Uzun yıllar ülkemizde, haksızlığa uğradığını düşünen kişi ve toplulukların tepkilerini ortaya koydukları bir eleştiri çeşidi, Alkışlı Protesto… Kırklareli İl Genel Meclisi Eylül ayının 3'ncü birleşimi için dün toplandı. Bölge halkını, toprak ürünlerimizi, geleceğimizi ve iklimimizi yakından ilgilendirilen Taş ocakları için "İmar ve Bayındırlık Komisyonu" ile "Çevre ve sağlık komisyonu" tarafından hazırlanan raporun okunması sırasında, kırsal kesimin hizmet beklentisiyle meclise gönderdiği üyelerden bazıları, orada bulunma amaçlarını unutarak uzun buldukları hayati önem taşıyan raporun bitişi ile birlikte sıkıldıklarını vurguladıkları alkışlı protestoları ile düne, tutundukları tavırlaysa gündeme damgasını vurdular. Ellerden düşmeyen cep telefonları ile meclis üyeleri, ilköğretim öğrencilerinin öğretmenlerini umursamaz tavırları ile yaptıkları kâğıttan uçurtmaları etrafa attıkları ile aynı manzarayı oluşturdular
İl Genel Meclisi, Eylül ayı gündeminin 3'ncü birleşimini, dün saat 10.55'te Kırklareli Valiliğindeki Atatürk toplantı salonunda gerçekleştirdi.
Cavit Çağlayan Başkanlığında ve 30 Mart yerel seçimlerinde halkın, "Hizmet getirirler" düşüncesi ile işaret ettiği 23 üye tarafından gerçekleştirilen Eylül ayı meclis gündeminin Çarşamba birleşimi 25 dakika geç başladı.
Arkasında bıraktığı gündemlerinde, köylere hizmet götürme şevkindeki üyelerin yaz yorgunluğunun açığa çıkardığı isteksizlik ve alakasızlık Çağlayan tarafından "ARKADAŞLAR BİRAZ DAHA DİKKAT" sözleri ile kendine getirilmeye çalışıldı.
2000 sonrasında Trakya bölgesini içine alan kara parçasında yaşayan vatandaşı ve gelecek endişesini süreç sonunda hisseden insanları yakından ilgilendiren taş ocakları konusunda okunan, "İmar ve Bayındırlık Komisyonu" ile "Çevre ve sağlık komisyonu" tarafından hazırlanan ortak raporun üyeler tarafından dinlenmemesi ise 2014 yılının en kötü görüntüsünü kamuoyuna sundu.
Taş ocakları gibi, çevresel ve doğal birçok tehlikeyi arz eden durumu hakkında hazırlanan rapor uzun oluşu ile üyeler tarafından eleştirildi.
Meclis üyeliği sıfatı ile köylere vatandaş tarafından 30 Mart yerel seçimlerinde hizmete çağrılan üyeler, lakayt ve boş vermiş tavırları ile bu önemli raporun altını çizdiği konular hakkında bilgi sahibi olmadı.
Köylere hizmet götürmenin karar merci olan meclisi oluşturan parçacıkların hedefi ve işlevini yitirmiş görüntüleri, "BU TOPLULUK NEDEN BURADA" görüntüsü ile gelecek adına iyi sinyaller vermedi.
Böylesi önemli bir raporun okunması sırasında, pür dikkat olması gereken üyelerin Gürcan Kırım'ın sunumunun uzaması ile - OF - POF - PÜF gibi seslerle, sanki hizmet etmek dışında başka bir amaç için orada bulunduklarını vurgulamaları, hazırlanan raporun bitmesiyleyse, lakayt bir şekilde alkışlamaları, HALK tarafından seçilen insanların makam ve mevkilere oturunca neden başkalaştığının araştırılması gerektiğini bir kez daha gözler önüne serdi.
Eylül Gündeminin en önemli maddesi
"İl Genel Meclisi'nin 08.08.2014 tarih ve 192 sayılı kararına istinaden, İlimiz Vize İlçesi Küçükyayla köyünde açılmak istenilen taşocağı için verilen ÇED belgesi ile ilgili inceleme yapılması hususunda "İmar ve Bayındırlık Komisyonu" ile "Çevre ve sağlık komisyonu" tarafından hazırlanan ortak raporun görüşülmesi."
Hazırlanan Rapordan dikkat çeken notlar
Yer altı kaynaklarına olası etkilerinin yeterli düzeyde veri ve bilgiye dayalı, kapsamlı bilimsel çalışmalar sonucu değerlendirilmediği, su kaynaklarının işletme sahasından beslenme olasılığının bulunduğu ve dolayısıyla faaliyetten olumsuz etkilenme riskinin olduğu tespit edilmiştir." idare Mahkemesi bu rapora rağmen şu kararı aldı: " Ülke ekonomisi için artı değer yaratan, yapılan ihracatla döviz girdisi sağlayan ve pek çok kişiye iş olanağı açan bu tür işletmelerin kapatılması için çevre ve insan sağlığına zarar verdiğinin kesin olarak saptanmış olması gerekir. ...Tesise 500 metre mesafede herhangi bir yerleşim yeri, su kaynağı, tarım alanı bulunmadığından oluşması beklenen toz konsantrasyonlarının çevre üzerinde olumsuz bir etkisi olmayacağı anlaşıldığından dava konusu işlemde hukuka ve mevzuata aykırılık bulunmamaktadır."
Neye mal olursa olsun kalkınma anlayışı kabul edilemezdir. Ülkemizde sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkı doğrultusunda,doğal kaynakların korunmasının sağlanması,çevrenin korunması ve kirliliğin önlenmesi sürdürülebilir ekonomi,sağlıklı yaşam ve çevrenin korunması.mevcut kirliliğin önlenmesinde hukiki ve bilimsel esaslar dikkate alınmalıdır.
Ülkemizde dokuz sakin şehir unvanı alan ilçelerden bir tanesi de İlimiz Vize İlçesi
Sakin Şehir tanımı, doğa ve kültür değerlerini koruyan, el işlerinden mutfağa geleneksel özelliklerini yaşatan, modern dünyanın hız saplantısına inat sakin kalmayı tercih eden yerleri ifade ediyor. Cittaslovv Birliği birçok kriteri değerlendirerek üye kabul ediyor. Daha çok Avrupa'dan başvuru alan bu özel birliğe son yıllarda Türkiye'den de giderek artan bir talep var.
Cittaslovv, toplam 25 ülkede 166 üyesi bulunan bir yerel kalkınma modeli. Bu şehirlerin başlıca özellikleri şöyle sıralanabilir: Nüfusun 50.000'den az olması. Geleneksel mimarinin korunması ve eserlerin restore edilmesi. Taşıt trafiğinin azaltılması ve yayalaştırmaya önem verilmesi. Fast food yerine yerel ürünlerin ön plana çıkarılması. Organik tarımın desteklenmesi. Gürültü ve hava kirliliğinin önlenmesi. Geri dönüşüm, yenilenebilir enerji, tasarruf... Kısaca Sakin Şehirler, metropollerin boğucu ortamında bunalanlar için adeta bir sükûnet vahası. Ancak söz konusu ilçemiz devam eden ve gelecekte verilecek taş oca kain işletme ruhsatlarıyla sakin yaşam şehri unvanını kaybetme riski ile karşı karşıya kalacaktır.
05.06.2004 tarihinde yürürlüğe giren Maden Kanunu'nda değişiklik yapılmasına ilişkin 5177 sayılı kanunun 38'inci maddesiyle Taş Ocakları Nizamnamesi yürürlükten kaldırılmış ve Taşocaklarının İl Özel İdarelerinde olan ruhsat işlemlerine ilişkin yetkiler Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Maden İşleri Genel Müdürlüğüne devredilmiştir.
3213 sayılı maden yasasının 7. maddesi, madencilik faaliyetleri izin yönetmeliği ve ÇED yönetmeliklerinde yapılan değişikliklerle kum ve taş ocakları ruhsatlarının verilmesi ( ÇED ) yönetmeliği kapsamından çıkarılarak maden kanunu ve yönetmelikleri kapsamına alındı. Yönetmeliklere göre 25 hektarın altındaki arazilerde kurulan ocaklar için ÇED raporu gerekmiyor. Maden şirketleri de ilk izin başvurularını 25 hektarın altındaki alanlar için yapıp, alanlarını ek alanlar için ek izinler alarak genişletiyorlar.
Mevzuatta taş ocakları sahipleri lehine yapılan bu değişiklik ile taş ocağı ruhsatlarının alınması kolaylaştı ve mahallinde hiçbir ciddi araştırma yapılmadan çevreye vereceği zararlar göz ardı edilerek ruhsat alan taş ocakları sayısı çığ gibi arttı.
Özet olarak Raporumuzda taş ocaklarının çevre kirliliği açısından sebep olduğu olumsuzluktan yansıtmaya çalışmış ve ruhsatlarının 3213 sayılı maden kanunu kapsamında değil çevre kanunu ve ÇED yönetmeliği kapsamında verilmesi gerektiğini
Anayasamız ormanların başka amaçlarla kullanılmasını çok sınırlı birkaç hal dışında adeta yasaklamıştır. Ormanlarımızın hayat kaynağı olan temiz hava, su, canlılar ( endemik bitki, faydalı böcek ve tüm hayvanlar gibi yaşamsal değerler olduğu ve bu değerleri içinde barındıran çok önemli doğal varlıklar olduğunu kabul etmiştir. Dolayısıyla bu alanlarda izin verilen faaliyetler ve ruhsatlar bu ana ilkeye tamamen aykırı düşmektedir.
Yine anayasamızın 43. maddesinde; devlet tarih, kültür ve tabiat varlıklarının ve değerlerinin korunmasını sağlar bu amaçla destekleyici ve teşvik edici tedbirleri alır hükmü vardır. Ancak birçok tahsis veya ruhsat alanında tarihi, kültürel ve tabiat varlıkları yer almaktadır.
Anayasamızın 56. maddesinde herkes; sağlıklı ve dengeli bir yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve kirlenmesini önlemek devletin ve vatandaşların ödevidir amir hükmü yer almaktadır.
Taş ocağı ruhsatı verilen bölgelerde yapılan patlatmalardaki sarsıntılardan su kaynaklan kaybolmakta kirlenmektedir.
Anayasamızın 45. maddesi devlet tanm arazileri ile çayır ve meraların amaç dışı kullanılmasını ve tahribini önlemek, bitkisel ve hayvansal üretimi arttırmak maksadıyla tanım ve hayvancılıkla uğraşanları destekler bu konuda gereken tedbirleri alır demektedir.
Çözüm maddeleri
24.08.2009 tarihinde kabul edilen 1/100.000 Trakya Alt Bölgesi Ergene Havzası Çevre Düzeni Planı 25.12.2013 tarihinde Danıştay altıncı dairesi 26 maddesinin iptaline karar vermiştir.
1-24-Revizyon Çevre Düzeni Planı sınırları içinde madencilik faaliyetlerine yönelik (uyulması gereken mevzuat hükümlerine referansla)madencilik faaliyetlerinin niteliklerinin, uygulama yapma biçimlerini alt ölçekli imar planı yapma ve onama süreçlerini, yapılaşma koşullarını(azami inşaat alanı, yükseklik, kat gibi yapılaşma koşullarına ilişkin düzenlemeleri)yönetecek ve çevre kirliliği yaratmamalarına yönelik (Anayasa Mahkemesi karar ve gerekçeleri doğrultusunda gerçekleştirilen mevzuat düzenlemesi ile öngörülen )düzenleme ve gereğinde kısıtlama/sınırlandırmaları tarifleyecek biçimde düzenlemelerin ve plan hükümlerinin geliştirilmemiş olduğu; Trakya Alt Bölge ve Ergene Havzası bütünlüğünde yapılmış olan üst ölçekli bir fiziki planda, bu bölgenin en hassas ve ciddi ölçüde zarara görmüş olan toprak ve özellikle su kaynaklarının korunması na ve sağlıklaştırmasına yönelik makro politikaların mutlaka ve somut bir biçimde oluşturulması ve fiziki plan ve plan hükümlerinde açık bir biçimde yer alması gerektiği halde, madencilik faaliyetleri özelinde, özel karar ve hükümler içermediği; bu yönüyle de Çevre Düzeni Planlarına Dair Yönetmeliğin 5.maddesinin(ç)bendine ve 8.maddesinin(f)ve(ğ)bentlerine aykırı olduğu
Plan notları incelendiğinde faaliyetlerin büyük çoğunluğunda alt ölçekli planlar istenmektedir.(depolama, kaynak suları, işletme tesisi, lojistik, turistik tesisiler gibi)
1/25.000 lik çevre düzeni plan notlarına 3.3.2.8 madencilik faaliyetleri başlık bölümüne (k)bendi eklenmesine bu alanda 1/5000 lik ve 1/1000 lik alt ölçekli planlar yapılması zorunludur.
Çevre ve Sağlık Komisyonu ve İmar komisyonlarının ortak olarak hazırladıktan bu raporu Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Orman ve Su işleri Bakanlığının ilgili birimlerine sunulması.
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol