DOĞANIN TALANI

Tüketicilerin en önemli haklarından biri, ekoloji ve doğal çevre hakkıdır. İlimizde geçtiğimiz günlerde, doğanın tahribatına karşı önemli bir hukuk mücadelesine tanık olduk.
İlimiz Dereköy sınırları içinde bir altın madeni arama sahasına çalışma ruhsatına esas olmak üzere, "ÇED gerekli değildir" belgesi verilmiştir. Bölgede, bu işletmenin faaliyet göstermesi halinde doğanın tahrip olacağı, orman, yer altı ve yer üstü su kaynaklarının zarar göreceği net bir şekilde açık ve kesindir. Konuya duyarlılık gösteren; Yol-İş 15.Şube Temsilciliği, TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası İl Temsilciliği, Kırklareli Tabip Odası, Eğitim-Sen Kırklareli Şubesi, Kırklareli Ziraat Odası, Kırklareli Kent Konseyi, DAYKO Vakfı İl Temsilciliği gibi örgütler ile bazı dernek, köy muhtarlığı, kooperatif ve bireysel şahıslarca "ÇED gerekli değildir" belgesinin iptali için Edirne İdare Mahkemesi nezdinde dava açılmıştır.
Edirne İdare Mahkemesi bu dava ile ilgili olarak kararını, 03.04.2014 tarihinde ve oy birliğiyle "YÜRÜTMENİN DURDURULMASI" yönünde vermiş olup, şimdilik kaydıyla faaliyet engellenmiş bulunmaktadır. Öncelikle, bu karara neden olan örgütsel yapılar ve şahısları kutluyor, nihai kararın da aynı doğrultuda olması için, duyarlılığa ve mücadele etmeye devam edilmesinin gerekliliğine inanıyorum.
 1 MAYIS…
Tüketicilerin bir diğer önemli hak ve taleplerinden biri de; barış, adalet, eşitlik ve demokrasi hakkıdır. Bunun da, gündeme getirilip ifade edileceği gün, 1 Mayıs emek ve dayanışma günüdür.
1 Mayıs bayramını, geçtiğimiz hafta içinde, dile kolay tam 36 yıldan sonra ilk kez tüm yurtta olduğu gibi ilimizde de kutladık. Yine, tüm Türkiye'de olduğu gibi, Disk, Kesk, TMMOB ve TTB gibi emek ve meslek örgütlerinin organizasyonunda gerçekleştirildi bu etkinlik.
Tabii ki, bunca yıl sonra küçük eksiklikler ve kusurları dışında hem nicelik hem de nitelik açısından oldukça başarılı ve anlamlı bir mitingi geride bıraktık. Umarım, bundan sonraki yıllarda kutlayacağımız 1 Mayıs'lar, daha da başarılı olacaktır.
Güzelliği ve coşkusu konusunda çok şey söyleyebileceğimiz etkinlikte altı çizilerek vurgu yapılacak çok önemli bir özellik şuydu bana göre.
Hepimizin çok iyi bildiği gibi, ülkemizde ve tüm dünyada, bu önemli güne duyarlılık gösteren kuruluşların olmazsa olmaz şu ortak anlayışı vardır; emek, barış, özgürlük ve adaletten yana olmak, kısaca gerçek demokrasiyi savunmaktır. Bunun dışında kalan ideolojik, siyasal ve programatik farklılıklar taşısa da toplumun ve halkların bu önemli günde yan yana ve bir arada olmalarının nedeni bu yüzdendir.
Bölgemiz ve ilimizin etnik kimlik üzerine bir takım hassasiyetlerini hemen hepimiz biliyoruz. Geçtiğimiz hafta içinde kutladığımız 1 Mayıs Kırklareli etkinliklerine söz konusu hassasiyetlere karşın kitlesel katılım gösteren tüm kuruluşları '1 Mayıs'larda kavga, anarşi, kırıp-dökme beklentisi içinde olan ırkçı, kapitalizm ve emperyalizm yanlısı' felaket tellallarına fırsat vermediğiniz için  kutluyor, teşekkür ediyorum. Demek ki; ortak paydası emek, barış, adalet, özgürlük ve demokrasi olan sivil toplum örgütleri ve halklar, en azından bu taleplerle bir arada bulunabiliyor, 'bu daha başlangıç, mücadele devam ediyor' diyerek (en önemlisi) hiç kimse birbirini dışlamadan ve ötekileştirmeden büyük bir hoşgörü ile yan yana gelebiliyorlarmış.
Etkinliğin TMMOB Kırklareli İl Koordinasyon Kurulu adına tertip komitesi üyesi olarak, alanda yapacağım (zaman kalmadığı için yapamadığım) günün anlam ve önemine dair kısa konuşma metnimi sizlerle paylaşmak istiyorum.
"Emek, barış, özgürlük, adalet ve demokrasi mücadelesi veren değerli dostlar merhaba…
-TMMOB Adına hepinizi saygıyla selamlıyorum…
-Yine 1 Mayıs, yine alanlardayız, yine güneşin sofrasındayız…
-Bugün 1 Mayıs. Beyaz yakalıların, mavi yakalıların, göçmen işçilerin, kent yoksullarının, güvencesiz çalıştırılanların, kadınların, kayıt dışı bırakılanların, işsizlerin, 'dili, kimliği, inancı, kültürü' yok sayılanların, ekolojistlerin, ötekileştirilenlerin, mağdurların, hayvan severlerin… Yani, gerçek demokrasi isteyen herkesin meydanlardan, kürsülerden taleplerini dile getirdikleri bir gündür bugün.
-Kapitalizme karşı mücadele tarihinde, milat sayılan bir gündür bugün.
-Sömürünün, eşitsizliğin, ekolojik yıkım ve savaşların gündemde olduğu, önemli bir direniş günüdür bugün.
-Vahşi kapitalizmin yarattığı endüstriyel yıkımla yaşamın tehdidine, doğanın ve emeğin sömürüsüne karşı isyan edildiği tarihi bir gündür bugün.
-Günümüzde, emek mücadelesi artık sadece iş ve ücret taleplerinden ibaret değildir. Bu mücadele, halkların eşitlik taleplerinden, gezi direnişinden anladığımız toplumsal ve siyasal ihtiyaçlardan, insani ve ekolojik yıkımlardan, iç ve dış savaş tehlikelerinden, ayrımcılığa ve ötekileştirmeye karşı verilen mücadeleden ayrı düşünülemez. İşte bu nedenlerle emek ve demokrasi mücadelesi;
-Halkların eşit, özgür ve barış içinde bir arada yaşama talebi…
-Toplumun, ama her kesiminin sosyal hak ve adalet mücadelesi…
-Doğa hakları ve koruma mücadelesi…
İle buluşmadıkça, ülkenin bir bütün olarak gerçek bir demokrasiye kavuşması söz konusu olamaz.
-Bugün Türkiye'de, bir yandan toplumsal ayrışmaları derinleştiren, kutuplaşmanın körüklediği siyasal tavırlar yükselirken; diğer taraftan, bölgesel ve uluslar arası sorunlar, çatışmacı bir siyasete sürüklenmektedir.
-Hal böyleyken; emek ve meslek örgütleri başta olmak üzere, tüm sivil toplum kuruluşlarına "geleceğimize sahip çıkmak" gibi bir sorumluluk düşüyor.
-Gezi ruhu ve anlayışı ile bunu başaracağımıza yürekten inanıyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum."                
Sorunsuz ve sağlıklı bir yaşam dilerim.

Yorum Yazın

Yapılan Yorumlar

  1. akp nin yıkıcı tahripkar talancı politikalarının sonucu bunlar.