Cerit; "Diyabetten nasil korunacagimizi iyi bilmeliyiz"

14 Kasim Diyabet ve Obezite Haftasi nedeniyle Mustafa Dalcali Ilkögretim Okulu'nda diyabet  semineri düzenlendi. Son yillarda beslenme aliskanliklari, azalan  fiziksel  aktiviteler vb faktörlere bagli olarak kronik hastaliklarda artis  görülmeye baslandigina vurgu yapan Diyabet Il Koordinatörü Dr. Çigdem Cerit, "Halkimiz diyabetten nasil korunacaklari konusunda bilgilerini arttirmalidir" dedi.

Diyabet hastasi çocuklarin yasadiklari sorunlari çözmek ve ögretmenlerde diyabet konusunda farkindalik yaratarak erken tani ile komanin önlenmesini saglamak amaciyla düzenlenen "Okulda diyabet" programi Pazartesi günü saat 14.00'te Mustafa Dalcali Ilkögretim Okulu'nda gerçeklestirildi. 

Programa Kirklareli Vali Yardimcisi Taceddin Özeren, Il Milli Egitim Müdürü Ibrahim Korkmaz, Il Saglik Müdür Yardimcisi Çigdem Cerit, okul müdür ve ögretmenleri ile ögrenciler katildi. Ilk olarak Il Saglik Müdür Yardimcisi ve ayni zamanda Diyabet Il Koordinatörü Dr. Çigdem Cerit bir konusma yapti."Türkiye'de diyabet görülme sikligi artiyor"

Türkiye'de Saglik Bakanliginin uzun yillardir sürdürdügü çalismalarin bir sonucu olarak bulasici hastaliklarin görülme sikliginin en az seviyelere indigini belirten Cerit, buna karsin son yillarda insanlarin yasam alanlarinin agirlikli olarak kentsel bölgeler haline gelmesiyle birlikte degisen beslenme aliskanliklari, azalan fiziksel aktiviteler vb faktörlere bagli olarak kronik hastaliklarda artis görülmeye baslandigini söyledi. 

Konusmasinda ülkemizdeki diyabet görülme sikligini ve diyabet için harcanan bütçe bilgilerine yer veren Cerit, "Türkiye'deki diyabet durumunu belirlemek amaciyla yapilan ilk kapsamli çalisma olan "Türkiye Diyabet Epidemiyoloji Çalismasi" (TURDEP-I), 1998 yilinda ülke çapinda 24.788 kisinin katilimiyla gerçeklestirilmistir. Bu çalismanin devami niteliginde olan TURDEP-II çalismasi 2010 yilinda 26.499 kisinin katilimiyla yapilmistir. 1998'de yapilan TURDEP-i'e göre, yeni tamamlanan TURDEP-II çalismasinda Türkiye'de 12 yilda diyabet görülme sikliginin %90 arttigi bulunmustur. Baska bir deyisle ülkemizde tip 2 diyabet görülme sikligi %7,2'den, %13,7'ye yükselmistir. Bunun yaninda her iki çalismada da ülkemizde bulunan tip 2 diyabet hastalarinin yaklasik üçte birinin hastaliginin farkinda olmadiklari saptanmistir" dedi. 

Cerit söyle devam etti; "Dünya diyabet gününün amaci toplumda diyabet hastaligi konusunda farkindalik olusturarak toplumda bilinmeyen diyabetlilerin oranini azaltmak, korunma önlemleri mümkün olan bu hastalik konusunda toplumda genel bilinci arttirmaktir. Bu sayede diyabetin degistirilebilir risk faktörlerine karsi alinacak önlemlerle diyabet görülme sikliginda azalma hedeflenmektedir. 14 Kasim tarihi diyabet tedavisinde çigir açan insülin tedavisini bulan bilim adaminin dogum günü oldugu için seçilmistir. Ülkemizde diyabet konusuna ilgi gösteren sivil toplum örgütlerinin uzun yillardir sürdürdügü çalismalar, Saglik Bakanligimizin baslattigi "Türkiye Diyabet Önleme ve Kontrol Programi" kapsaminda yapilan sürekli çalismalarla birleserek toplumsal farkindaligi en üst düzeylere çikarma hedefine hizla yaklasmamizi saglamaktadir." 

Konusmanin ardindan Okulda diyabet programi Koordinatörü Prof. Dr. Åzükrü Hatun'un hazirlamis oldugu 'Çocuklarda diyabet' adli sunumun gösterimi yapildi. Sunumda farkinda olmadan diyabete yakalanan ögrencilerin aktarimlari ve tavsiyelerine yer verildi. 

Sunumun ardindan Kirklareli Anadolu Saglik Meslek Lisesi 12. sinif ögrencilerinden Beyhan Karakoç, diyabetle ilgili bir konusma yapti. 

"Diyabeti anlatmaktan korkmayin!"

Diyabet hastalarinin birçok sorunla karsilastigini anlatan Karakoç, "Bunu en iyi bilenlerden biride benim çünkü bende bir seker hastasiyim ve bende insülin kullaniyorum" dedi. Åzeker hastaliginda ön yargili olunmamasini ifade eden Karakoç, ilk olarak kendisinin ön yargilari oldugunu ve seker hastasi oldugunu anlatmaktan korktugunu söyledi. Cesaretini toplayip diyabet hastasi oldugunu arkadaslarina bir süre sonra anlattigini ve olumlu tepki aldigini dile getiren Karakoç; "Arkadaslarina bunu anlatmanizi tavsiye ederim çünkü böyle yaptiginiz sürece hem çevreniz bilinçleniyor, bilgisiz kalmiyor hem de size yardimci oluyorlar. Ben sekerimi ögrenmeden önce komaya girdim. Bu benim çevremin bilinçsiz olmasindan kaynaklaniyordu. Gerek ailemin, çevremin gerekse ögretmenlerimin hiçbir sey bilmemesinden kaynaklaniyordu. Ben çok su içiyordum çok idrara çikiyordum sürekli yemek yiyip ve hiçbir sekilde kilo alamiyordum. Bunun sonucunda seker komasina girdim benim sekerim bin yirmi dörttü buda çok büyük bir risk tasiyor. Benim çevremdekiler bilgili olabilselerdi bana yardim edebilirlerdi en azindan son haddeye geldikten sonra bunu ögrenmezdim beklide insülin kullanmazdim. Ama çevre bilgisiz oldugu için yada bunun hakkinda hiçbir program yayinlanmadigi için bunlar ögrenilemiyor ve bizim basimiza böyle seyler gelebiliyor. En çok yapilan hatalardan biride sudur ki bizim yasimiz küçük oldugu için bizden süphelenmiyorlar bunda seker vardir diye düsünmüyorlar. Åzeker hastaligi yetiskinlerde görülür diye düsünüyorlar ancak hiçbir sekilde öyle degil. Oysaki bebeklerde bile görülebiliyor ve buna çok dikkat etmeleri gerekiyor. Sizden tek ricam kendinize çok dikkat edin. Böyle bir durumla karsilastiginizda en azindan sekerden süphelenin alt tarafi bir kan vereceksiniz ve tahlil yaptiracaksiniz bu o kadar zor bir sey degil. Tek istedigim bunu yaptirin bunu yaptirmazsaniz benim gibi komaya girebilirsiniz" seklinde konustu. 

Daha sonra 'Çocuklarda sismanlik ve saglikli beslenme' adli gösterim yapildi ve 14 Kasim Diyabet ve Obezite Haftasi kapsaminda hazirlanan program sona erdi.   

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol