"Bizlere biraktigin yiginla borçlari da çikip açiklamani bekliyorum"

Kirklareli Alperen Ocaklari Il Baskani Vedat Durmaz; 30 Agustos Zaferi, gündeme dair konular ve son olarak BBP eski Il Baskani Kemal Sar’in geçtigimiz günlerde yaptigi açiklamalar ile ilgili olarak kapsamli bir basin bildirisi yayinladi.

Durmaz; “Uzun yillar, bir ayagi S.P.'de bir ayagi Büyük Birlik Partisi'nde her iki tarafi da kandiran Kemal Sar’in, “sonradan monte ettigim” diye yerdigi kisiler olarak bizlere biraktigi yiginla borçlari da çikip gazetelerde açiklamasini sahsen bekliyorum!” diyerek sok bir iddiada bulundu. 

 Alperen Ocaklari Il Baskani Vedat Durmaz yaptigi açiklamalarda sunlari kaydetti; “Bir Agustos ayini daha geride biraktik. Agustos ayi'nin tarihimizdeki önemine deginirken, tarihin akisini degistiren iki büyük zaferimize ve aziz milletimizin içinde bulundugu güncel tehlikelere deginmek istiyorum.

“Türklere Anadolu’nun tapusunu kazandiran Malazgirt Zaferi”

Büyük Selçuklu Devleti Sultani Alparslan ile Bizans Imparatoru Romen Diyojen kuvvetleri arasinda, 26 Agustos 1071 tarihinde, Dogu Anadolu'da Malazgirt Ovasinda meydana geldi. Bu muharebe, dini, millî, siyasî, askerî neticeleri ve Türk-Islâm tarihinin en büyük zaferlerinden biri olmasi bakimindan önemlidir.

Türklerle savasmak üzere doguya hareket eden Bizans Imparatoru Diyojen, hareketinden önce verdigi nutukta azmini söyle belirtiyordu: "Dogu hudutlarimizda büyük bir Islâm tehlikesi belirmistir. Bu tehlikeyi büyümeden ortadan kaldirmaliyiz. Ordunun basinda; bu tehlikeyi kesin olarak kaldirmaya gidiyorum(!)" Selçuklu Sultani Alparslan, âlim ve devlet adamlarinin tavsiyesiyle, muharebeyi Cuma günü yapmayi tercih etti. 26 Agustos Cuma günü askerlerini toplayan Alparslan, atindan inip secdeye vardi; "Yâ Rabbî sana tevekkül ediyor, azametin karsisinda yüzümü yere sürüyor ve senin ugrunda cihad ediyorum. Yâ Rabbî niyetim hâlistir. Bana yardim et; sözlerimde hilaf varsa beni kahret!" diye dua etti. Sonra askerlerine dönerek; "Burada Allahü teâlâdan baska bir sultan yoktur, emir ve kader O'nun elindedir. Bu sebeple benimle birlikte cihad etmekte veya benden ayrilmakta serbestsiniz" dedi. Askerler cosarak hep bir agizdan; "Asla emrinden ayrilmayacagiz" karsiligini verdiler. Sonra hepsi aglayarak helâllestiler. Sultan, beyazlar giydi. Atinin kuyrugunu baglayip, eline er silâhi olan gürzü alip, söyle hitap etti: "Askerlerim! Sehit olursam, bu beyaz elbise, kefenim olsun. O zaman rûhum göklere çikacaktir. Zaferi kazanirsak, istikbal bizimdir". Askerler cosup, sevke geldi.

Malazgirt meydanindaki mücadeleden yenik çikan Imparator, Sultan'in huzuruna getirildiginde, utancindan basini kaldiramiyordu. Sultan Alparslan, onu nezaketle kabul edip oturttu, gönlünü aldi. Diyojen, muharebe öncesi, muazzam ordusunun Türkleri muhakkak yenecegine inandigini itiraf etti. Sultan Alparslan; "Eger zafer sizin olsaydi, bana ne yapardin?" diye sordu. Diyojen, öldürtecegini açiklayamadi. "Kamçilardim" cevabini verdi. Alparslan; "Benim size ne yapacagimi düsünüyorsunuz?" diye sordu. "Ya öldürtürsünüz yahut Islâm memleketlerinde bir esir gibi dolastirir, süründürürsünüz. Belki de... Fakat onu düsünmek bile istemiyorum; mümkün görmüyorum, ama... Belki de, affedersiniz!" dedi. Alparslan, yenilgiye ugramis bir insani daha da küçük düsürmek istemedi. Bizans Imparatorunu affetti. Agir sartlarla antlasma imzaladi. Fakat Romen Diyojen, dönüsünde Bizanslilar tarafindan, Türklerden görmedigi hakaretlere ugrayip öldürüldü.

Anadolu'ya, burayi vatan edinen Selçuklu Türkleri ile diger Türk boylari yerlestirildi. Dogudan gelen göçebe Türkler, Anadolu'da yerlesik medeniyete geçirildi. Sehirler kurup gelistirerek kültür, sanat, sosyal müesseseler tesis edildi. Kiymetli mîmarî eserlerle, bu yerlesim merkezleri süslendi. 26 Agustos 10071, günü Anadolu'nun dügün günüdür.

“851 yil sonra gelen bir baska kutlu zafer”

Agustos ayi, tarihimiz boyunca, milletimiz açisindan hep önemli zaferlerle dolu olmustur. Bu nedenle '' zafer ayi '' olarak anilmistir. Anadolu'nun kapisini Türk'lere açan, 26 Agustos 10071'deki büyük zaferden 851 yil sonra, Baskomutan Mustafa Kemal'in kumandasinda, 26 Agustos'ta baslayip, 30 Agustos 1922 günü zaferle sonuçlanan Büyük Taarruz ile, Türklerin atasi anlamini tasiyan, Atatürk soyadini verecegi Mustafa Kemali ile tek vücut, tek yumruk olan Türk Milleti, Anadolu'nun sonsuza kadar Türk Yurdu olarak kalacagini bütün dünyaya ilan etmistir.

Türk milletinin 1. Dünya Savasinin sona ermesiyle birlikte varligini sürdürme mücadelesi içerisinde adim adim kazanilan büyük basari ve zaferlerin en son ve birlestirici halkasi olan 30 Agustos Zaferi'nin bizler için pek çok önemli yönü bulunmaktadir. Bu büyük zaferin en önemli yani hiç süphesiz ki, Aziz Türk Milleti'nin azim ve iradesinin sartlar ne olursa olsun, varligi ve birligi söz konusu oldugunda adeta çeliklestigini göstermesidir. Bu zaferle kurulan ve Türk milletinin en büyük eserlerinden biri olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin vatani ve milletiyle birlikte sonsuza kadar hür ve bagimsiz yasamasi yönündeki inanç, istek ve idealimizi bir kez daha ifade etmek istiyorum. Gerektiginde Türkiye Cumhuriyeti devletinin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlügünün teminati olan ordumuz, bölgesel çikarlarimiz için de her türlü görevi yapmaya hazirdir. Bu konuda hiçbir süphemiz yoktur.

26 Agustos ve 30 Agustos kutlu zaferlerinin bu mutlu yildönümünde, bir kez daha yüce milletimizi ve onun bagrindan çikmis kahraman ordumuzu kutluyor; Basta iki büyük zaferin iki büyük kumandani, Sultan Alparslan ve Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, sehitlerimizi rahmet, sükran ve minnetle aniyorum. Bu ugurda canini ortaya koyan gazilerimizi de en derin duygularimla selamliyorum.

“Milletimizin özgürlügüne ve canina kasteden bölücü terör”

Maalesef yüzyillar önce var olan milletimizin düsmanlari, bu günde tüm kinleri ile sinsi planlarini sahnelemeye devam etmektedirler. Düsmanliklari ayni, kinleri ayni, yalnizca degisen tek sey, eskiden atalarinin atalarimizin karsisina çikip savastigi gibi açikça savasmak yerine, namertçe ayak oyunlari ve alçakça planlarla, bizleri dünyanin en degerli cografyasi olan vatanimizdan uzaklastirip, ellerinden gelse tüm Türk Milletini katlederek ortadan kaldirmaya çalismaktadirlar.

Kimse kendini ve milleti kandirmaya çalismasin! Yakin geçmiste var olan, tarihin en kanli terör örgütü olan Asala Ermeni Terör Örgütünün arkasinda kimler ve hangi amaç için destek olmuslarsa, bu gün de PKK Terör Örgütünün arkasinda ayni amaç için destek olmaya devam etmektedirler. Hiç kimse bizler terörle ve teröristle mücadele ederiz, ancak yok Avrupa Birligi Kriterleriymis, yok insan haklariymis falan diye bahanelerin arkasina siginmaya kalkmasin. Aksi halde bu millet tarihte kendi özgürlük ve canina kastetmis tüm düsmanlarla nasil bas etmis ve üstesinden gelmis ise, bu günde bu üç bes tane kemik siyiricisi les kargalariyla nasil bas edilecegini çok iyi bilir! Milletimizin can ve mal güvenligi basta olmak üzere refahindan sorumlu olanlarin atmalari gereken ilk adim olarak, PKK Bölücü Terör Örgütünün arkasinda ABD, Israil ve bazi AB ülkelerinin oldugunu açikça beyan ederek, onurlu ve dimdik durarak, tarihi sorumlulugun geregi olarak yerine getirmelidirler! Bu gerçegi görmezden gelerek, dile getirmekten bile kaçinanlara, eger bu milletin düsmanlari ile ayni dogrultuda çikarlariniz yoksa(ki oldugunu düsünmüyoruz), neden ve kimlerden korkmaktasiniz diye sormak en dogal hakkimizdir diye düsünüyorum.

Türk'ün yapisinda da, karakterinde de korku yoktur. Bu yüksek karakterli milleti yönetme sorumlulugunu üstlenmis olanlar, artik sivrisineklerle ugrasmak yerine batakligi kurutma basiretini göstermelidirler. Tüm dünyanin karsisina çikip, bebek katili kanli terör örgütüne artik saklama geregi bile duymadan destek olanlar, ABD'dir, Israil'dir, Yunanistan ve Fransa basta olmak üzere bazi AB ülkeleridir deme ve sonrasinda geregini yapma iradesini, bizlere yani milletine güvenerek göstermelidirler. Aksi halde sürdürülmekte olan politika ile hayatinin baharinda gencecik vatan evlatlarini sehit ederek inlerine saklananlara ve okyanus ötesindeki ABD ve Batili ülkelerden daha çok bizim sorumlulugumuzda olmasi gereken topraklarda kukla bir devlet hayalini gerçeklestirme yolunda olan çapulculara cesaret vermekten öteye gidilemeyecektir!

Globallesen dünyada, israrla Avrupa Birligi Ülkeleri ile birlesmemiz gerektigi yalani dayatilmaya devam edilmektedir. Dili farkli, dini farkli, irki farkli, en önemlisi tarih boyunca en büyük emelleri, Müslüman Türk Milletini yok etmek olan, bu ugurda bir araya gelerek, çesitli zamanlarda birleserek topyekûn savaslar düzenlemis olan milletler ve devletler ile bir arada, tek devlet olarak yasamamiz gerektigi, tarihte söylenmis en büyük yalandir. Adamlar, gizli ve açik bir sürü ayak oyunlari ile zayiflatip, parçalayip sonrada yok etmek için her yola basvurmaktadirlar. Koskoca bir milletin onuruyla oynayarak bu büyük yalanin arkasindan kosulacagina, asil yapilmasi gereken, dili, dini, irki, örf ve adetleri bir olan, her biri öz kardeslerimiz olan, Orta Asya ve Kafkaslardaki Türk Cumhuriyetleri ile birlesmektir. Önce ortak pazar olusturup, daha sonra ortak para birimi ve hukuk sistemine geçilerek Türk Birlesik Devletleri'ni kurmaktir. Bu hayal degildir ve, gerçeklestirilmesi en kolay seçenektir. Yeter ki milletimizi yönetenler, gözümüzün içine baka baka, AB ye girmekten baska seçenegimizin olmadigi yalanini dayatmak yerine, Müslüman Türk Devletler Toplulugu yolunda tutarli adimlar atabilsinler. Bakin bakalim o zaman, Türkiye'deki terör sorunu, Azerbaycan'daki Yukari Karabag sorunu, Çin isgali ve zulmü altindaki Dogu Türkistan sorunu, Musul, Kerkük, Süleymaniye, Erbil'in bulundugu bölge sorunu, Bati Trakya'daki Türklerin sorunu, Ege'deki Adalar ve kita sahanligi sorunu, Kibris sorunu diye sorunlari kaliyormu Türk Milleti'nin!

Firsat kaçmis degil

Bu arada üzülerek belirtmeliyim ki, Türkiye'de Atatürk döneminden sonraki hükümetlerin tamami(!) bu adimlari atmak biryana, koskoca bir milleti ABD ve Bati dünyasinin mandasi yapabilmek için adeta yaris ettiler. Yukarida sözünü ettigim geç bile kalinmis adimlari atacak, Türkiye Cumhuriyeti'nin ve dünyadaki Türk Milletlerinin önünü açacak, eskiden oldugu gibi dünyaya huzuru, barisi ve mutlulugu getirebilecek lider olarak Sayin Muhsin Yazicioglu gibi bir firsatimiz bulunmaktadir. Evet Sayin Yazicioglu, yogrulmus oldugu öz kültürümüz ile, hayatini adadigi idealleri ve fikirlerindeki kirilmazlik ile, sahibi oldugumuz cografyada, diger Türk liderler ile bir araya gelerek, bütünlesme programini cesaretle uygulayabilecek tek devlet adamidir. Iste bu yüzden biz Alperen Türk Gençleri olarak kendisini önderimiz ve liderimiz olarak görmüs ve kabul etmis bulunmaktayiz. Milletimizin en kisa zamanda önüne gelecek sandiklar vasitasi ile, kendi can ve mal güvenligi, refahi mutlulugu için, birileri tarafindan sadaka olarak dagitilan rüsvet niteligindeki birkaç parça kömür ve benzeri seylere itibar etmeyerek, onurlu bir sekilde Sayin Muhsin Yazicioglu’nu iktidara tasiyacaklarina inanmaktayim.

Kemal Sar’in bir ayagi BBP’de, bir ayagi SP’deydi

Muhsin Yazicioglu ve Büyük Birlik Partisi'nden sözetmisken, geçtigimiz günlerde eski Il Baskani Kemal Sar'in yaptigi talihsiz açiklamalara deginmeden geçemeyecegim. Yapmis oldugu açiklamada, kendisinin il baskanligindan ayrilmasina gösterdigi gerekçe, kendi ifadesi ile ''… Partiye bizim monte ettigimiz bazi arkadaslarla anlasamadik ve durum bu noktaya geldi…'' Inanin bu ifadeye yorum yaparken bile zorlaniyorum. Öncelikle belirtmek isterim ki, bizler Nizam-i Âlem sevdalilari Alperenleriz. Bizler liderimiz Sayin Yazicioglu'nun önderliginde tüm dünyada Gül Medeniyetini yeniden insa etmeye hayatlarimizi adamisiz. Bir Kirklareli'li olarak Kemal agbiyi uzun yillardir tanirim, sahsi hiçbir problemim ve saygisizligim olmamistir. Ancak partiden ayrilmasi ve sonrasinda yaptigi talihsiz açiklamalar nedeniyle kendisini akliselime davet ediyorum. Sonradan monte ettigimiz diye ifade ettigi kisiler bizleriz. Sayin Sar, yasin bizlerden büyük; agzindan ve kaleminden çikan ifadelerin nereye varacagini önceden düsünmüssündür diye tahmin ediyorum. O zaman bizlerin de sana yöneltecegimiz sorulara da açik yüreklilikle cevap vermen gerekecektir. Uzun yillar, bir ayagin S.P.'de bir ayagin Büyük Birlik Partisi'nde her iki tarafi da kandirarak yürütmeye çalistigin gizli tezgâhlarin ortaya çiktiktan sonra B.B.P.'den ayrilmak zorunda kaldigini da açiklaman gerekecektir. Büyük Birlik Partisi'nin tüm birimlerinde görev alan yöneticileri ve üyeleri onurlu ve gururlu kisilerdir.

Çogu esnaf olan yöneticilerin, evlatlarinin riziklarindan arttirdiklariyla ödedikleri aidatlarin her kurusunun en kutsal varligin olarak sarf etmen gerekirken, inanmadigin bir davanin basinda daha fazla kalamayacagini anlayarak çekip giderken, sonradan monte ettigim diye yerdigin kisiler olarak bizlere biraktigin yiginla borçlari da çikip gazetelerde açiklamani sahsen bekliyorum!”

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol