Cumhuriyet kurulduğu zaman Türkiye'nin nüfusu 11- 12 milyon kadardı ve bu nüfusun yüzde 80'i köylerde yaşıyordu. 1923'lü yıllarda ülkenin köylerine yol yoktu. Köylerde su, elektrik, okul ve öğretmen de yoklar arasındaydı. Şüphesiz gitmediğimiz, gidemediğimiz köy bizim değildi. Bu nedenle Cumhuriyeti kuranlar için Köy ve Köylü Davası yaşamsaldı. Öncelikle yol, eğitim, okul ve öğretmen sorunu önem taşıyordu. Öğretmen ihtiyacını karşılamak için askerde çavuş olanlar EĞİTMEN adı altında öğretmen yapılmışlar, okulların birden üçüncü sınıflarına kadar olan bölümleri eğitmenlere teslim edilmişti. Tek öğretmenli okullar çoğunluğu oluşturuyordu. Sınıflar kalabalık, derslik sayısı sınırlıydı.
Türkiye yakın zaman kadar Köylü Memleketi olarak anılıyordu. Dışarıya sattığımız şey fındık, fıstık, pamuk, incir, tütün gibi zirai kökenli şeylerdi. Köy evlerinin çatıları, samanlıkların, ahırların damları genelde sapla örtülüydü. Çatılarda ya çavdar sapı yada mısır sazı vardı. Evler gazyağı ve kandil yada idare lambası ile aydınlanıyordu. Gece olduğu zaman köyler, kasaba ve şehirler tümden karanlıklara gömülüyordu. Gece dışarıya çıkanlar fenerle yada elektrikli cep fenerleri ile yol bulurlardı. Köy yolları bir baştan öbür başa çamurdu. İnsanlar içme suyu ihtiyaçlarını su kaynaklarından veya köy derelerinden karşılıyorlardı.
Türkiye'nin yol, su, elektrik, okul, öğretmen davası uzun yıllar devam etmiş, bugün dahi bu sorunların tümden çözümlendiğini söylemek mümkün değildir. Ancak köyler ve köylüler eskisi gibi değildir. Köye gitmeyen yol yoktur. Köyler arası yol sorunu çözümlenmiştir. Ancak köylerin ihmal edildiği taraflar da olmuştur. Örneğin, köylerde yeni yapılar yapılan köyler için imar planları yapılmış ve uygulanmış olsaydı şimdi köylerin yeni içme suyu şebekeleri, kanalizasyon sistemleri daha ekonomik ve daha kolaylaştırıcı biçimde çözümlenmiş olurdu. Biz yıllar önce bir Valiye köylerde planlı bir yapılanma uygulansa nasıl olur diye söylediğimizde, "köylere girersek çıkamayız" demişti. Oysa şimdi Avrupa Birliği Uyum yasaları çerçevesi ve kapsamında köylerde plan yapılanmanın başlayacağı, köylülere ücretsiz yapı plan ve projeleri verileceği, bunların sıkı sıkıya uygulanıp izleneceği haberleri basında yer almıştır. Bu konudaki haberde köylerde ön bir çalışma yapılacağı, bu bağlamda Bayındırlık Müdürleri ile İl Özel İdarelerinin görevlendirildiği yer almıştır. Köyler için üretilecek konut projeleri içinde konut yapacaklar herhangi bir projeyi seçmekte serbest olacaklardır.
Bugün itibariyle çeşitli nedenlerle köylerden göç vardır. Ülkenin Trakya, Marmara ve Ege Bölgeleri, Akdeniz ve Karadeniz kıyıları büyük ölçüde göç almaktadır. Yapılan araştırmalara göre önümüzdeki yıllar içersinde Trakya'nın şehir ve kasabalarında büyük ölçüde nüfus patlaması olacaktır. Bu olay nasıl planlanacaktır, nüfus akışı nasıl yönlendirilecektir bilinmiyor. Ama anlaşılan odur ki Trakya'da Uydu Kentler olacaktır. Belki de Lüleburgaz ve Babaeski'de bulunan Türkgeldi ve Sarımsaklı Devlet Üretme Çiftlikleri bu uydu Kentler için tahsis edilecektir. Nitekim bu konuda bazı Holdinglerin yetkililere başvurdukları haberleri basında yer almıştır.
Şüphesiz Türkiye bütünüyle değişmektedir. Ancak değişim bozulma ile birlikte olduğu için ortaya yeni sorunlar, çıkmaktadır. Sözgelimi toplumda yozlaşma söz konusudur. Ülkede irtica vardır. Kirlenme hızla devam etmektedir. Diyelim ki toplumsal çürümüşlük süreci bir yerde durur.
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol