CUMHURIYET HALKI ATATÜRK'ÜN MIRASINA SAHIP ÇIKTI

Türkiye demokratik sistemi oturtmak ve isletmek için fatura ödemeye devam etmektedir.
Tabii alt yapisi hazirlanmadan cumhuriyetten demokrasiye geçis kolay degildir.
Rahmetli Ismet Inönü (ki kendisi Cumhuriyetin Ikinci Adamidir) Ikinci Dünya Savasi'ndan sonra Bati Cephesi'nden, yani demokrasi ile yönetilen Batili ülkelerden kopmamak için çok partili hayata karar vermis ve bu geçisi 1945 yilinda yapmistir. 1946 yilinda muhalefet partisi olan ilk serbest seçim yapilmistir. Ancak çok partili hayata geçisin güvencesi baglaminda yasalar çikmis degildi. Nitekim 1950'den 1960 yilina kadar muhalefette olan CHP, iktidarda olan Demokrat Parti'yi meshur ILK HEDEFLER BEYANNAMESI'NDE tespit ettigi ile, ulusa ilan ettigi Yedi Prensip'i kabul ettirmeye çalismakla geçirmistir. Bu ilkeler Devlet Radyosunun Özerkligi (tarafsizligi), Hakim Teminati (güvencesi), Üniversitelerin bagimsizligi, Basin Özgürlügü, Ispat Hakki, Polis Vazife ve Yetkileri gibi bugün mevcut olan demokratik uygulamalar ve güvencelerdi. Ancak bunlar on yil içersinde muhalefetin istegi ile degil, 27 Mayis 1960 tarihinde yapilan Askeri Müdahale ile gerçeklesmistir. Bugünkü demokratik kurumlar ve güvencelerin büyük çogunlugu o zaman meydana getirilmislerdir. Devlet Planlama Teskilati, Büyük Millet Meclisi'nden çikan yasalari bir daha gözden geçirecek olan Cumhuriyet Senatosu, bugünkü Anayasa'dan daha ileri bir Anayasa o zaman kabul edilmistir.
Ancak 1960'tan sonra Sayin Süleyman Demirel gibi sag kesim Parti Genel Baskanlari bu sefer de bu yasalarla, bu ileri Anayasa ile ülkenin yönetilemeyecegini söyleyerek 1970'li yillarda ve daha sonra 1980'de gerçeklesen Askeri Müdahalelere davetiye çikarmislardir. Ara Rejimler'in meydana gelmesine neden olmuslardir. Bu süreç AKP iktidari döneminde de devam etmektedir. Seçilmisler ülkeyi yönetemedikleri, cumhuriyetin temel ilkelerinden, Atatürk'ün Mirasi'na zarar verdikleri için Silahli Kuvvetlerin uyarilarina muhatap olmuslardir ve bundan da sikâyetçi duruma düsmüslerdir. Yani uyarilara hem sebebiyet vermisler hem de Silahli Kuvvetlerin uyarilarindan sikâyetçi olmuslar, bunun kabul edilemez oldugunu söyleye gelmislerdir. Bugün yasanan budur. Seçilmislerin bu yanlis uygulamalarindan halk bikmis usanmis oldugu, Laik cumhuriyetin ve Atatürk'ün Mirasi'nin tehlikeye girdigini gördügü için ilk defa kitlesel mitinglerle Müsbet Müdahale'de bulunmus, iktidarin cumhuriyet ilkelerine aykiri uygulamalarini protesto etmistir. Yani bir anlamda Cumhuriyetin sahibi oldugunu meydanlarda göstermistir ve gösterilere devam edilecegini belli etmistir.
Halktaki bu demokratik degisimi siyasi partilerin, politikaci esnafinin çok iyi anlamasi, algilamasi gerekir. Meydanlarda toplanan ve haykiran her kesimden yüzbinlerce, milyonlarca insan gaflet içersinde bulunanlarin sandiklari gibi Bindirilmis Kitalar, Umur-u Adiye'den protesto mitingleri degildir. Bugün görülmüstür ki 60 yillik Çok Partili Hayat cumhuriyeti savunacak, Atatürk'ün mirasina sahip çikacak bilgili ve bilinçli bir halk yaratmistir. Silahli Kuvvetler de Cumhuriyetin Kazanimlari tehlikeye girdiginde uyarilar yapacagini, yapmaya devam edecegini belli etmistir. Bu bir Asker Duyarligi ötesinde, tarihsel ve Anayasal bir hak ve görevdir. Bunu seçilmislerin bilmesi, buna göre tutum ve davranis göstermesi, artik halkin Seçim Sandigi önüne gelmeden önce de mitinglerle uyarilarda bulunacagi anlasilmistir. Gelismeyi, degisimi küçümsemenin kimseye bir yarari yoktur, aksine, zarari olur. Zaman Devlet Adami olma zamanidir. Devlet Adami ülkesini, halkini önüne koyan, ona göre politikalar olusturan, bunlari uygulayan insandir. Bu tür devlet ve siyaset adamlarina bu halkin çok ihtiyaci vardir. Cumhuriyetin de MUZ CUMHURIYETI olmadigi akillardan çikarilmamalidir.
Not Tekirdag Yeni Inan Gazetesinden alinti nazifkaracam@gazetetrakya.com

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol