“Bizim için ne eski Türkiye var ne yeni Türkiye var”

Kırklareli’de milletvekili adayları ile seçim otobüsünden halkı selamlayan Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, “Bizim için ne eski Türkiye var ne yeni Türkiye var. Türkiye tarihi yürüyüşü içerisinde Türkiye Cumhuriyeti olarak vardır. Bu ülke 3 Kasım 2002 de kurulmamıştır, bir büyük kadim geçmiş içerisinden süzülerek ve mücadele vererek gelmiştir. İnşallah büyük Türkiye olarak yeniden taşların yerine oturduğu, kendi iradesi ile kendi geleceğine yön veren, kendi insanlarının geleceğini kendi topraklarında gördüğü bir ülke haline gelecektir” dedi.

 

 

Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, beraberindeki Kırklareli Milletvekili Adayları Orhan Akyıldız, Sezgin Çakan ve Ali Çevik ile birlikte seçim otobüsü ile Kırklareli turu attı. Oluşturulan konvoy ile Kırklareli caddelerinde gezerek halkı selamlayan Uysal, seçim otobüsünde kendisini görüntüleyen gazetecilere de açıklamalarda bulundu. 7 Haziran’a kısa bir süre kaldığına işaret eden Uysal, Türkiye’de her seçimin bir dönüm noktası olduğunu belirterek iktidarın dayatmaları ile yine bir seçime doğru gidildiğini belirtti.

İktidarı 12 yıllık dönemde seçmeni adeta rehin almakla ve kadrolu seçmenler yaratmakla suçlayan Uysal, seçimlere komadaki demokrasi ile gidildiğini savundu.

Uysal açıklamasında şu ifadelere yer verdi;

“Her şeye rağmen önemli bir demokratik geçmişe sahibiz. Ara dönemler darbe dönemleri de olsa bu milletimizin sağduyusuna her daim inandık. Bu günde milletimize gidiyoruz diyerek çıktığımız güzergâhta meşruiyeti millette arıyoruz.

Türkiye’nin bir tarafta iktidar bir tarafta Mecliste temsil edilen siyasi partilerin hepsi milletin kutuplaşma ikliminde kendilerine mahkûm olduğunu düşünmekteler oysa biz diyoruz ki ne iktidara ne onun karşısında bu gerginlikten nemalanan, Türkiye’nin ortak değerleri üzerinden siyaseti bir rekabet unsuru haline getirerek yanlışta yarışan bu iktidar ve muhalefet anlayışına karşı her daim geçmişten bu güne milletin ortak paydasını temsil eden ve bu ortak paydada çözümleri arayan bir hareket olarak doğruluğu ispat edilmiş bir çizgide bugün yeniden milletin huzurundayız. Bu manada Türkiye’nin yeni bir döneme girerken rotasını kaybettiği noktada yeni bir rota çiziyoruz diyerek ‘Yeni Nesil Demokrat Parti Yeni Nesil Türkiye’ programımızla Türkiye’nin tabandan tavana sıçrayışının adı olacak daha iyi bir düzeni değil yeniden tabandan tavana inşa edilecek bir süreci öngörüyoruz.

İnşallah Türkiye’nin yeniden üreten bir güç olarak dünya ile eklemleneceği, tarımın yeniden stratejik bir alan olarak Türk ekonomisinde orta direk haline geleceği bir ekonomik program ile inşallah yenilikçi yaratıcı bir Türkiye portresini oluşturacağımız kanaatindeyiz ama bütün bunların yapılabilmesinin ön şartı önce siyaset değişecek sonra Türkiye değişecek diye ortaya koyuyoruz.

Bugün Türkiye ne esnafı, ne çiftçisi, ne gençleri ne kadınları hiçbir sektörün ve hiçbir kesimin meselelerini demokratik kanallara beraberinde hukuki kanallara aktaramaz haldedir. Bunu aktardığı takdirde Türkiye bütün meselelerini demokrasi içerisinde çözer ama bugün bu sistemden bu kutuplaşma ikliminden iktidar kadar muhalefette nemalanmaktadır. Türkiye’nin büyüklüğünü, tarihini ve çoğulculuğunu bu günkü dayatılan yüzde 10 barajı ile beraber kendi hayat alanları olarak yüzde 10 barajından beslenen 12 Eylül rejiminin kalıcı kurumu haline gelmiş ve sistemdeki krizi daha da derinleştiren bu sürdürülemez halin sürdürülmek istendiğini görüyoruz. Bütün bunların yanında Türkiye’nin iç ve dış konjonktürünü değerlendirdiğimizde Türkiye’nin iktidar eliyle kademe kademe kaosun çekim merkezine doğru özellikle orta doğudaki yanlış politikaları ile birlikte sürüklediklerini gördük.

Öte tarafta demokrasi ve onun tabi uzantısı olarak Türkiye’nin 1959 da Demokrat Parti iktidarı ile Menderes ve Zorlu ikilisinin attığı Avrupa Birliği güzergahındaki sürecinde zaten ötelendiğini, iktidarı kademe kademe kendi gücünü pekiştirdiği noktada kimseye ihtiyacımız yok diyerek bugün askeri vesayetin örselendi dedikleri noktada kendi güçlerini adeta milli egemenliğin bir kişinin egemenliğine indirgendiği başkanlık modeli ile beraber sınırsız yetki sıfır denetim mantığı içerisinde bir sisteme Türkiye’nin dayatıldığını görüyoruz. Yeni Türkiye lafları ile de gömlek değiştiriyoruz diyerek kendilerine geçmiş arayanların bu büyük ülkede geçmiş arama teşebbüsü içerisine girdiklerini görüyoruz ama bizim için ne eski Türkiye var ne yeni Türkiye var Türkiye tarihi yürüyüşü içerisinde Türkiye cumhuriyeti olarak vardır. Bu ülke 3 Kasım 2002 de kurulmamıştır bir büyük kadim geçmiş içerisinden süzülerek ve mücadele vererek gelmiştir. İnşallah büyük Türkiye olarak yeniden taşların yerine oturduğu, kendi iradesi ile kendi geleceğine yön veren, kendi insanlarının geleceğini kendi topraklarında gördüğü bir ülke haline gelecektir diye ümit ediyorum.”

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol