“CHP Atatürk ile vedalaşmıştır”

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) İl Başkanı Şaban Savaşan yayımladığı basın açıklamasında gündemi değerlendirdi. Savaşan CHP’nin politikasını ağır eleştirirken, iktidara da yüklendi. Savaşan açıklamalarında şunları kaydetti; “Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu AKP'nin terörist başı ile yapmış olduğu ve ancak savaş kaybetmiş milletlere mahsus mütareke görüşmelerine sözde kredi açmıştır.

Öncelikle belirtmek zorundayız ki CHP'nin bu meselelerde kredi açmak bir yana millet nezdinde krediye ihtiyacı vardır. Terörün siyasallaşması çabalarının ilk örneği olarak PKK'lıları dün meclise taşıyan dönemin SHP'sinin devamı olan CHP'nin millet nezdinde bu konuda itibarı yoktur. Oslo görüşmeleri sonrasında CHP tarafından verilen destek İmralı görüşmesine verilen kredi ile yeni bir safhaya taşınmıştır. CHP bu yeni safhada Türk Milleti ile ve kurucusu olmakla övündüğü Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile tarihi bağlarını koparmıştır.
Oslo'da verilen sözlerin hayata geçirilmesi için İmralı ile ''mütareke görüşmesine'' başlayan AKP ye destek CHP'den gelmiştir. CHP genel başkanı Kılıçdaroğlu da "kredi açmak" sureti ile ''İmralı'nın muhatap alınmasını meşrulaştırmaya çalışmaktadır.
Bu son " kredi açmak"  politik kararı göstermektedir ki; CHP yönetimi Türk Milleti ile vedalaşmıştır. CHP yönetimi Gazi Mustafa Kemal Atatürk ile vedalaşmıştır.
“Trakya insanı uzun yıllar niçin CHP'ye destek vermiştir?”
Balkanlarda yaşayan Osmanlı tebaları önce çeşitli haklar adı altında özerklik istemişler sonra buldukları ilk fırsatta bağımsızlıklarını ilan etmişlerdir. Bu yüzyıllık süreçte beş milyon Balkan Türk'ü şehit olmuş bir o kadarı da muhacır olmuştur. Rumeli Türkleri devletsizliği ve vatansızlığı acı tecrübeler ile yaşamış ve bu tecrübelerin ışığında dönemi itibarı ile devleti kuran parti olarak gördükleri partiye bağlı kalmışlardır.
Trakya'da yaşayan birçok MHP linin aile kuşağı içerisinde dönemi itibarıyla CHP'ye oy vermiş büyükleri bulunmaktadır. Ancak o oylar devletimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk hatırına verilmiştir. O oylar "Gerekirse yeni bir dünya kurulur ve Türkiye'de o dünyada yerini bulur" diyebilen İnönü'ye verilmiştir. O oylar Kıbrıs fatihi olarak anılan Ecevit'e verilmiştir.  
2009 yılında Habur rezaleti kapsamında o gün itibarı ile MHP ile birlikte milli bir duruş sergilemiş olan CHP 2010 kaset skandalı sonrası yaşanan genel başkan değişiminden sonra yeni CHP söylemlerini de aşarak esasen yeni BDP olmaya başlamıştır.
CHP'nin ülkenin en kritik meselesinde göstermiş olduğu tarihi politik kökleri ile taban tabana zıt tutum göstermektedir ki kaset üzerinden dönüşüm planlayanlar CHP açısından amaçlarına erişmişlerdir.
Bugünkü CHP terör ve ayrılıkçı Kürtçülük sorununu "Kürt sorunu" olarak ifade ederek meşrulaştırmaya çalışmakta ve hatta parti yetkilileri her zeminde "Kürt sorunu temel sorundur" ifadesini kullanmakta bir beis görmemektedirler.
Bugün Habur'daki PKK'lıların avukatlığını yapan", "Diyarbakır'da seçilemem" diyerek İstanbul'dan milletvekili olan, Amerika tarafından "Kennedy İnsan Hakları" ödülüne layık görülen, Bill Clinton Türkiye'ye geldiğinde görüştüğü 6 kişiden biri olan Sezgin Tanrıkulu CHP genel başkan yardımcısıdır.
Bugün Agos gazetesine verdiği demeçte; "Güneydoğuya özerklik tartışılmalıdır", "Anadilde Kürtçe eğitim olabilir çocuklardan ne istiyorsunuz", "Gerilla annelerine gidip beyaz tülbent vereceğim. Af dileyeceğim" diyen Gülseren Onanç CHP genel başkan yardımcısıdır.
"Bütün mesele bu Kürt sorunun çözülmesi. Elimden gelen her şeyi yapacağım. Hatta bu benim genel başkanlığıma mal olacaksa olsun." diyen "Gerekirse Öcalan ile de görüşülür" diyen Kemal Kılıçdaroğlu CHP genel başkanıdır.
Aynı Kılıçdaroğlu aslı terörist başı tarafından 2009 yılında ortaya atılan 10 maddelik planın bir benzerini 2012 yılında çözüm paketi olarak ortaya atmıştır. Her iki öneride esasen sözde akil adamlar ve meclis komisyonu önerisinden ibarettir.
Yine aynı Kılıçdaroğlu sosyalist enternasyonel toplantısında terör sorununu İsrail- Filistin sorununa benzeten nihai açıklamaya imza koymaktan çekinmemiştir.
Oysa Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün "Medeni Bilgiler" kitabına koydurduğu şu sözler meseleye bakışını oldukça net biçimde ortaya koyar:
"Bugünkü Türk milleti siyasi ve içtimai camiası içinde kendilerine Kürtlük fikri, Çerkezlik fikri ve hatta Lazlık fikri veya Boşnaklık fikri propaganda edilmek istenmiş vatandaş ve milletdaşlarımız vardır. Fakat mazinin istibdat devirleri mahsulü olan bu yanlış mevsimler birkaç düşman aleti, mürteci beyinsizden maada hiçbir millet ferdi üzerinde teellümden başka bir tesir hasıl edememiştir."
AKP milli devleti aşındırmıştır. Anlaşılmaktadır ki federatif geçiş ile dönüştürme teşebbüsü yıllarca onu kurmakla övünen CHP yöneticilerine tevdi edilmiştir. Diğer bir ifade ile milli devlete son vermeye teşebbüs edecek yeni küresel maşalığa CHP adaydır.
“AKP'nin demokratlığı ile CHP'nin Atatürkçülüğü aynıdır”
AKP yöneticilerinin demokratlığı ile CHP yöneticilerinin Atatürkçülüğü aynıdır. AKP için demokrasi CHP için Atatürkçülük uygun istasyonda inilecek tren gibidir. Bir kısım bugünkü CHP yöneticileri 1980 öncesi göğüslerinde gururla taşıdıkları Lenin ve Mao'nun rozetlerini çıkararak sözde Atatürkçü olmuşlardır. Şimdi bu grup CHP'yi idare etmektedir. Çıkardıkları rozet Atatürk'e aittir. Tarih gösterecektir ki günü geldiğinde Apo rozeti takmaktan geri durmayacaklardır.
Şeklen Anıtkabir'de esas duruşa geçip fiilen bölücülük karşısında esas duruşa geçmek nasıl bir Atatürkçülüktür?
Bugün millete çözüm olarak yutturmaya çalıştığınız şey istikbalde çok daha kanlı bir çatışmaya zemin hazırlamaktan başka bir şey değildir.
Atatürk'ün kurduğu partinin genel başkanının Atatürk'ün kurduğu milli devleti parçalayacağı açık bir sürece kredi vermesi göstermektedir ki CHP artık o CHP değildir.
Hemşerilerimiz bu açık durum karşısında Türk Milletinin ve Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK'ün kurucusu olduğu Türk Cumhuriyeti Devletinin milli devlet vasıflı siyasal varlığının yegane savunucusunun MHP olduğunu çok daha iyi göreceklerdir. Maske düşmüş CHP         görünmüştür.”

Yorum Yazın

Yapılan Yorumlar

  1. Bu tesbite katılmamak mümkün değil.Partinin bir milletvekili partinin tüm değerlerini çiğniyor aşındırıyor "Rumlara Ege'de katliam yapıldı" diyor örgüt üyelerinin cenazesine taziyeye gidiyor dağa çıkıyor dönüp dolaşıp geri gelince "bizim genç arkadaşlarla Dersim dağlarında gezdik" diyebiliyor ve partiden beklenen tepki bir türlü gelmiyor. Bu nasıl ilkeselliktir ? Atatürk'ün partisi bu gördüğümüz gibi asla değildi.O sebeple parti bir durum ilklerini gözden geçirsin.Yazıktır. Partide durum böyleyken iktidara verip veriştirseler diğer partilere ders vermeye kalksalar da boş.Gülerler adama "Dön kendi partinin içine bak" derler.

  2. Malesef ki slogan siyasetiyle bu işlerin olmadığı ortada.Ne derler "ainesi iştir kişinin lafa bakılmaz". Ama malesef ki ortaya polemikten başka iş de koyamaz oldular.Üzüntüyle izliyorum.

  3. Bunları deriz deriz de gider gider yine ona oy veririz.Malesef bizim halimiz bu.