ÇARŞAMBA PAZARI

Sevgili Önadım okuyucuları, bu günlerde Dikili'ye bağlı Ege'nin şirin ve oldukça kadim bir yerleşim yeri olan Çandarlı beldesi sahil sitelerinin birinde bulunmaktayım. Yaz tatilimde bile 'Tüketici Sorunları' konusundaki yazılarıma devam ediyor, sizlerle bu alanda iletişimi devam ettirmek istiyorum.
Bugün (Salı) sabah 04.00 sularında, kaderden öte büyük bir aymazlık, dikkatsizlik ya da bilinçli olarak tasarlanmış bir doğal felaketle yatağımızdan fırladık. Bulunduğum siteyi de kısaca tanımlamak gerekirse; 1974-75 yıllarında devlet erkini kullananlarca özel ve kamuya ait arazilerin istimlak ve satın alınarak her biri ortalama 350 m2 büyüklüğünde 2500 parsele sahip bir sahil sitesi kurulmuş. Aradan bunca yıl geçmesine karşın, arsa sahipleri tarafından burada sadece 250 civarında konut yapılabilmiş. Yani, evler arasında ortalama 100-150 metre mesafe bulunan, doğal arazi yapısına sahip dağınık bir yapılaşma mevcut. Yapıların bulunduğu parseller dışında her tarafı doğal bitki örtüsü ile kaplı. Bu nedenledir ki, bundan önceki yıllarda bu boşluklar otlak olarak 4-5 sürü sahibine kiraya veriliyordu. Bunun nedeni;  hem koyunların beslenmesi hem de (daha önemli) özellikle yazın kurumuş küçük bitkilerin yangın tehlikesine karşı kısmen temizlenmesiydi.
Bu yıl başından itibaren, her yerde olduğu gibi burada da bulunan 'dünya yalnız insanlara aittir, diğer canlılar sadece insanlar için vardır' diye düşünen birkaç asosyal kişinin 'bizim bulunduğumuz yerde hayvanın ne işi var? Biz hayvan görmek istemiyoruz' diye, ilgili yerlere şikayet edilerek site sınırlarında hayvan beslemeyi şikayet edip yasaklattırdılar. Ve, sonucunda sitenin boş arazileri zeytin, meşe benzeri ağaçlar arasında tam bir ot ormanına dönüştü. Sonunda beklenen oldu ve sabaha karşı herzaman şiddetli esen rüzgarında etkisiyle (henüz nasıl çıktı/çıkarıldığı bilinmeyen) başta burada bizlerle birlikte yaşamını barış içinde sürdüren tavşan, tilki, domuz, sincap, yılan, kedi, köpek, bilumum böcek vb. tüm canlılarla birlikte burada yaşayanların canları ve de edindikleri küçücük evleri büyük tehlike yaşadı.
Sırf bu yüzden bile olsa, bizimle dünyayı paylaşma hakkına sahip bütün canlılarla birlikte yaşamak, hiç ama hiçbir kimsenin veya canlının yaşam hakkını yok etmemesi hatta, sınırlamaması gerektiğini düşünenlerdenim.
BANKALAR KONUSUNDA, DEVLET YETKİLİLERİ DE AYNI DÜŞÜNÜYOR AMA…
"Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın da yeniden gündeme getirdiği kredi kartları ve bankaların faiz dışı gelirlerine ilişkin açıklamalarda bulundu.
"Bankalar, müşterilerinin cep telefonlarına günde 2-3 kez mesaj gönderiyor"
"Siz de zannediyorsunuz ki bu iyi niyetli bir bilgilendirme mesajı, meğer öyle değilmiş, o mesajı bize satıyormuş adam"
"Böyle bir bankacılık olmaz. Bunun en azından ayıp karşılanması lazım, utanmalı insan bunu yaparken"
"Anlaşmalı olarak, 'Müşterileri böyle soyalım, fiyatını da şöyle belirleyelim' diye anlaşmışlarsa, Rekabet Kurumu da gereğini yapacaktır"
Bakan Ergün, bankaların, müşterilerinin cep telefonlarına günde 2-3 kez mesaj gönderdiğini belirterek, "Siz de zannediyorsunuz ki bu iyi niyetli bir bilgilendirme mesajı, meğer öyle değilmiş, o mesajı bize satıyormuş adam. Böyle bir bankacılık olmaz. Bunun en azından ayıp karşılanması lazım, utanmalı insan bunu yaparken" dedi.
Ergün, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın da yeniden gündeme getirdiği kredi kartları ve bankaların faiz dışı gelirlerine ilişkin açıklamalarda bulundu.
Bankacılık sisteminin, büyümeyi finanse eden bir yaklaşım içinde olması gerektiğini belirten Ergün, sektörün bir takım yeni adımlar atması gerektiğini ifade etti. "Maksimum garanti, sıfır riskle çalışan bir sistem var" diyen Ergün, sektörün bunun da ötesinde faizler düştükçe, yatırım ve üretimden kazanma istikameti yerine tamamen bankacılık sistemi dışı kazançlara yönelmeye başladığını söyledi.
Bankaların, müşterilerinin cep telefonlarına günde 2-3 kez mesaj gönderdiğine değinen Ergün, şunları kaydetti:
"Bankalar, 'Kredi kartınızın ödemesine şu kadar gün kaldı, EFT talimatınız yerine gelecek, geldi' gibi her gün 2-3 kez mesaj gönderiyorlar. Ben senden böyle bir mesaj istemiyorum. Bu mesajı neden gönderiyorsun? Siz de zannediyorsunuz ki bu iyi niyetli bir bilgilendirme mesajı, 'ne iyi bankamız var, bizi her vesileyle bilgilendiriyor' diyorsunuz. Meğer öyle değilmiş, o mesajı bize satıyormuş adam. Mesajdan para kazanmak için bize mesaj atan bir bankacılık sistemi var. Şimdi bireysel olarak düşündüğümüzde, 'Ne olacak ki ekstremizde 1 lira fazla var' diyorsunuz ama onların kasasına milyonlarca 1 lira giriyor. Böyle bir bankacılık olmaz. Bunun en azından ayıp karşılanması lazım, utanmalı insan bunu yaparken.
Müşterisini kandıran ve o hizmeti 2-3 katı fiyatına satan bir bankacılık sistemi var. Böyle olmaz. Bunun yerine yatırımlara, Türkiye'nin büyümesine, projelerine, bunların finansmanına odaklanan bir sistem olmalı. Bunun, sadece bankanın karını değil, ülkenin karını da düşünen bir sisteme dönüşmesi lazım. Zaten anlaşmalı olarak, 'Müşterileri böyle soyalım, fiyatını da şöyle belirleyelim' diye anlaşmışlarsa, Rekabet Kurumu da gereğini yapacaktır."
 "Belki de herkesin ekstrelerine bakması lazım"
Bakan Ergün, belki de herkesin ekstrelerine bakması gerektiğine dikkati çekerek, bankalardan gelen mesajlar nedeniyle herkesin, son birkaç yıl içinde ne kadarlık bir maliyetle karşılaştığını araştırmasını istedi. Sadece bu mesajlarla bankaların milyarlarca lira kazandığına işaret eden Ergün, böyle bir bankacılık sisteminin olamayacağını söyledi.
Kendilerinin de siyasi irade olarak, halkın huzurunu bozacak uygulamaları takip ettiğini dile getiren Ergün, "Hiçbir siyasetçi, milletin verdiği gücü, iradeyi atıl halde tutamaz. Onu dinamik hale getirmesi ve ondan sonuçlar çıkarması gerekiyor. Bankacılık, özel imtiyaz verilen bir iştir. Herkes banka açabilir mi? Açamaz. Bu yetkiyi alanların çok iyi kullanması lazım. Nasıl siyasilerin, halktan aldığı yetkiyi çok iyi kullanması gerekiyorsa, bankacılık sisteminin de bu yetkiyi çok iyi kullanması lazım. Piyasaların gelişmesi, yatırımların artması için kullanması lazım" diye konuştu."
Ne diyelim? Bunu engelleyecek olan sizlersiniz sayın bakan. Mecliste bekleyen 'Tüketiciyi Koruma Yasası' aylardır hala çıkarılamıyor, acaba neden? Yoksa, siz de şikayetçisiniz de bankalara gücünüz mü yetmiyor?      
Sorunsuz ve sağlıklı bir yaşam dilerim.

Karaumur Caddesi Coştur İş Merkezi Kat: 3 No: 68 KIRKLARELİ
Tel: 0288 2141182   Faks: 0288 2147006
 GSM: 0532 4752460
e-mail: huseyinkahraman@gazetetrakya.com

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol