ÇOK ESKI BIR SORU: ASIYE NASIL KURTULUR?

Yeni kusaklar onu okumus mudurlar bilmiyorum. Oysa padisah saraylarina yakin bir düsünürdü. 1876 1. Mesrutiyeten çok sonra yetmis Osmanli Devleti’nin çöküs yillarinda, yani Osmanli-Rus, Türk-Bulgar savaslarindan sonra kaybettigimiz SAHANE RUMELI’yi nasil kurtarabiliriz, devleti yeniden nasil kurabiliriz diye düsünceler, sosyal ve ekonomik formüller ortaya koymustur. Bu görüslerini de “TÜRKIYE NASIL KURTARILABILIR” adli bir kitapçikta toplamistir. Prens Sabahattin siyasi düsünceleri itibariyle özgürlükçü, ekonomik tutum itibariyle de liberaldi, yani ticarette “Birakin Geçsinler, Birakin Ezsinler” görüsündeydi. O, birçok defa Avrupa’ya gitmis, Avrupa’ya kaçmis ve saniyorum Isviçre’de ölmüstür.

Su siralar ülkede ve özellikle siyasiler arasinda bir telas yasanmaktadir. Cumhuriyetin bazi kurum ve kuruluslari devletin çökmekte oldugunu ile sürmüsler, bir araya gelip çareyi tartismalarini istemislerdir. Bu baglamda üst düzey kesimlerde görüsmeler, temaslar baslamistir.

Son zamanlarda bir takim uygulamalar, tasarruflar ve cumhuriyet kurumlari ile kavgali olmak devletin temellerini sarsmistir. Is kontorolden çikmistir. Simdi siyasiler, devletin üst düzey sorumlulari Prens Sabahatin’in yaklasik yüz yil önce sordugu soruyu bugün sorarak “Türkiye’nin içine düstügü, düsürüldügü tehlikeli durumdan nasil kurtarilabilecegi sorusuna yanit aramaktadirlar.

Süphesiz ülkeyi tehlikeli bir duruma düsürenler simdi onu kurtarmaya kalkmislardir. Bu temaslardan bir sey çikacak mi bilmiyorum. Ama pek sanmiyorum. Geçmiste böyle temaslar olmustu da bir sey çikmamisti. Herkes kendi inadi dogrultusunda israr etmisti. Tarihler Rumeli’yi 1912 yilinda Ittihat ve Terakki Partisi ile Hürriyet ve Itilaf Partisi arasinda bir  IS HÜKÜMETI’nde anlasamadiklari için kaybettigimizi yazarlar, Is Hükümeti geçici bir süre için bütün partilerin destekleyecegi bir hükümetin kurulmasi demektir.

Bize göre devletin ne gibi tehlikeler, zaafiyetler içersinde oldugunu tespit etmek gerekir Aslinda ATATÜRK’ÜN KURDUÄzU DEVLET çok partili hayata geçtigimizden bu yana 60 yildan beri yara almakta, asindirilmakta, devletin vasfi degistirilmek istenmektedir. Ona simdi SADAKA DEVLET diyorlar. Yani devletin Sosyal Devlet vasfi’nin degismis oldugunu söylüyorlar. Eger siyasi liderler, akilli adamlar devleti konusuyorlarsa devlet irticaya açik hale getirildigini görmelidirler. Sosyal hayatin laik görüntüsü gitmistir. Üniter yapisi tartisilir duruma gelmistir. Bu konularda devleti yönetenlerin çok köklü önlemler almalari, bunlari uygulamaya geçirmeleri gerekir.

Türkiye’nin bu baglamda sorunu DEVLET ADAMI yoklugudur, Cumhuriyet bir Atatürk, bir Inönü ayarinda devlet adami yetistirmemistir. Onlardan sonra gelenler devlet yönteminde yetersiz kalmislardir. Devlet yöntemini ele geçirenler devletin sirtindan kalabaliklara ihsan dagitmislardir. Plansiz, programsiz yatirimlar, savurganliklar borç batagina sebebiyet vermistir. Degirmenin suyu hep akacak zannedilmistir. Fakat her seyden önemlisi ulusal dayanisma bu çikarci politikalar yüzünden yara almistir.

Cumhuriyetin ilanindan 85 yil sonra önümüzdeki soru devleti içine düstügü tehlikeden kurtarmaktir. Birbirine küs insanlar simdi bir araya gelecekler, çare arayacaklardir. Borç batagindan, terörden nasil kurtulabiliriz.

Süleyman Demirel devr-i iktidari zamaninda ÇARE TÜKENMEZ dedi. Çare tükenmis mi tükenmemis mi bekleyelim, görelim bakalim... Mevle Neyler, Neylerse Güzel Eyler.

                                               nazifkaracam@gazetetrakya.com

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol