ÇOCUKLUĞUMUN BAYRAMLARINDAN HATIRLADIKLARIM

Adet olmuştur yaşlı insanlara çocukluğunun bayramlarını sorarlar.
Benim de bu bayram geride bıraktığım bayramlar aklıma geldi. Bizim çocukluğumuzda köylerde yoksulluk, çaresizlik vardı. Fakirlik daha çok kendini bayramlarda hissettirirdi. Üstte başta yoktu ama insanların umudu vardı. Bayramları dini gerek ve gerçeklerine göre kutlarlardı.
Annem ve babam ağa kökenli insanlardı. Annem ümmi idi ama harika bir insandı. Yardımseverdi. Sekiz çocuk doğurmuş olmaktan gurur duyar, GAZİ'den ikramiye almış olmaktan dolayı sevinirdi.
Bayramlar ona fakir fukara insanlara iftar ve bayram sofraları hazırlamak anlamına gelirdi. Bazen de bayramlarda ağlardı. Babası Haç'ta ölmüş, Mekke'de kalmıştı. Annesi 39 yaşında öldüğü için hüzünlenirdi. Hayatta en büyük emeli çocuklarını okutmaktı.
Köyden okumaya İLK giden kız onun kızıydı. Evde yardımcı insanlar vardı. Onları bayramda giydirmek onu mutlu ederdi. Özellikle İftar ve Bayram sofralarına çağırdığı köyün yaşlı ve yoksul insanların gururları incinmesin diye ramazan ve bayram misafirlerini gizlerdi. "SAĞ ELİN VERDİĞİNİ SOL EL GÖRMESİN" derdi. Dedem Hacı Mehmet Ağa iki oğlundan birini Çanakkale'de, diğerini Sarıkamış'da şehit vermişti.
Kalan çocuklarından biri hakim, biri doktordu. Amcalarımdan biri köyün Akil Adamları'ndan biriydi. Babam Rüştiye mezunu idi. Sözlü yazılı ifadesi çok güçlüydü. Tarihi iyi bilirdi. Camiye pek gitmezdi ama her Cuma akşamları, her bayram sabahları KUR'AN okurdu. Köyün okuma yazma bilmeyen insanlarının askerdeki çocuklarına mektuplar yazardı.
Ramazan ve bayramlarda köyden kimleri misafir edeceklerine birlikte karar verirlerdi. Bazı kimselere de bayramlıklar alırlardı. Yiyecek maddeleri verirlerdi. Bizim için dini ve milli bayramlar farklıydı. Dini bayramlarda sosyal yardımlar öne çıkardı. Ulusal bayramlar da ise bizi Pınarhisar'a götürür, bayramları burada yaşardık. Aile 1908 meşrutiyetini yaşamış, Mustafa Kemal'i, Enver Paşa'yı alkışlamış kimselerdi. JÖNTÜRKLER'dendiler. Köyün imamına çok özel muamele yapılırdı.
Köyün imamı da sakin, sessiz, dakik bir insandı. Cumhuriyete bağlıydı. Cuma günleri bütün köylü camide olurdu. Hacı Mehmet Ağa Yunan işgalinde Milos'a sürgün edilmiş biriydi. Halka anlatacağı hatıraları vardı. Anamın babası Halil Ağa milli mücadelede Trakya Türk milislerine barut taşımış biri olarak bilinirdi. Cenaze namazlarında önde gider, Tekbir getirmeye öncülük ederdi.
Bayramlarda el öpmeler klasikti. Bayramın ilk akşamı damatlar kayınpederin sofra misafiri olurlardı. Bayram ziyaretleri mutlaka yapılır, eller öpülür, büyüklere saygı, küçüklere sevgi ve ilgi gösterilir, Bayram Şekeri ve Bayram Parası verilirdi.
Bayramların gündüzlerinde köyün genç kızları ve kadınları bir yerde toplanır, bayram şenlikleri yaparlardı. Erkekler, delikanlılar bu şenlikleri kenardan seyrederlerdi. Kaç göç yoktu. Bayramlarda en çok çocukları etkileyen Bayramın kendine özgü havasıydı. Şimdi eski bayramları yaşamak mümkün değildir. Her şey değişti, yeni biçimlere girdi ve insanlar bayramlardan kaçar oldular. Nereden nereye?
Yine de Bayramınız kutlu olsun.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol