BİZİM SORUMLULUKLARIMIZ

Tüketici Hakları Derneği'nin amacı; tüzükte belirtildiği gibi, 'tüketicinin haklarının yerleştirilmesi ve yaygınlaştırılması ile tüketicinin korunması konusunda çalışmalar yapmaktır'.
Bir diğer tanımlama ile; ilgi, sorumluluk, faaliyet kapsam alanlarımızla ilgili tüketicilerimizin mal ya da hizmet alımlarında yaşadıkları haksızlıkların giderilmesi ve önlenmesini sağlamaktır. Çünkü; kamu yararına çalışan derneklerin kuruluş nedeni, tüketicilerin haklarını korumak ve onların haklarını savunmak için uğraş verir.
Çalışmalarımızda bizi rahatsız eden, gerek tüketici gerekse tüketiciye hizmet ve/veya mal sağlayan kişi, kurum veya kuruluşlarca sergilenen olumsuz davranışlar vardır. Bu davranışlar ki; bizim bu kamusal hizmetlerimizi etkisizleştirmekte, önemsizleştirmekte, zafiyete uğratmakta hatta, hatalara zorlamaktadır.
Öncelikle tüketicilerimizin olumsuz davranışlarından söz etmek istiyorum.
Her ne şekil ve yöntemle olursa olsun, kimse kimseye hiçbir karşılığı olmadan herhangi bir menfaat sağlamaz (Şans oyunları hariç, bu devlet bile olsa). Esasen bu alanda sayısız örnek var ancak, buna birkaç örnek vermek istersek;
"Kurnaz ve uyanık pazarlamacıların dayanılmaz ısrarları karşısında asla ikna gafletine düşülmemeli ve bunun altında mutlaka bir aldatma/kandırılma kaygı ve kuşkusu aranmalıdır.
"Basın ve yayın araçları ile yapılan reklamlarda daima bir illizyonizm (göz-kulak yanılgısı) yani, bir algı güvensizliği düşünülmelidir.
"Gerçek değerinin altında satışı yapılan her üründe, gizli bir defonun varlığı ya da, size ağır bir bedel fatura edileceği korkusu olmalıdır.
"Hak arama yolunda, haklı olduğunuz halde sizi haksız duruma düşürecek tavır ve davranışlardan kaçınılmalıdır.
Tüketicilere mal ve hizmet sağlayan ve ilişkiler sonucu mağduriyetlere neden olan kişi, kurum ve kuruluşların davranışları ise;
Onlardan ekstra bir fedakarlık istemiyoruz, yeter ki; yasa ve ilgili mevzuatlara uysunlar ve de ticari ahlaka uygun davransınlar.
Toplumsal düzen ve adaleti sağlamakla görevli yerel ve genel konumdaki kamu kuruluşlarına gelince;
Bir ülkenin asli unsuru; alt kimlikleri ne olursa olsun, üst kimliği o ülkede yaşayan halktır. Farklı renk, cinsiyet, kimlik ve inanç sahibi her kim olursa olsun bir yurttaş olarak yasalar karşısında herkesin eşit olduğu söylemlerden öte pratik hayatta yaşanmalıdır. Hizmet ya da mal alırken, herkesin aynı hak ve sorumluluk içinde olması gerekir.
Özellikle, kamu yararına çalışan derneklerin bu tür durumlara müdahil olma önceliği bulunmaktadır. Aksi halde, neden diğer derneklere göre ayrıcalıklı sorumluluk taşısınlar? Örneğin;  (5253 sayılı DK) Kamu yararına çalışan dernekler, ilgili bakanlıkların ve Maliye Bakanlığı'nın görüşü üzerine, İçişleri Bakanlığı'nın teklifi ve Bakanlar Kurulu kararıyla tespit
edilir. Bir derneğin kamu yararına çalışan derneklerden sayılabilmesi için, en az bir yıldan beri faaliyette bulunması ve derneğin amacı ve bu amacı gerçekleştirmek üzere giriştiği faaliyetlerin topluma yararlı sonuçlar verecek nitelikte ve ölçüde olması şarttır. Kamu yararına çalışan dernek statüsünün kazanılması, kaybedilmesi ve gerekli belgeler ile diğer esas ve usuller yönetmelikte düzenlenir.
Kamu yararına çalışan dernekler en az iki yılda bir denetlenir. Yapılan denetimler sonucunda düzenlenen raporlar üzerine, kamu yararına çalışan derneklerin organlarında görev alan üyeler veya ilgili personel, ağır hapis veya ağır para cezası verilmesini gerektiren suçların işlendiğinin tespit edilmesi halinde, geçici bir tedbir olarak İçişleri Bakanınca görevden uzaklaştırılabilir.   
İyi hafta sonları… Sorunsuz sağlıklı bir yaşam dilerim…
Hoşça kalın…

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol