stratejiler, savas taktikleri, direnis yöntemleri gelistirip uyguluyorlar. Bu durumda Savasi Allah için, para için, kin ve husumet için bir araç ve amaç haline getirmis gruplar oldukça terör dedigimiz siddet olaylari dünyamizda Dördüncü Nesil Savasi olarak anilmaya devam edecektir.
Bunlar benim pek okumadigim, bilmedigim konulardir ama gördügüm ve anladigim kadariyla dünya küresel DIN SAVASLARI'na IDEOLOJI SAVASLARI'na sürüklenmektedir. Siddeti ve çatismalari körükleyen, dünyaya yayan da Amerika'dir. Amerika dünyada ne yapmak istemektedir? Dünyayi tümden kontrolü altina mi almak istemektedir? Yoksa Savas Ekonomisi ile Amerikan halkinin refahini mi artirmayi düsünmektedir? Durum henüz netlesmis, iyice anlasilmis degildir. Ancak Amerika'nin dünyaya bir Güç Gösterisi'nde bulundugu, jandarmalik yaptigi bir gerçektir. Fakat tarihte her güçlü devletin sonunda düstügü duruma elbet bir gün Amerika da düsecektir. Çünkü, sonsuz bir güç yoktur. Napolyon Savasin Tanrisi olsa ne yazar. Nihayet geride bir tarih birakmistir. Mustafa Kemal ise ihtilal yapmis, devrim yapmis, devlet kurmus vatan birakmistir. Arada mukayese edilmeyecek kadar büyük bir fark vardir. Farki yaratan da Mustafa Kemal'in DEHASI'dir.
nazifkaracam@gazetetrakya.com

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol