12 Eylül'de yapilan referandumun hemen ertesinde yasanan gelismeler, Amerika tarafindan Türkiye'ye dayatilan bu referandumun gerçek amacini gözler önüne seriyor. Selahattin Demirtas, Boykot oylarinin ve "Evet" oylarinin toplaminin, Kürt sorununda çözüm iradesini ortaya koydugunu söyledi.
Abdullah Öcalan, isteselerdi "AKP'nin bu referandumu kaybedecegini" açikladi. 12 Eylül gününden bu yana Hakkari'de Türkiye Cumhuriyeti'nin otoritesi yok. Yüzde 94'lük boykotun ardindan köylülerin bindigi aracin mayinla havaya uçurulmasini, tam bir haftadir Hakkari sokaklarinin siddet tarafindan teslim alinmasi izledi. Iktidar tam bir haftadir acz içinde gelismeleri sadece seyrediyor.
Gerçekte bütün bu gelismeleri anlamlandiran esas olay, referandumun hemen ardindan Diyarbakir'a gelen "Akil adamlar heyeti", bu Heyet'in yaptigi görüsmeler ve verdigi mesajlardir.
AKIL ADAMLAR HEYETI
Avrupa Birligi 12 Eylül referandumunda istedigi sonucu aldiktan sonra, Kürt sorununda bir adim daha ileri atti. Bugüne kadar ilerleme raporlarinda, görüs ve önerilerini yazmakla yetinen AB, bu sefer "Akil adamlar" kisvesi altinda olusturdugu bir "arabulucu heyetini" dogrudan gelismelerin yasandigi merkeze yolladi.
Avrupa Birligi, Amerika ile birlikte yillardir burnunu soktugu, Türkiye'ye karsi kullandigi Kürt sorununu; simdi istedigi dogrultuda "çözüme" kavusturmak için harekete geçmis bulunuyor. Özellikle Bölgemizde ve Türkiye'de iç çatismalari ve yikici faaliyetleri finanse etmesiyle taninan George Soros'un Açik Toplum Vakfi'nin destekledigi "Türkiye Bagimsiz Komisyonu"nun Diyarbakir'a gönderdigi "Heyet"in kimligi, yapilan ziyaretin amacini hiçbir tartismaya yer birakmayacak sekilde ortaya koyuyor.
TESCILLI BÖLÜCÜ
Heyet'in Baskani Martti Ahtisaari'nin bugüne kadar "arabulucu" sifatiyla görev yaptigi ülkelerde su gelismeler yasanmistir:
Ahtisaari, 1970'lerin ikinci yarisinda Birlesmis Milletler Namibya Özel Temsilcisi olarak görev yapti. O yillarda Namibya, Güney Afrika sinirlari içinde bulunuyordu. Ahtisaari'nin görevinin sonunda, Namibya Güney Afrika'dan koptu ve bagimsizligini ilan etti.
Martti Ahtisaari 1999'da Kosova'da görev yapti. Sonucu hepimiz biliyoruz. Kosova,Sirbistan'dan ayrildi, bagimsizligini ilan etti.
Yil 2006. Ahtisaari'nin sondan bir önceki görev yeri Endenozya'daki Aceh Bölgesi. "Arabuluculuk" bir kez daha basariyla sona erdi. Aceh Bölgesi Endenozya'dan bagimsizligini elde etti.
Iste bu Ahtisaari simdi Diyarbakir'da. Yani "son görev yeri"nde. Hatirlanacagi üzere arabulucu olmasini Abdullah Öcalan bundan tam ii yil önce istemisti.
Ahtisaari'yi Öcalan'in kesfetmesinden daha dogal bir sey olamaz.
Ahtisaari, Diyarbakir Belediye Baskani ile, BDP yöneticileri ve DTK esbaskanlari Ahmet Türk ve Aysel Tugluk ile görüstükten sonra; Diyarbakir Valisiyle ve ardindan Recep Tayyip Erdogan ile görüstü.
Sadece bu görüsme trafigi bile, Ahtisaari'nin ne amaçla Türkiye'ye geldigini gösteriyor.
KIBRIS KAZIÄzI
Ahtisaari, 1999 yilinda Finlandiya'nin dönem baskanligi döneminde "Kibris'in ön sart olmayacagi" garantisini vererek aday üyelik protokolünü Türkiye'ye imzalatan kisidir. Oysa bilindigi gibi bu "garanti" sözde kalmistir. Avrupa Birligi simdi, Kibris sorununun, kendi istekleri dogrultusunda çözümünü, Türkiye'nin önüne sart olarak koymaktadir.
"Kürt Sorunu"nda ise durum daha en basindan farklidir. Avrupa Birligi bilindigi üzere bütün ilerleme raporlarinda Kürt sorununa iliskin sartlar ileri sürmektedir.
Ahtisaari ise ayaginin tozuyla geldigi Diyarbakir'da, Türkiye'nin; AB üyeligi için "Kürt sorununu" çözmesi gerektigini söylemistir.
AKP NE YAPIYOR?
Dünyanin hiçbir bagimsiz ve egemen ülkesi, iç islerine yabancilarin burnunu sokmasina izin vermez. Izin veren ülkelerin sonunun ne oldugunu Namibya, Kosova ve Aceh örnekleri yeterince gösteriyor.
Türkiye, AKP iktidari ile birlikte "bagimsizlik" ve "egemenlik" kavramlari adina sahip oldugu ne varsa hapsini kaybetmistir.
Bugün Türkiye'de iktidar koltuklarini, emperyalist devletlerle hizmet sözlesmesi imzalayanlar isgal etmistir.
Büyük Ortadogu Projesinin Esbaskani Tayip Erdogan'in, Ahtisaari'nin Diyarbakir merkezli bölücü çabalarina itiraz etmesi düsünülemez. Çünkü Diyarbakir'i bu proje içinde bir "merkez" yapacagini söyleyen bizzat kendisidir.
Ahtisaari'nin Diyarbakir ve Istanbul'da izzet ikram ile karsilanmasi ise akla halkimizin bu durumlar için söyledigi özlü bir deyimi akla getiriyor:
"Öküzün yalakasi, kasabin biçagini yalarmis."
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol