Çevre konusu, siyaset üstü bir meseledir

Hakan Dedeoglu, çevre sorunlarinin siyaset üstü bir mesele oldugunu aktararak, bu sorunlarin bilgi kirliligi çerçevesinde gündemden uzaklastigini vurguladi. Sorunlarin büyük kisminin karar vericiler asamasinda ortaya çiktigini kaydeden Dedeoglu, Ergene Eylem Plani'na yönelik  açiklamasinda da 10 tane önemli maddeye yer verdi.
TEMA Lüleburgaz temsilcisi Hakan Dedeoglu, günümüzde yasanan bilgi kirliligini çok farkli bir mercekten degerlendirdi. Türkiye'nin, gündemi son derece hizli degisen/degistirilen bir ülke oldugunu vurgulayan ve son derece ciddi sorunlarin gündemden hizla uzaklastigini görünce insanin hayret ettigini ifade eden Dedeoglu; "Ülkemizde çevre sorunlari da maalesef gündemde sabit bir yer edinemeyen sorunlarin basinda geliyor. Vatandasa düsen görevse bu gündem karmasasi içerisinde kendisini, gelecegini belki de en fazla etkileyen 'gerçek' sorunlarin gündemde kalmasi ve çözüme kavusmasi için tavir almaktir. Bu tavir alista en önemli adim, dogru ve tutarli bilgiye erismektir" dedi. 
Temmuz 2011'in ilk haftasinda kurulan yeni hükümetin, yeni düzenlemeyle "Ergene Eylem Plani"nin koordinasyonunu Orman ve Su isleri Bakanligi'na verdigini, ancak Ergene Havzasi'ndaki sorunu çözüme kavusturabilmek için öncelikle bilgi kirliliginden arinmak gerektigini aktaran Hakan Dedeoglu, bu noktada Orman ve Su Isleri Bakani Veysel Eroglu'na Trakya'ya iliskin verilen bazi verilerin yanlisligindan bahsetti. Dedeoglu, bununla birlikte alinmasi gündemde olan kararlar için de belirtilmesi gereken bazi noktalar mevcut oldugunu hatirlatarak, 06.05.2011 tarihli Eylem Plani'nin ana bilesenleri, mesulleri ve bunlara dair görüslerini su maddelerle siraladi:
Sorunlar karar vericilerden kaynaklaniyor
1- Çevre Dostu Üretime Geçilmesi:  Bu noktaya iliskin söylenecek çok fazla sey var! Trakya tarim topraklarinda fabrikalasma uygunsuz basladi, ne yazik ki uygunsuz gelismektedir. Sektörleri dogru seçemedigimiz sürece olumsuzluklari çözebilmek mümkün gözükmemektedir. Bu konuda Bakanligin açiklamalari yerine oturmamaktadir. 'Daha az su ve daha az kirletici kimyasal kullanilsin' denilmektedir. Ancak bunu söylemeden önce fabrikanin kuruldugu yerin dogru olmadigini görmek gerekir. Yer seçimlerinde hemen her zaman sanayici suçlanmistir. Kesinlikle kasitli olani ya da yer konusunda hukuk disi davranani olmustur. Ancak genelde sorunlarin izinler bölümünde yani karar vericilerden kaynaklandigi görülmektedir. Izin vericilerin kanunlari dogru sekilde uygulamasi gerekirken çogunlukla olaylari kilifina uydurma çabasi öne çikmaktadir. 
Uygunsuz yol için firsat verilecek
2-  Islah Organize Sanayi Bölgelerinin Kurulmasi: 12.04.2011 tarihli Resmi Gazetede yayinlanan 'Islah Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu' sanayilerin daginikliktan kurtulmasi, kimlik kazanmasi ve sanayicilerin mevzuatlari yerine getirmeleri halinde olumlu gözüken bir gelisme olarak gözlemlenebilir. Ancak bir yaniyla iyi niyet diger yaniyla da firsatçilik sayilabilecek bu kararlarin daha vahim bir yani fabrikalarin birçogunda yasanan eksikliklerin 'uygunsuz yollardan' tamamlanmasi firsatinin verilmesi olacaktir. Bu konuda bir diger sorun da kapasite artirimi sonucunda sanayi bölgelerinin verimli tarim alanlari aleyhine genislemesi olacaktir. 
Dogru ortam çok önemli
3-  Sanayi Için Müsterek Ileri Atik Su Aritma Tesislerinin Kurulmasi: Bu konuda Bakanligin dikkat çektigi bölüm oldukça önemlidir. Adi üzerinde Islah OSB'lerin talep edilmesi düzenleme/toparlanma/yenilenme ihtiyaci sonucu ortaya çikmis olan bir durumdur. Bu asamada yetkililerin sebebi ne olursa olsun dogru kararlar almasi sarttir. Öncelikle farkli sektörlerin yan yana gelmis olmasi hem üretim asamasinda hem de aritma sürecinde sorun yaratacaktir. Bakanligin ortak aritma sistemlerini önermis olmasi dogrudur. Ancak bu sistemi dogru ortamda gerçeklestirmek gerekir. 
Hatir gönül meselesine dayanmasin
Örnegin; Lüleburgaz'in Evrensekiz Kavsagi'nda bulunan fabrikalar Sogucak Dere yataginda konuslanmistir. Ayrica bu fabrikalar 7-8 farkli ürün bazinda üretim yapmaktadir ve tüm bu farkliliklar çerçevesinde 'ortak aritma sistemi' konusunda birlikte hareket etmeleri zor olacaktir. Dolayisiyla, alinan kararlarin sorun yaratmamasi için hatir gönül meselesine dayanmayan ve sorun yaratmayan uzun vadeli projelere yönelik olmasi önemlidir. Son taskinlarda ortaya çikan sorunlarin gelecekte de yasanabilecegini unutmamaliyiz. Bu yüzden, geri dönülemez noktasinda alinan kararlar bölge halkina yarar degil, zarar getirmektedir. 
Veriler gerçegi yansitmiyor
4- Atiksu Desarj Kanali ve Deniz Desarj Sisteminin Insaasi:  'Rakamlar dogru söyler' denir, ama rakamlar yanlis belirlenirse yanlis rakamlarin dogru sonuçlar vermesi mümkün degildir. Yanlis rakamlara dayanarak belli bölgelerde ortak aritma sistemleri planlamak ve denize desarj yönteminin en iyi yol oldugunu savunmak muhtemel yanlislara yol açabilir. Örnegin; Bakanlik, bu yazida oldugu sekilde, Trakya'daki sanayi tesislerinin günde 400.000 m3 su kullandigi verisiyle hareket ettigi takdirde dogru planlama yapmasi mümkün degildir. Çünkü bu veri gerçegi yansitmamaktadir. 
Ciddi çeliskiler var
Yillar önce Bakanliga müracaatim sonucunda, Devlet Su Isleri Genel Müdürlügü Etüd ve Plan Dairesi Baskanligi'ndan tarafima gönderilen 12.03.2004 tarih ve B.15.1.DSI.0.10.12.00/124.1-3704(968) sayili yazida Trakya'nin tamami için günlük su tahsisi yaklasik olarak 1.073.000 m3 olarak belirtilmistir. 2004 yilinda bölgedeki fabrika sayisi 1100 civarindaydi. Bugün ise 1500'ü geçmis durumdadir. Yani fabrikalara tahsis edilen su miktari daha da artmistir. O halde Bakan Eroglu imzasiyla Trakya valilerine iletilen 22.09.2011 tarih ve B.23.O.S.Y.G.O.13.12-100-12055 sayili yazida, bölgedeki sanayi kuruluslarinin günde 400.000 m3 su kullandigi (buna karsilik 1.150.000 olan bölge nüfusunun neden oldugu günde 230.000 m3 evsel atik suyunun aritilmadan desarj edildigi) ifadesinde ciddi bir çeliski ortaya çikmaktadir.
Var ederken yoketmeyelim
Burada dikkat çekmek istedigim, ihtiyaçlarla dogru ve uzun ömürlü projeleri bulusturma zorunlulugudur. Basta topragin, suyun ve tüm canlilarin varolusunun devami ancak bu sekilde mümkün olabilir. Bir taraftan var ederken diger taraftan yok etmemeliyiz. Ülkemizdeki önemli eksikliklerden biri hükümetlerin aldiklari dogru kararlarin yenileri tarafindan devam ettirilmemesidir. Özellikle projelerde görev verilen kisilerin idealist insanlar olmasi zorunlu olmalidir. 
Siyasi beklentiler çevre projelerinin ömrünü kisaltir
5- Evsel Atik Su Aritma Tesislerinin Kurulmasi:  Ergene Havzasi'ndaki yerel idarelerin atik su aritma tesisi kurma konusundaki ihmalleri gerçekten önemli bir sorun yaratmaktadir. Bakanligin bu konudaki genel kararliligini destekliyoruz. Ancak on yildir iktidarda olan hükümetin bugüne kadar gerçeklestirmesi gereken birkaç evsel atik su aritma tesisi projesi olmaliydi (Çerkezköy, Tekirdag belediyelerinin aritmalari gibi…). Basbakanin Ergene kirliligini yaratan belediyelerle ilgili açiklamasina istinaden belirtmek gerekir ki özellikle çevre konusu kesinlikle siyaset malzemesi olarak degerlendirilemeyecek siyaset üstü bir meseledir. Bu kapsamda, göçü engellemek bir yana siyasi beklentilerle göçün önünün açilmasi durumunda hiçbir çevre projesinin uzun ömürlü olamayacagini bilmek durumundayiz. Bazi noktalarin gözden kaçirilmasi sonucunda ise, bölgemizde ortaya çikan çarpik sanayilesme olgusu bizi ne yazik ki, çarpik kentlesmenin kucagina itecektir. Nitekim itmektedir!  
Dogru temaslar basariyi getirir
6- Dere Yataginin Temizlenmesi ve Islahi: Bakanlik yazisina göre Ergene Nehri yataginin islahi Devlet Su Isleri Genel Müdürlügü tarafindan yürütülmektedir. Tema Vakfi olarak üç yildir DSI Bölge Müdürlügü ile birlikte yürüttügümüz çalismalarin bölgemiz açisindan önemi büyüktür. Yillardir hizmet götürülmemis bölgelere dair uyarilarimiz neticesinde DSI, insan ve makine iliskisiyle basarili isler yapmistir. Bu hem Ergene Nehri hem de diger kollar üzerinde devam etmektedir. Kurumlar arasi temas dogru saglandigi takdirde basari gelmeye devam edecektir. Bu tür konular siyaset üstü oldugu için iliskilerin daha samimi olmasi basariyi arttiracaktir.
Düzenli agaçlandirmaya hiz verilmeli
7- Erozyonla Mücadele ve Agaçlandirma: Agaçlandirma çalismalari bölgemizdeki önemli beklentimizdir. Örnegin; Tem Otoyoluna baktigimizda farkliliklari görebiliriz. Edirne - Kinali ile Kinali - Istanbul arasinda yesillik farki ortaya çikmaktadir. Trakya'daki fidanliklarin özellikle bölgemizin agaçlandirilmasi konusunda öne çikmasi saglanmalidir. Ayrica Ergene ve dere kenarlarinda agaç türlerinin dogru seçildigi daha düzenli agaçlandirma çalismalarina hiz verilmesi sarttir.
Insan öncelikli projeler üretmeliyiz
8-  Kati ve Tehlikeli Atik Isleme, Geri Kazanma ve Bertaraf Tesislerinin Kurulmasi:  Atik isleme, geri kazanma ve bertaraf tesislerini kurma ve isletme faaliyetlerinden belediyeler sorumludur. Bakanligin bu açiklamayi yaparken su iki hususu gözden kaçirmamasi gerekmektedir. Birincisi, 'yap da nasil yaparsan yap' seklinde bir yaklasimdan uzak durmak sarttir. Ikincisi, önüne geçilemez göç sonucu ortaya çikan nüfus artisi ve sonucunda ortaya çikan içme suyu ve basta saglik olmak üzere diger tüm ihtiyaçlarin göz önünde bulundurulmasi önemlidir. Bu kararlar siyasi vb. birtakim çikarlarla degil, akilciligi öne çikararak verilmelidir. Verimli tarim topraklarimizdaki çözüm bertaraf tesisi kurmak degil, sürdürülebilir projeleri hayata geçirmekle mümkün olabilir. Insan öncelikli projeler üretmek zorunda oldugumuzu bilmeliyiz. Halki yok saymak ve maddi degerleri sagligin önüne çikarmak hiç kimsenin hakki degildir. Çarpik sanayilesmenin bölgeyi getirdigi nokta ortadayken sonuçlarini çözüme kavusturmaya çalisirken tekrar hata yapmamaliyiz.
Analiz zorunlulugu, parça arazilere de uygulansin
9- Zirai Kaynakli Kirliligin Kontrolü:  Gida, Tarim ve Hayvancilik Bakanligi'nin sorumlulugunda oldugu belirtilen konu bölgemiz açisindan önem tasimaktadir. Geçtigimiz yillarda devreye giren, 50 dönüm ve üzerindeki tarim alanlarinda toprak analizi yaptirma zorunlulugu dogru bir karar olmustur. Bu kararin daha düsük arazi parçalari için de uygulanmasi gerekmektedir. Tüm bunlar yapilirken çiftçimize bu uygulamadaki yararli noktalar dogru sekilde anlatilmalidir. Trakya topraklarinda yillardir gübre, ilaç ve suyun yanlis kullanimi sonucunda önemli derecede kirlilik yasanmistir. Bu konuda yetkililerin dogal gübre kullanimi konusunda da öne çikmasi gerekir. Trakya çiftçisi aydin, çagdas ve ne yaptigini bilen bir profil çizerek yasalarla uyumlu bir yurttas olmustur. Bu bilinci örgütsel yetkinliklerle donattigimizda basarinin gelmemesi mümkün degildir. Bu konudaki temaslar partiler üstü olmak zorundadir.
Yerel bilgi ve tecrübe etkin olmali
10- Nehir Su Kalitesinin Izlenmesi:  Ergene Nehri'nin sürekli olarak izlenmesi Devlet Su Isleri Genel Müdürlügü tarafindan yapilacagi belirtilmistir. Ayrica Su Yönetimi Genel Müdürlügü ile ÇED Izin ve Denetim Genel Müdürlügü'nün DSI'ye destek verecekleri ifade edilmistir. Ergene Takip Heyeti en az ayda bir toplanarak faaliyetleri degerlendirecek ve ortaya çikacak olumsuzluklar için çözüm önerileri gelistireceklerdir. Bakis açisi olumlu gözükmektedir. Ancak takip heyetinde mutlaka yerel bilgi ve tecrübeye sahip etkin ve yetkin kisiler bulunmalidir. Bu bölgeyi ve topraklari iyi tanimayan kisilerin dogru kararlar verme olasiligi düsüktür. Bu durum, diger tüm yörelerimiz için de geçerlidir."
Bu önemli açiklamasini maddeler halinde siralayan Hakan Dedeoglu, toplumsal eylemsellik neticesinde ve ayrica kirliliklerin endise verici boyutlari hesaba katildigindan hükümetin artik Ergene Havzasi'ndaki sorunlari göz ardi edemediginin görüldügünü söyledi ve "Ancak göz ardi etmemekle dogru çözüm bulmak ayri hususlardir. Bu nedenle kararlarin -hangi çevreleri rahatsiz edecegine bakilmaksizin- toplum ve gelecek için verilmesi ve uygulanmasi elzemdir" ifadesinde bulundu.  

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol