Cihad ve Sabirla Sinav

Zamanimiz Müslümanlari, yaptigi veya yapabildi ibadetleri ile cennete gireceklerini ve ebedi saadeti elde edeceklerini zannetmektedirler. Åzurasi unutulmamalidir ki Allah'in emirlerinin hepsini getirmekle ancak arzu edilen saadete kavusulabilinir. Bir ayeti ihmal insani (Allah vermesin) cehenneme yuvarlayabilir.
Çok duymusunuzdur. "Ampulü bulan Edison cennete girecek midir?" diye sorarlar. Öyle ya bulus fevkaladedir ve bütün insanligin yararinadir. Bir Profesörümüz bu soru karsisinda; "Bu Edison, laboratuarda elektrik ampulünü kesfetmekte iken, Islam'a (Allah'in dinine) inanmamistir ve hem de yani basinda bogazlanan masum bir insanin öldürülmesine bigane kalmistir. Çünkü yeryüzünde bugün bogazlananlar milyonlarca insan vardir. Iste o sebeplerden dolayi bu adam cehenneme gidecektir" demisti. Ben Müslüman'im diyenlerin bugün Edison'dan farklari, sadece inandim deyerek sahsimizi ilgilendiren ibadetleri yapmis olmasidir. Ama maalesef yeryüzünde bogazlanan milyonlarca Müslüman'in, irzina tecavüz edilen hanimlarimizin, heder edilen mallarimizin, yeralti ve yer üstü kaynaklari sömürülen ülkelerimizin durumlari ile yeteri kadar ilgilenmemekte ve bütün olaylara bigane kalmaktadirlar. Bugün Irak'ta, Filistin'de, Dogu Türkistan'da, Afganistan'da, Libya'da, Suriye'de ve diger Müslüman ülkelerde kendi çocugumuz yasamis olsa, acaba biz bu kadar bigane kalabilir miydik? Hâlbuki o ülkelerde yasayan bütün Müslümanlarin kardesimiz oldugu yine rabbimizin bir ayeti ile ilan edilmektedir. Nitekim Alî Imran suresi 142. ayette Cenabi Hak; "Yoksa siz, Allah, içinizden cihad edenleri ve sabredenleri de belirtip-ayirt etmeden cennete gireceginizi mi sandiniz?" buyurmasi iste bu gerçege isarettir.
BIR HATIRA VE BIR TEMBIH
Fuat Türker kardesimiz anlatmak istediklerimi okuyucusuna su sekilde aktarmis.
"Ahmet amcayi yeni taniyordum. Basinda namaz takkesi, elinde tespihiyle o bilinen dindar Anadolu insani görünümünde, kendi halinde biriydi. Onunla sohbetimiz din ve dinin ülkemizde ne kadar yasandigi gibi konularinda oldu. Kendisi sohbet sirasinda bir ara dini çok güzel yasadigini söyledi ve "ben bes vakit namazimi kilarim. Ramazan'da orucumu hiç aksatmadan tutarim. 10 yil önce hacca gittik hanimla. Sik sik da umreye gideriz. E, çocuklarin da hepsini okuttuk, is sahibi yaptik. Sonra evlendirdik; ayrica üçüne birer apartman dairesi de aldik. Artik bir on sene sonra da sira torunlarda..." diyerek özetledi.
Birçok Müslüman gibi o da dini yasamanin yalnizca bunlardan ibaret oldugu düsünüyor ve kendini yeterli görüyordu. Ben ise, rahatça ibadet ediyoruz, husu içinde namazlarimizi kiliyoruz diyen Müslümanlara, "basinizi camiden çikarip hiç disariya bakiyor musunuz?" derken tam da bu yapida olanlara sesleniyordum. "Ne görüyorsunuz? Akan kanlari, aç ve susuz insanlari, harap olmus evleri ve içlerindeki yoksul insanlari görmüyor musunuz? Ya açliktan ölen masum çocuklari… Peki, tecavüze ugrayan kadin ve çocuklarin çigliklarini isitmiyor musunuz? Yasadigimiz dönem, gaflete kapilma, sessiz kalma, umursamaz davranma, yalnizca kendini ve ailesini düsünme, dünya hayatindaki çikarlarin ardina düsme, nefsanî tartisma ve çekismelerle vakit öldürme dönemi degildir. Milyonlarca Müslüman böylesine büyük zulüm yasarken ve çözüm Islam Birligi iken çaba göstermemek vicdansizlik olur. Her Müslüman, Allah'in emri geregi, Islam ahlakinin yayginlasmasi için gayret etmeli. Dünyada bu sorumlulugu üzerine almaktan kaçinan insan, ahirette bu sorumsuzlugunun altinda ezilebilir"
Uzun yillardir Islam dünyasinda yasanan parçalanmisligin ve yasanan zulümlerin önemli nedenlerinden biri, Müslümanlarin birçogunun namaz kilmayi, oruç tutup hacca gitmeyi yeterli görmeleri, rahatlarina düskün olmalarindan dolayi özveri isteyen faaliyetlerden uzak durmalari ve diger Müslümanlarin sorunlari ile ilgilenmemeleridir. Kur'an'da bildirilenden farkli, siradan ve sevksiz bir Müslümanligin yasanmasi. Imanî zafiyet içinde, kendini begenen, din ahlâkinin yayginlastirilmasi konusunda kayitsiz olan bu yapidaki insanlar, dünya hayatinin para kazanmak, mal- mülk edinmek, evlenmek, çocuk sahibi olmak, çocuklarini yetistirmek, sonra onlari evlendirmek ve mal-mülk sahibi yapmak üzerine kurulu oldugunu zannediyorlar.
CIHADSIZ MÜSLÜMAN OLMAZ
Kuskusuz bunlar din ahlâkina aykiri davranislar degil. Ancak bu kisiler, Kur'an ayetlerinde önem ve öncelik siralamasi yapiyor, Kur'an ahlakinin geregi gibi yasanmasi, anlatilmasi ve yayginlastirilmasi amaciyla yapilan her türlü girisimde hep geride kaliyor, hatta buna gerek bile duymuyorlar. Allah, Islam'i dünyaya hâkim kilacagini vaat ederken bunun için mücadele etmemek büyük yanilgidir. Insanlari yanlis olandan sakindirmak, dogruyu insanlara anlatmak, toplumdaki sapkin görüslerle fikir mücadelesi yapmak, özellikle yasadigimiz dönemde her Müslüman'in önemli sorumlulugudur. Bozgunculuk çikaran, huzur ve düzeni bozan, barisi engelleyen, tüm dünyada siddet, terör ve anarsiyi körükleyen fitnenin yok edilmesi gereklidir. Bu da belki topla tüfekle, kanla degil, fikir mücadelesiyle olacaktir. Çünkü asil hedef fitnenin beynidir! Ve bu mücadele Enfal Suresi, 39. ayetteki emir geregi, "fitne yeryüzünden kalkincaya ve dinin hepsi Allah'in oluncaya kadar…" sürecektir, buyrulmaktadir. Kur'an, evde oturan ya da camiden eve evden camiye bir Islami yasam modeli tarif etmiyor. Allah'in rizasini ve rahmetini kazanmak için "mücahit" olma sartini getiriyor. Mücahit olmak Allah'in dinini hâkim kilmak için ciddi bir çaba ve fikir mücadelesi içinde olmaktir, mali ile cani ile bu ugurda cihat etmemizi istiyor. Bu ayni zamanda sonsuz kurtulusun da yolu oldugunu söylüyor.
"Yoksa siz, Allah, içinizden cihad edenleri belirtip-ayirt etmeden ve sabredenleri de belirtip-ayirt etmeden cennete gireceginizi mi sandiniz? (Ali Imran Suresi, 142)"
Hala "Yapabilecegim hiçbir sey yok" diyen Müslümanlara sesleniyorum. "Müslümanlarin birlik olmasi için samimi dua da mi edemiyorsunuz? Buna da cevabiniz "hayir" ise hatirlatiyorum; Zulme karsi durmayan, ona riza gösteren, göz yuman, görmezden gelen ve hatta destek olanlar da, zulme ortaktirlar."

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol