ÇAPALILAR

16 Mart tarihi, ögretmen okullarinin kurulus yil dönümü.

Sessiz sedasiz geçti 2009'un 16 Mart'i.

16 Mart pazartesi günü Çapalilar toplanmislardi azin buzun.

Osman Taskin, her zamanki gibi yine üsenmeyip atlamis otosuna, solugu Çapa'da almisti.

Çapalilar, her yil bulusuruz. Her yilin 16 Mart günü mutlaka geliriz Çapa'ya ve Istanbul Ilkögretmen Okulu çikislilar, kardesane, dostane, yürek yürege görüsür, sarilir, söylesiriz.

Çapalilar, bayanli bayli kardestirler.

Üç yildir birinci karnenin basladigi haftanin ilk yarisinda toplanip Antalya'da aldik solugu.

Dört gün üç gece doyasiya özlem giderdik.

Bir ömür sürecek kardeslik, dostluk olgusunu pekistirdik.

Yillardir birbirini hiç görmemis, otuz küsur yildir birbirinin kimligini, yüzünü unutmaya yüz tutmus insanlar, otuz yilin ardindan üç yildir yürek yüregeyiz Antalya'nin Alanya'sinda, Kemer'inde.

Bu dostluk ve kardeslik duygusu sayesindedir ki Dünyaca ünlü Antalya'nin bir takim tarihsel ve turistik yerlerini görüp gezmek olanagi bulabildik.

Oldum olasi buydu ögretmen okullarinin mayasi, anlayisi.

Ögretmen okullari siradan okullar degildi.

Lise degildi bir kere.

Yetmis sekizden bu yana lise.

Yetmis altida son mezunlarini verdikten sonra yetmis yedide özel sinif olarak ögretmen okulu çikisi verdi.

Ondan sonra tükendi ögretmen okullari.

Çok büyük bir yitik.

Çok siradan olacak gözü çiksin ama gerçekten ülkenin bugün bu denli kasitli yasanan bu kör dövüsünün girdabinda kalmasinin nedenlerinin en önde gelenlerinden biri, ögretmen okullarinin kapatilmis olmasidir emin olun.

Nasil ki Köy Enstitüleri bu konuda bilinçli bir biçimde harcanan kurumlarin baslarinda geliyorsa…

Ögretmen okullari da ayni biçimde, bile bile ortadan kaldirilmistir.

Önce köy enstitülerinin, ardindan ögretmen okullarinin iptal edilisiyle ülke her anlamda ama her anlamda çok sey yitirdi.

Bunu artik herkes biliyor ve görüyor.

Ama birileri bilmezden geliyor, o ayri.

Birileri derken tabi birileri köy enstitülerini kaldiranlarin saflarindalar.

Hem de o kurumlarin kapatilisiyla yitirilenler onlarin son derece aleyhineyken.

Insanlar bir noktadan sonra dürüst olamiyorlar ne yazik ki.

Kendi çikarlarinin aleyhine, sosyal, toplumsal çikarlarinin aleyhine bu denli tavir almaya harakiri mi deniyor?

Öyle bisey iste.

Ama Türkiye insani harakiriyi zaten çok seviyor.

Günümüzde bile harakiriyi çilginca yasamiyor muyuz?

Böyle bir toplum olusturuldu iste.

Ögretmen okullarinin benzeri kurumlar kalmadi artik.

Askerligin bile paraliya dönüsmesi gündeme gelmisken…

Vatan sevmenin, ulus sevmenin parasallastigi, kömürlestigi, makarnalastigi, buzdolaplastigi, çamasirmakinelestigi bir toplum katmani türetildikten sonra söylenecek çok fazla söz kalmiyor.

Bir gün köy enstitülerinin veya en azindan ögretmen okullarinin benzeri, kosutu kurumlar yapilandirilabilir mi?

Bunun yapilandirilabilmesi için Türkiye Cumhuriyeti'nin derin bir sarsinti geçirmesi mi gerekir?

Silahli mi, silahsiz mi?

Kanli mi, kansiz mi?

Türkiye insaninin bu miskinlikten, bu siliklikten, bu edilgenlikten ve aldatilmisliktan kurtulmasi, siyrilmasi için mutlaka bir yöntem gerekiyor.

Bakin artik en degerli, en önemli kurumlar tartisilir durumdadir.

Neden?

Çünkü…

Ülkenin can damarlari birer birer kesilip atilmis zamanla da ondan.

Biz Çapalilar, zaman zaman bir araya gelmekten vaz geçmeyecegiz.

Ta ki…

 

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol