ÇARŞAMBA PAZARI

ÇARŞAMBA PAZARI'nda bugün, sadece 'Barış Süreci' ve bununla ilgili çalışmalar var. Neden mi? Zira, bu konu oldukça yaşamsal değerde olup tüketicilerin varlık ve yaşam hakları ile yakından ilgilidir. Akıl ve mantık süzgecinden bakıldığında, insanın toplumsal varlığını ilgilendiren barıştan daha önemli ne beklentisi olabilir? Tabii ki, biz bu beklentiyi kategorize ederek önceliklere ayırabiliriz.  
Öncelikle şunu asla unutmamamız gerekir: Barışı savunmak, insani ve vicdani bir taleptir. Barışa karşı tavır ve davranış sergilemek ise, kesinlikle marazi bir tutum arz eder. Bu nedenledir ki, kimin ve ne amaçla olursa olsun başlatılan barış girişimine destek verilmesini; buna karşı hangi gerekçe ile direnç gösterenlerin toplumsal tarih önünde hesap vereceklerini düşünüyorum.
Evet, barış sıradan her yurttaşa ne kadar gerekli ise; sermayedara, ağaya, yüksek bürokrata, üst düzey komutana üç-beş kat daha gereklidir. Zira, onların da birer yurttaş olarak gereksinim duydukları barış, daha çok ekonomik, sosyal ve siyasal vb. sahip oldukları ayrıcalıkların korunması için gerekli olduğunu biliyoruz. Ama, her şeye karşın yaşamanın en temel insan hakkı olduğunu da göz ardı edemeyiz.
Barışın kategorize edilmesiyle, birbirine yakın içerikte ve fakat işlevsel olarak mücadele sürecinin şiddet ile demokratik davranış arasında uygulanabilir olduklarını görebiliriz.
"    Bunlardan ilki ve ivedilik gerektiren en önemlisi; ölüm, kan ve gözyaşlarının hakim olduğu, silahlı şiddet olarak kendini gösteren teröre karşı 'Barış Girişimi'nin kazanması. Bu mücadelenin birgün biteceğine eminim. Ancak, dileğim daha çok can yanmadan, daha fazla ocak sönmeden ve halklar üzerinde telafisi mümkün olmayan daha büyük travma yaratmadan sona ermesidir. Buna, 'Yetmez ama Evet' demek zorundayız. Bundan yaklaşık yüz yıl kadar öncesi dağılan Osmanlı ülkesini emperyalistler işgal ederek yok etme girişimlerine karşı, Mustafa Kemal önderliğinde ve can havliyle son bir kez silkinip doğrularak yepyeni genç bir Cumhuriyet kurulmuştur.  Nasıl ki; bu yeni Cumhuriyet'in sahibi halkın kurtuluş zaferi, yeniden ülkesinin sahibi olması,  varlığı ve ayakta kalabilmesine yetmeyip ekonomik, demokratik ve sosyal kurtuluş mücadelesi vermek zorunda kalmış ise; silahlı şiddet ve terörün bitmesinden sonra, toplumsal barış için mücadele ve açılımların devam etmesi gerekir. Bunun olmazsa olmazı, demokratik, özgürlükçü, toplum katmanlarının inanç-kimlik-tercih vb. haklarını güvence altına alan yeni bir Anayasa'nın hazırlanmasıdır. Ve, öncelikli olarak devamında;  
"    Dünya krizlerle boğuşurken, ülkemizde ekonomik büyüme rekorları kırılıyor. Ekonomi rekor hızda büyüyor da bizim gerçekten refahımız artıyor/azalıyor mu? Yaşamımızdan mutlu muyuz? Yani; onurlu, insanca ve sürdürülebilir bir yaşamı mümkün kılmak için 'İktisadi Adalet'in,
"    Üzerinde yaşadığımız dünyayı yaşanmaz ve geleceği belirsiz bir yer haline getiren ekolojik kriz ve iklim değişikliği hepimizi etkiliyor. Ama, küresel ve toplumsal eşitsizlikten dolayı, kimimiz daha çok etkileniyor, yaşamımızı sürdüremez duruma geliyoruz. Yani; doğa ve canlı yaşamın tahrip edilmediği, iklim değişikliğinin yıkımlara yol açmadığı bir yaşamı mümkün kılmak için 'Çevre ve İklim Adaleti'nin,
"    Demokrasi seçimlerden, demokratik katılım da oy vermekten ibaret değil. Ortak yaşamı paylaşan insanlar, bu yaşamı düzenleyen kararların alınmasında da eşit söz sahibi olmalıdır. Yani;  demokratik ve siyasal düzenin gerçekleşmesini mümkün kılmak için 'Katılım Adaleti'nin,
"    Aramızda pek çok farklar vardır. Ama, biz bu farklılıkları zenginlik olarak görmeliyiz, birbirimizi bu farklılıklarımızla kabul etmeliyiz. Yani; eşit yurttaşlar olarak yaşamımızı mümkün kılmak için 'Tanınma Adaleti'nin,
Vakit kaybetmeden yaşama geçirilmesi tarihsel sorumluluğumuzdur.
AKİL İNSANLAR TOPLANTISI…
23 Mayıs 2013 Perşembe günü ilimizde gerçekleştirilen 'Akil İnsanlar' ve Kırklareli halkı veya örgütsel temsilcileriyle buluşturma girişiminin kısaca değerlendirilmesine gelince;
1. Toplantı çağrısı son derece kontrollü, seçici ve kısıtlayıcı düşünülmüş. Toplumun, tepkili olanlar dahil her kesimine açık olması gerekirken, sadece (barış sürecine olumlu bakanların bile dışlandığı) dar bir siyasi anlayışa açık tutulmuş.
2. Toplantı ile ilgili güvenlik önlemleri bayağı abartılı alınmış.
3. Toplantıda söz alıp görüş, düşünce ve taleplerini ifade edenlerin %90'dan fazlası, yurttaş özgürlüğü içinde yer alan küçük bir ayrıntı üzerinde konuştular. Bu nedenle; Akil İnsanlar Marmara Grubuna dahil üç kişiden oluşan heyet, Kırklareli'den ciddi bir öneri notu aldıklarını sanmıyorum.
4. Toplantıda, 'Akil İnsanlar Marmara Grubu'na dahil heyet katılımcılarla son derece önemli bilgileri paylaştılar. En azından, sorumlulukları ile ilgili kendilerini yaftalayan kesimlerin iddialarının ne kadar yersiz olduğunu açıkladılar.
Kendi adıma bu sorumluluğu kabul edip, barışa hizmet etmelerinden dolayı hepsine teşekkür ediyor, başarılar diliyorum.           
Sorunsuz ve sağlıklı bir yaşam dilerim.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol