ÇOCUKKEN PIRIL PIRILLAR

"Ilkokul çocuklarini piril piril buluyorum. Öyle saf, öyle hilesiz ki ilkokul çocuklari!" dedi.
Sahi, çocuklarin safiyaneligi üzerinde her halde bunun tersine görüs sunacak insana rastlayamayiz pek. Kime sorsan, çocuklar melektir.
Hani, her insan suçsuz günahsiz dogar ya dünyaya.
Hani, çocuklar tertemiz bir beyaz kâgittir ya. 
Dogar, tertemiz bir beyaz kâgit. Yasar tertemiz bir beyaz kâgit.
Nereye kadar?
Birileri beyaz kâgidi alir eline, islemeye baslar. Sözde yazmaya baslar üstüne.
Yazan, elindeki kalemin kalitesine bakar mi?
Yazan, elindeki kalemin boyasinin kalitesine bakar mi?
Yazan, yazi sitiline dikkat eder mi?
Tamam, çocuklar bir beyaz kâgittir da!..
Yazan nedir, kimdir, necidir?
Çocuklar piril piril.
Hangi çocuklar?
Küçük çocuklar.
Küçük çocugun ve küçük çocuklugun biyografisi nedir, tanimi nedir? Bir insan hangi yasa kadar küçük çocuktur?
Küçük çocuk her an her yerde. Üsküpdere'de, Kizilcikdere'de, Bayramdere'de, Kavakdere'de, Çayirdere'de, Terzidere'de..
Incederede, kalinderede, ovada, kirda, sehirde...
Okulda, evde, sokakta...
Emzikte, kucakta, top pesinde, simit satmakta, ayakkabi boyamakta...
Nerede ve nereye kadar çocuk?
Åzimdilerde Istanbul'da da çocuklar var, degisik yapida, degisik mesleklerde. Istanbul'un gecesinde, gündüzünde, tiren yolunda, kaldirimda, cadde kiyilarinda, karanliklarda, aydinliklarda, izbelerde, sur diplerinde...   
Hatta Istanbul'un disinda... Izmir'de, Ankara'da, Adana'da... Özellikle büyük kentlerde, kalabalik, çok kalabalik yerlesim birimlerinde...
Onlar da çocuk.
"Ama, liselilere o kadar güvenmiyorum!" deyiverdi.
Demek ki, "Liseliler" çocuk degil.
Hani üniformali, gömleginin etekleri pantolondan yari çikik, palaçor, palaspor, pejmürde, sallapati... 
Biz köy çocuguyduk. Birazcik daginik gördümüydü anamiz, ablami, babamiz... Uyarirlardi, "Ne o üst bas öyle, beygir hirsizi gibi!" derlerdi. Bir Misallâsan varmis, bizim köyde yasamis. Daginik giyinirmis. Gömleginin etekleri pantolonun yari içinde, yari disinda. Bizim köyde yerel bir betimlemedir: "Ne o öyle Misallâsan gibi!" diye. Bizim köyde, dogru dürüst, derli toplu giyinmeyenleri tanimlamak için bir tür asagilayis biçimidir.
"Ilkokul çocuklarini piril piril buluyorum. Öyle saf, öyle hilesiz ki ilkokul çocuklari!" derken...
Peki, kim bozuyor bunlari?
Dedik ya...
Çocuklar ilkokul çaglarinda suyun nasil temizlendigini, kirli sularin hangi yöntemlerle aritilip içilecek nitelige kavustugunu derslerde ögreniyorlar da...
Çocuklar, ilkokula giderlerken yesilin, agacin degerini biliyorlar da...
Büyüyünce neden yakiyorlar ormanlari? Neden Istanbul Bogazi'nin iki yakasindaki, Sariyer sirtlarindaki, bilmem hangi denizin kiyisindaki ormanlari çatir çutur kesiyorlar ve yerlerini beton yiginlarina çeviriyor?
Müteahhitlik egitimini, mimarlik egitimini, mühendislik egitimini... Böyle mi veriyor büyükleri?
Çocuklar küçükken parayi seviyorlar mi?
Çocuklar küçüklükten kurtulduklari zaman niçin para için her tür kepazeligi, gözlerini kirpmadan benimsiyorlar?
"Ilkokul çocuklarini piril piril buluyorum. Öyle saf, öyle hilesiz ki ilkokul çocuklari!"
Okul duvarinin disina çiktigi gibi sigara yakan bu insan galiba artik çocuk degil. Baksaniza, konusmasi bile farkli artik. 
Artik, o saf, o tertemiz jestiyle "ögretmenim!" demiyor. 
Hatta, "hocam!" bile demiyor. 
"Hoca!.." diyor. Ilk firsatta firçalayacak, dövecek hatta!
Gözümüz aydin. Bir çocuktan daha kurtulduk. Bir adamimiz daha peyda oldu.
Yasasin!

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol