CİDDİ ANLAMDA OKUYAN BİRİ TAŞRADA MUTLU OLABİLİR Mİ?

Bir süre önce bir araştırma yapılmış, halka mutlu olup olmadığı sorulmuştu. Hatırımda kaldığına göre halkın yüzde 70'i mutlu olduğunu söylemişti. Halkın mutlu olduğuna inanırım. Kafası aç fakat midesi tok insan mutludur. Evine gazete kitap girmeyen insan mutludur. Çünkü, okuyan kafalara fikirler üşüşür. Fikirler insanın beynini ateşler, insanı tetikler, bir yerlere sürükler. İnsanımız böyle bir duruma düşmemek için düşünmeyi başkasına havale etmiştir. "Büyüklerimiz her şeyi bizden daha iyi düşünür" diye inanmışızdır. Mesela biz Allah'tan birçok şey isteriz ve dileriz. Zira onun bizi düşündüğüne inanırız. Çünkü Mevla verimkardır. Dualarımız onadır.
Belki insan çöpünü bidona değil yere attığı için mutludur. Prof. Dr. Doğan Kuban bir yazınsında sigara izmaritini, ambalajını yere attığı için insanın kendisini mutlu hissedebileceğini söylüyor. Fakat bu insanın uygar olmadığını söylemekten de kendini alamıyor. Uygar olmayan insan için kural kurala uyup uymamak sorun değildir.
Bosna-Hersek savaşı sırasında ajanslar dünyaya bir haber geçmişlerdi. Haberde, "Bosna-Hersekte savaş devam ediyor fakat insanlar çöplerini hala çöp bidonlarına atıyorlar." Bosna-Hersekliler uygar oldukları için bunu yapıyorlar.
Değerli bilim adamı bir yerde diyor ki, "Çayıra salınan at, eşek, koyun mutludur. Karnı tok kedi mutludur. Çünkü uygarlıkla ilişkileri yoktur. Çiçeğe konan arı da bir yerde mutlu olmalıdır. Belki farkında değildir, onun balını yiyen ayı da mutludur. Ama uygar değildir. Kaldırımda uyuyan köpek mutludur. Ama onun yanından geçen mutlu değildir." Mesela kaldırıma su akıtan, çöp bırakan, parkın çimlerini çiğneyen, iş yaptığı yerde pisliklerini bırakan, ayçiçeği ve kabak çekirdeklerinin kabuklarını yere atan mutludur ama Belediye mutlu değildir, çöpçü ise hiç değildir.
Taşrada yani büyük merkezlerin, kentlerin dışında ve uzağında yaşayan biri düşüncelerini söyleyeceği birini bulamıyorsa, okuduğu bir kitaptaki fikirleri biriyle tartışamıyorsa, bilgi paylaşımı yapamıyorsa, bilgi kaynaklarına ulaşamıyorsa nasıl mutlu olabilir? Bu durumda bizim insanlarımızın mutluluğunu anlamak mümkün değildir. Bu mutluluğun rengini tanımak, resmini çizmek zordur. Çünkü mutluluk rahat olmaktır. Durumdan keyif almaktır. Tencerede et kaynatamayan, çocuklarının istediklerini alamayan, parka çıkmadan önce çayın parasını düşünen insan nasıl mutludur? Mutlu olduğunu söylüyorsa bu nasıl mutluluktur?
Uygarlığın olmadığı yerde insan mutlu değildir. Cehaletin harekete geçtiği irticanın toplumu sarmaladığı yerde uygarlıktan söz etmek gülünç olur. Bütün zamanlar boyunca ilerlemenin, uygarlaşmanın yolları insanoğluna açık kalmıştır. Tabii mücadele etmeden de uygarlaşmanın mümkün olmayacağını bilmek lazımdır. Bizim toplumda ilerlemenin, uygarlaşmanın yollarını Mustafa Kemal Atatürk açmıştır. İlerlemek uygarlaşmak için akıl ve bilim yeter demiştir. Fakat ne var ki Türkiye'de akla, bilime itibar eden, araştıran okuyan insan çok azdır. Birkaç milyonu geçmez. Bu insanlar Kara Kalabalığın içinde Ateşböcekleri gibidir. Onların aydınlığı ile yol almaya çalışıyoruz. Bundan dolayı birçok ülkenin gerisindeyiz.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol