ÇETİN ALTAN'IN "İTİBARSIZ YIĞINLAR VE OLİGARŞİ" SORUNU

Çetin Altan Türkiye'nin tanınmış gazeteci yazarlarından biridir. Birçok kitabın sahibidir. Ulusal medyada adları geçen Ahmet ve Mehmet kardeşler oğullarıdır. Oğullarından biri akademisyen, diğeri roman yazarıdır. Babaları gibi her ikisinin de kalemleri güçlüdür. Bizim kuşak bir zamanlar babaları Çetin Altan'ı çok okumuş, kitaplarını peynir ekmek gibi tüketmişlerdir. Şimdilerde o kadar okunuyor mu bilmiyorum. Ancak ben arada bir yazı yazdığım gazeteyi aldığımda Altan'ı okurum. Ne yazdığını merak ederim. Ne de olsa kendini 1960 yılında Akşam Gazetesi'nde tanımış ve yazı odasında görüşmüştük. Kaldı ki babası Halit Bey 1930'lu yılların ortalarında Edirne Valiliğinde Mektupçu (Vali Yardımcısı) idi. Anılarında o yıllarda Edirne de iki yaşında olduğunu söyler.
Çetin Altan'ın Düşünce Çizgisi düz değildir. Görüş ve düşüncelerinde iniş ve çıkışlar vardır. Bazı kavramlara tutkusu ve saplantısı olduğu bilinmektedir. Ama yinede Türkiye'de çok yazan ve yazılarına Atfınazar edilen (bir bakılan) yazar olduğunu kabul etmek gerekir.
Çetin Altan söz konusu yazısında  "İtibarsız Yığınlar" ve "Oligarşi" den söz etmektedir. Ona göre "itibarsız yığınlar" köylüler ve kırsal kesim insanlarıdır. Çünkü Çetin Altan baştan beri bu kesimin insanlarına yazılarında değinmeler yapar ve hatta sosyal mücadeleler tarihini "Köylülerle Kentliler" arasındaki mücadele olduğunu söyler. Siz bu görüşe ister katılın ister katılmayın ama Çetin Altan böyle der ve bu seçimlerde İtibarsız Yığınlar'ın (onun tabiriyle) "Cumhuriyet Oligarşi"ye (Zümre'ye) kendini kanıtlamaya çalıştığını, "Biz de varız" demek istediğine vurgu yapmakta. "Köylerin, kasabaların, mahallerin yoksul ve çaresiz" insanların ön plana çıktığını yazmaktadır.
Çetin Altan'ın sözlüğünde "Cumhuriyet Oligarşi" hazineden beslenenler, "itibarsız yığınları, yoksul insanları" yasalarla laikliği yapmaya çalışanlar olarak anlaşılır. Yani laiklik, cumhuriyeti, Atatürk'ün Mirası'nı savunmak ve çağdaşlaşmadan söz etmek "itibarsız yığınları gericilikle suçlamak" bu oligarşinin, Cumhuriyetçi Zümre'nin işidir. Bu Cumhuriyetçi Zümre her halde Atatürk'ün partisinde toplanmış olsa gerek. Çetin Altan onu söylemek istemektedir. Çünkü Laik Cumhuriyeti, Atatürk'ün Mirasını ondan başka savunan olmamıştır.
Çetin Altan ve yazar takımından olan çocukları İkinci Cumhuriyetçilerden oldukları izlenimini vermektedirler. Türkiye'de İkinci Cumhuriyetçilik Birinci Cumhuriyet'in bittiği anlamına gelmektedir. İkinci Cumhuriyetin içinde sulandırılmış olarak yer alan laiklik, içi boşaltılmış Birinci Cumhuriyet ve Amerika'nın öngördüğü "Ilımlı İslamcılık" vardır. Son birkaç yılda Türkiye'nin gündemine bu gelmiştir.
Biz tabii Çetin Altan'ın görüşlerine katılmıyor, fikir ve düşüncelerini paylaşmıyoruz. Köylülerin, çarıklı, sarıklı, sakallı kesimlerin çok partili hayata geçildiğinden beri siyasi yelpazenin sağında yer aldıklarını, sağın en ucuna, merkez sağa yakın yerlere gidip geldiklerini biliyoruz. Bu 1950'den beri böyle olmuştur ve halk seçim yoluyla Kemalistlerin, Laik Cumhuriyetçilerin, Atatürkçülerin yüzde kaç olduklarını üç aşağı beş yukarı belirlemiştir. Bu Türkiye'de iki kişiden bir kişinin fazlasıyla sağada yer aldığını göstermiştir. Gelecek bu noktada düğümlenmiştir.   

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol