ÇARŞAMBA PAZARI

Bir önceki ÇARŞAMBA PAZARI'nda iki güncel konu vardı. Birbirine yakın içerikte ve oldukça yaşamsal değerde olan bu konular, tüketicilerin varlık ve yaşama hakları ile yakından ilgiliydiler. Bunlardan biri yayınlandı, diğeri ise görülen lüzum üzerine bu sütunda değil de vatan sathının birçok yerinde ve maalesef birçoğu da ironik bir şekilde sergilendi.
Her neyse, biz de kurbağaları ürkütmeden nargilemizi içelim. Ve, bu haftanın konusu olarak yine biz insanları doğrudan ilgilendiren iki meseleyi gündeme aldık.
İNSANLIK İÇİN GÜZEL BİR GELİŞME…
Birçoğumuzun bilgisi olmuştur ama, yine de ben yeniden gündeme getirmek istiyorum. Çünkü, biz insanoğlu uzun vadeli beklentileri değil, anında görüntülere önem veririz.
Örneğin; birçok toplumsal sorunlarımızın eğitimle çözümleneceğini söyleriz ama, cezai müeyyideleri tercih ederiz… Alnımızın teri karşılığı kazancımızın kutsallığından dem vururuz ama, hangi koşullarda ve nasıl olursa olsun servet sayılabilecek ekonomik volelere de hayır demeyiz… Bize, fırsatları değerlendirmek yarın ve daha sonraki günler değil, bugün hem de hemen şimdi lazım.
Geçtiğimiz hafta, İngiltere'de üniversitenin birinde bilimsel bir araştırma sonuçları yayınlandı. Konusu; 'insanın suça eğilim gösteren genetik yapısı saptanmış ve bunun da kontrolünün mümkün olacağı' anlamını taşımaktadır. Bu, beni ziyadesiyle sevindirdi. Çünkü, düşünüyorum da tarihte karşılaştığımız öyle çok örnek olay var ki, bir psikopat yüzünden meydana gelmesin. Durum, sadece toplumlar arası değil bire-bir ilişkilerde de böyle olmuyor mu? Sevincimizi ve üzüntümüzü hep bu tür davranışlara kurban etmiyor muyuz? Bir ülkenin gelenekleri-görenekleri, kültürü, inançları ve kimlikleri farklı farklı halklardan oluşmasına karşın, barış içinde bir arada yaşama taleplerimizi hep bu sekter anlayış dinamitlemiyor mu? Bu bir hastalıktır, kusurdur tamam da önlenebilir olduğu halde engellememek daha da büyük bir hastalık ve kusur değil mi?
Sözünü ettiğim araştırmanın sahibi bilim insanları, bu kesin yargıya uzunca bir süre sonunda çok basit denemeler sonucu varmışlar. Olay kısaca şu; bir insanın gözü önünde masum bir insan ya da bir canlıya yapılan işkence karşısında alacağı tavır veya gösterdiği tepki, onun zalim ya da psikopat ruhlu olup olmadığının ipuçlarını veriyormuş. Diyelim ki bu deney, müdahale edilebilecek konumdaki çocuklarda uygulandı. O zaman ne halklar arası barışın tahribatı, ne ilkel bir inanç uğruna aile facialarına varan kan davaları, ne de kimin ne zaman nerede nasıl bir olumsuzluk yaratması söz konusu olurdu. Sonuç olarak; bilimsel yargıya varılamasa bile bu sınamanın, bilim insanı olmaksızın herkes tarafından gözlenebilir bir yanı da var. Aslında farkındayız ve biliyoruz ama, uzmanlık gerektiren bilimsel bir çıkarımı formüle edemiyoruz. Umarım, bu bilimsel çalışma tez zamanda insanlık adına kullanılabilir duruma gelir.
DÜNYAYI BİZİMLE PAYLAŞAN DİĞER ORTAKLARIMIZ…   
Birçoğunun geçmişi insanlık tarihine, hatta daha öncesine dayanır. Onların da bu dünyanın asli unsurları olarak yaşam hakları vardır. Biz insanlar olsak ta olmasak ta vardırlar. Büyük bir bölümü, halen sosyal ortamdan uzak yaban hayatta vahşi doğanın bir parçasıdır. Evcil olanların da önemli bir bölümü, insanlara ait olup mal varlığı sayılırlar.
Hemen şunu gururla belirtmeliyim ki; bugüne kadar gördüm ki, sokak hayvanlarına karşı insani duyarlılık göstergesinin en üst seviyede olduğu yerler konusunda Boğaziçi Üniversitesi öğrenci ve personeli, İzmir halkı ve de Kırklareli halkı takdire şayan bir öncelik taşımaktadır. Özellikle, son yıllarda ilimiz halkının sokak hayvanlarına karşı bu özelliği, ancak saygı duyulur bir seviyede olduğu bir vakıadır.
'5199 sayılı hayvanları koruma kanunu' değişiklik teklifine karşı da tepkilerini çok insani buluyorum. Çünkü, "Bu yasa teklifi kedi ve köpekleri yok etmek için hazırlanmıştır, bu bir katliam yasası olacaktır" kaygısını içermektedir.  
Bizler, sevgiden, merhametten uzak duyarsız bir toplum olmak istemiyoruz. Değerli halkımızdan, hayvan dostu parlamenterlerden, duyarlı herkesten bir şeyler yapmalarını bekliyoruz.
Sorunsuz ve sağlıklı bir yaşam dilerim. 22.05.2013
Hüseyin Kahraman

Karaumur Caddesi Coştur İş Merkezi Kat: 3 No: 68 KIRKLARELİ
Tel: 0288 2141182   Faks: 0288 2147006
 GSM: 0532 4752460
e-mail: huseyinkahraman@gazetetrakya.com

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol