"BIZIM KÖYLÜMÜZ YURDUN EFENDISI OLMADIKÇA..."

Mustafa Kemal 1912 Balkan Savasi'ndan hemen sonra Bulgaristan'a Askeri Atese olarak atanmistir. Savastigimiz ve istanbul Anlasmasi ile bir takim konularda anlastigimiz Bulgaristan'a Mustafa Kemal gibi Osmanli Ordusundan seçkin bir subayin gönderilmesi anlamlidir.
Bunu Mustafa Kemal'in kendisi mi istemistir yoksa Harbiye Bakanligi mi istemistir bilmiyoruz. Yalniz bu atama Mustafa Kemal için çok yararli olmustur. Mustafa Kemal bu vesileyle Bulgarlarin Balkan Savasi'nda Çatalca'ya kadar nasil geldiklerini arastirma, Bulgar halkini tanima imkani bulmustur. Tabii bunun disinda Mustafa Kemal Bulgar yöneticilerine, Sofya sosyetesine yakin olmustur. Bulgar kültür ve sanat çevrelerinin içine girmis, tiyatrolara, operalara gitmis, dostluklar kurmustur. "En küçük ayrintilar onun dikkatini çekmistir."
â?~Bir gün Mustafa Kemal Sofya'da adet edindigi gezilerinden birine çikti. ilkbahar yagmurlarinin islattigi Vitosa Caddesini geçerek bu caddeyi kesen ve üzerinde Türk Elçiliginin bulundugu sari taslarla döseli Çar Osvobodile Bulvari'ndan yürüdü. sehir parkinin yanindaki Grand Otel Bulgaria'nin pastanesine oturup kahvesini içmeye, gelip geçenleri seyretmeye basladi. Masalar her zamanki gibi devlet memurlari, avukatlar, gazetecilerle doluydu. Bir ara kapida, üzerinde sayaktan bir giyisi, kalpak ve çariklariyla yasli bir köylü belirdi. Herkesin bakislari ona çevrildi. Onun girmemesi gereken yere girdigi için kapilacagi korkuyu ve saskinligi görmek istiyorlardi. Ama köylü her gün buraya gelen bir insanin rahatligi içinde kalabaligi geçip masalardan birine oturdu. Garsonluklar uzun zaman (Bulgar Köylüsünü) görmezlikten geldiler. Ancak köylünün inatçi çagirmalari sonunda garsonlardan birisi gelerek kaba bir hareketle ona burada servis yapamayacaklarini söyledi. Fakat köylü hâlâ diretiyordu (kendisine servis yapilmasini istiyordu. Mustafa Kemal de bu hareketleri, konusmalari dikkatle izliyordu.) Az sonra pastahanenin sahibi de gelerek köylüye bir seyler söyledi. Ne söylediyse buna öfkelenen köylü elindeki degnegi kaldirarak, herkesi sasirtan, özellikle Mustafa Kemal'i sasirtan bir sesle haykirmaya basladi
"Beni buradan kovma yürekliligini nereden buluyorsunuz? Bulgaristan benim anlimin teri ile doyuyor. Onu koruyan da benim tüfegim."
Mustafa Kemal'i Bulgaristan'da etkiyen ve düsündüren bu olay olmustur. Olaydan sonra yürüyerek kaldigi eve gelen Mustafa Kemal burada Bulgaristan Türk Milletvekili sakir Zümre'ye hadiseyi anlatti. O sira Mustafa Kemal ile sakir Zümre ayni evin birer odalarini paylasiyorlardi. Yine o sira Selanik'ten yakin arkadasi Fethi Okyar da Sofya Büyükelçisi idi. Ona da tanik oldugu olayi anlatarak düsüncelerini söyledi.
Mustafa Kemal Sofya'da çok kalmamistir. Zira Osmanli ordulari çesitli cephelerde savasirken kendisinin Bulgaristan'da pasif bir hizmette bulunmasinin dogru olmayacagini, Harbiye Bakanligi'ndan bu görevden alinmasini, cepheye gönderilmesini istemistir. Bilindigi üzere Mustafa Kemal Sofya'dan Tekirdag'daki 19. Piyade Tümeni komutanligina atanmistir.
Mustafa Kemal milli mücadeleyi basariyla tamamladiktan, Büyük Zaferi kazandiktan, cumhuriyeti ilan ettikten sonra baslattigi devrim ve yenilesme sürecinde Bulgaristan'da sahit oldugu Pastahane Olayi'ni, Bulgar köylüsünün davranis ve direncini hiçbir zaman unutmadi. Hatta bir toplantida yakin arkadaslarina bu son derece düsündürücü olayi anlattiktan sonra sunlari söyledi
"iste Türk köylüsünün de böyle olmasini istiyorum. Bizim köylümüz yurdun efendisi olmadikça Türkiye ilerlemeyecektir."
istanbul Florya köskünde kaldigi günlerde denize girip çiktiktan sonra kiyida bagdas kurup dinlenirken denize girmis her kesimden insanlarin çilginca alkislarina karsilik verirken yaninda bulunan yaveri Salih Bozok'a söyle diyecektir
â?~Salih, çocuk, bizim halka iki seyi vermemiz gerekir. Bunun biri YAsAMA SEViNCi digeri de HAKKINA ARAMA CESARETI.
Ve Mustafa Kemal bir baska konusmasinda da "KÖYLÜ MEMLEKETiN HAKiKi SAHiBi VE EFENDISIDIR" diye söyleyerek Türk Köylüsünü yerini ve sifatini tespit etmistir.
Türk köylüsü bugün Atatürk'ün söylediginin neresindedir bilemem. Ancak Mustafa Kemal köylüyü, çiftçiyi, esnafi memleketin temel kesimi olarak görmüstür. Köylüyü, esnafi, orta diregi çökertmek toplumsal çatinin çökmesi demek olacagi unutulmamalidir.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol