Hayatta bazi kitaplar "Basucu Kitabi"dir. Her zaman el atar, bakip okursunuz. Bazi kitaplar ise yeri ve zamani geldikçe, gerektikçe el atilacak kitaplar olarak kenarda dururlar. Benim su günlerde elimin altinda bulunan kitap bu cins kitaplardan biridir. Alman Prof. Golthard Jaschke'in yazdigi "YENI TÜRKIYE'DE ISLAMLIK" su günlerde okunmasi gereken kitaplardan biridir. Kitaba kaçinci defa el atmisimdir bilmiyorum. 1950'de yazilan kitap 1972 yilinda Türkçe'ye çevirilmistir. Kitabin Türkçe'ye çevirisi yapilirken zamanin Milli Egitim Bakani Ismail Arar bir önsöz yazmistir. Demek ki zamanin hükümeti bu kitabin Türkçe'ye çevrilmesinde yarar görmüstür. Zaten baska türlü de olmazdi zira o hükümet rahmetli Nihat Erim'in olaganüstü sartlarda kurdugu bir REFORM HÜKÜMETI idi. Türkiye'nin beyinleri bu hükümette yer almislardi.
Kitap Islam'i anlatmakla beraber daha çok, çok partili hayatta iktidarlarin, Cumhuriyet Hükümetlerinin en çok dini öne çikararak siyaset yaptiklarini ortaya koymasi bakimindan dikkati çekmektedir.
Bizde kitap okuma aliskanligi olmadigi için yetisen kusaklar pek bilmezler ama 1940'li yillarin sonlarina dogru Türkiye'nin gündemine dini siyaset ve tabii daha sonra da ticaret için kullanma gelmistir. Nitekim 1950 yilinda iktidara gelen Demokrat Parti daha iktidarinin ilk ayinda yani 14 Mayis 1950 tarihinden hemen hemen bir ay sonra, 17 Haziran 1950 de mecliste ezanin Türkçe'den Arapça'ya çevrilmesi sorununu ele almistir. Konuya öncelik verilmesini de VICDAN HÜRRIYETI'ne dayandirmislar, ezanin Arapça okunmasinin Vicdan Hürriyeti'ni sinirladigini ileri sürmüsler, Türk Ceza Kanununda ezanin arapça okunmasi yasaginin kaldirilmasi teklifini gündeme getirmislerdir. O zaman Demokrat Partinin meclisteki sandalya sayisi Anayasayi degistirecek sayi ve güce sahipti. Mecliste tek muhalefet partisi ise Ismet Inönü'nün Genel Baskanligindaki CHP idi ve 60 dolayinda Milletvekili vardi. Bu nedenle ezanin Türkçe okunmaya devam edilmesini saglayacak gücü ve sayisi yoktu. Ceza Kanunundaki 526. maddede yazili olan yasak kaldirilmis, ezan o tarihten itibaren Cumhuriyetten önceki sekliyle Arapça okunmaya baslanmistir. Demokrat Parti Hükümeti Basbakani Adnan Menderes yasanin kaldirildigi gecenin sabahini beklemeden karari ayni gecede Illerin bütün valilerini telgrafla bildirdi ve sabah ezaninin Arapça okunmasini istedi. Valiler de müftülüklere, imamlara karari gecenin köründe özel kuryelerle bildirmekte gecikmediler. 18 Haziran 1950 sabahi ezan bütün Türkiye camilerinde Arapça okunmaya baslamistir. Alman profesör yazmasada biz ezanin Türkçe okundugunu, 1950 iktidar degisikliginin ilk günlerinden itibaren de Arapça okunmaya basladigini biliriz. Böylece Atatürk'ün ezanin halkin anlayacagi bir dille, Ana Diliyle okunmasinin tarihe karistigini görmüs ve yasamisizdir. Köyümün Saygin Imaminin okudugu o Türkçe Ezan hâlâ kulagimdadir. Zaten o 1930'lu, 1940'li yillarda bunlar konusulan seyler degildi.
Bugün de siyasi ve ideolojik bir simge oldugu ifade edilen Türban tipki 1950 zihniyeti ile ele alinmis, meclisin gündemine getirilmistir. Tabii ezanin Türkçe okunmasi bir Dil Sorunu idi. Halkin dini kendi diliyle anlamasi demekti. Ancak türban bir dil sorunu olmanin ötesinde daha genis bir degisikligi kapsayan, etkisini, yayginligini arttiracak bir güce sahip degisiklik gözüyle bakilmaktadir.
Türban yasaginin kaldirilmasinin, türbanin serbest birakilmasinin ucu nereye kadar gider bilemeyiz. Ancak 1950'den beri is basina gelen sag iktidarlar dini ve rejimi, laik cumhuriyeti bir uçtan kemiren bütün karar ve tasarruflarinda, çikardiklari yasalarda yol almaya devam etmislerdir. Laik Sistem'in rötüslenmesine, sulandirilmasina herkesi, her kesimi alistirmislardir. Türban sorununun da baska türlü olacagini sanmiyorum. Demokrasi ile birlikte Atatürk'ü, Laik Cumhuriyeti, Cumhuriyetin kazanilmis degerlerini bitirmeye devam edilecek görünmektedir. Sonunda Alman profesörün kitabinda öne çikardigi Yeni Türkiye'de Islamlik cumhuriyetin bütün kurum ve kuruluslarinda, toplum katmanlarinda yerini bulacaktir. Zira olayi bu noktaya getirenler sokakta her üç kisiden ikisi bizi destekliyor diyorlar. Bu destekle herseyi yapabileceklerini söylüyorlar. Ne denir? Demokrasi böyle anlasiliyorsa öyledir.
nazifkaracam@gazetetrakya.com
NE ARAMIŞTINIZ ?
ÇOK OKUNANLAR
-
Uçmakdere hafta sonu yamaç paraşütü tutkunlarını ağırlıyor
04 May 2025 -
Meriç Nehri'ndeki kürek yarışları Edirne'nin turizmine katkı sağlıyor
04 May 2025 -
31. Kırklareli Uluslararası Kakava Festivali Başlıyor
14 May 2025 -
Tekirdağ YEDAM tanıtıldı
05 May 2025 -
Tekirdağ'da üreticiler buğdayda rekolte kaybı yaşamamak için yağış bekliyor
06 May 2025 -
Umutlu Yarınlar Anaokulu'nda 23 Nisan Coşkusu
23 Nis 2025
ÇOK YORUMLANANLAR
-
Tekirdağ'da uyuşturucuyla yakalanan 11 şüpheli gözaltına alındı
17 May 2025 -
Kırklareli'nde öğrencilere yönelik "taş denge sanatı" etkinliği düzenlendi
19 Nis 2025 -
Kırklareli Valisi Turan, Misinli Mezardere-1 sondaj kulesinde incelemede bulundu
19 Nis 2025 -
Trakya'da zirai dondan etkilenen alanlarda hasar tespit çalışmaları sürüyor
19 Nis 2025 -
Edirne'de lise öğrencileri ağrı hissi yoksunluğu hastalarına akıllı eldiven tasarladı
19 Nis 2025 -
Keşan'da yüzlerce fidan toprakla buluşturuldu
19 Nis 2025
Son Yorumlar
- Küçük insanlar kişileri, Normal insanlar olayları, Büyük insanlar fikirleri tartışırlar: gayet güzel komposizyon ödevim vardı çok yardımcı oldu sağolun...
- KIRKLARELİ'NİN SU KAYNAKLARI ÜZERİNE: https://plusone.google.com/_/+1/confirm?hl=en&url=https%3A%2F%2Fwww.gazetetrakya.com%2FHahttp://www....
- KIRKLARELİ'NİN SU KAYNAKLARI ÜZERİNE: https://plusone.google.com/_/+1/confirm?hl=en&url=https%3A%2F%2Fwww.gazetetrakya.com%2FHahttp://www....
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol