CUMHURIYETI KURANLAR ÖYLEYDILER VE ÖYLE DÜSÜNÜYORLARDI

Zannediyorum Hilmi Özgen'in kitabinda okumustum. 1940'li yillarda bir Ticaret Bakani "Bu güne kadar hiçbir ticaret adaminin elini sikmadim." demis. Bakan bu sifatiyla övünmüstür. Demek istiyor ki is yapanlarla, ticaretle ugrasanlarla hiç içli disli olmadim. Onlara mesafeli kaldim. Bu cumhuriyeti kuranlarda, o gelenegi sürdürenlerde özel bir dikkat ve titizlikti. Simdilerde ise birakin el sikmamayi, Bakanlarin kendileri is adamidir. Ya kendileri, ya esleri ya da ogullari ticaretin içindedirler. Hangisi siyasi hayata uygundur, onu okuyuculara birakiyorum.
Atatatürk'ün meshur Adalet Bakani, ANADOLU IHTILALI kitabinin yazari Mahmut Esat Bozkurt devlet adamligi konusunda bir yerde söyle demistir
"Devlet adamlari fakir ölmelidirler ki, idare ettikleri milletler zengin ve mesut olsunlar. Devlet adamlari cep doldurmaya kalkarlarsa millet, fakir, bedbaht olur, dava hezimete ugrar. Fakirlik içinde ölmek, devlet adaminin hele ihtilal seflerinin süsüdür. Ihtilal sefleri, devlet adamlari fakirlikle taçlanirlar."
Mahmut Edad Bozkurt devlet adamlarina fakirligi tavsiye etmiyor. Dürüst kalabilmek için fakirligi yegleyin demek istiyor. Bu baglamda cumhuriyeti kuranlarin hiçbiri zengin ölmemislerdir. Dünyaliklari olmustur, ama hirsizliklari olmamistir. Bir yazimda deginmistim, Ismet Inönü Basbakanliktan ayrildiktan sonra Atatürk onun fakirligini dikkate alarak, kendi parasindan ayda 2 bin lira maas baglamistir. Keza Dr. Refik Saydam hükümetten ayrildiginda da ona oturacagi bir ev satin almistir. Bir aksam Ismet Inönü'ye oturmaya giden Atatürk evin aktigini görünce, "Ismet, seni kiralik bir eve çikaralim da burasini onaralim" diye söylemistir ve dedigini de yapmistir. Onlar böylesine erdemli devlet adamlari idiler. Ahlak ve erdem adamiydilar.
Osmanli sultanlari ve sadrazamlari tarihin en zengin insanlari olarak ölmüslerdir. Arpaliklari (bagislanan topraklar), servetleri, mal ve mülk varliklari yedi kusaga yetmistir. Ama devletin yikim sürecinin sonlarinda yönetime ve iktidara gelen Ittihatçilar yani Enver Pasalar, Talat Pasalar, Cemal Pasalar böyle degildiler. Belki zamanin gidisini ve kosullarini anlamamislar, devleti akilci ve gerçekçi biçimde yönetememislerdir ama hepsi yurt sever ve fakir ölmüslerdir. Talat Pasa ülkeyi terk ederken bir arkadasindan ödünç para almistir. Mustafa Kemal kendisine bagislanan her seyi millete birakmistir. Ancak ne var ki çok partili hayata geçtikten, devlet görgüsü ve bilgisi olmayanlarin önce kendilerini, yakinlarini, çevrelerini, es ve dostlarini düsündükleri bir gelenek haline gelmistir. Milletvekilligine bulasanlar devlete 30 yil hizmet etmis gibi maasa baglanmislardir. Maas alamayanlar ise Temsil Ödenegi adi altinda kollanip korunmuslardir.
1962 yilinda bir suikastta kurban giden Amerika'nin ünlü Cumhurbaskani Kenedy yazdigi "FAZILET MÜCADELESI" adli kitabinda sik sik seçmenlerinden çok Amerika'nin çikarlarini öne koydugunu örneklerle anlatir. Biz de Kendy'nin Fazilet Mücadelesi'ni kaç kisi okumustur. Ben su dizelerin Seyh Bedrettin'e ait oldugunu saniyorum ama bazilari sözün Yunus Emre'ye ait oldugunu söylüyorlar. Burada simdi sözün mülkiyetini degil, içerigini, anlamini öne çikararak sözümü bitirmek istiyorum.
"Mal da yalan mülk de yalan/ Var biraz da sen oyalan."
Kim öbür tarafa bir sey götürmüstür? Ünlü iktisatçi Purodon "Her zenginlikte biraz hirsizlik vardir" diyecegine "Her zenginlikte biraz ahlaksizlik, faziletsizlik vardir" deseydi daha kibarca bir söz etmis olurdu. Neyse önemli degil. Önemli olan yamuklarin çogaldigi bir zaman ve zeminde dürüst kalabilmektedir.
nazifkaracam@gazetetrakya.com

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol