18 Aralik 2009 gecesi yasadigimiz "Bir Türkülük Mola"ydi. Dostlarlaydi.
Her sey paylasima yönelik düsünülmüstü.
Hazirlik asamasinda çok az bulunabilmistim.
Ali Bali ve Aliye Aktas çalismislardi alt yapida. Her biri onlarca belki onlarcayi asip yüzleri deviren haberlesmeler yapmisti öncesinde. Kolay degil insanlari bir seylere yönlendirmek. Duyurmak, ikna etmek, getirmek, bir araya toplamak, huzurlu bir biçimde bir arada bulundurmak, barindirmak…
Her türden, her yöreden, her anlayistan, her görüsten, her tür siyasal durustan insan vardi ortamda.
Sokakta birbirini tanimayan… Sokakta birbirine belki selam bele vermeyen, veremeyen, birbirini görünce yolunu degistiren, kafasini öte buran insanlar…
Toplaniyorlar bir araya… Hem de her biri Bekrî kesilerek.
Çalisani, emeklisi, ögretmeni, ögrencisi, ev hanimi, is adami, marangozu, kaportacisi, doktoru, vergi memuru, müdürü, köylüsü, sehirlisi, kasabalisi, tanidigi, tanimadigi…
En sagdan, en soldan, ortadan, suya sabuna dokunani, dokunmayani.
Ömründe eline su ve sabun degmemisin yaninda…
Elini sudan sabundan bir nebze çikarmamisina kadar…
Türküler de komün isiydi. Paylasmistik.
Bayanlar vardi bizimle türküler söyleyen.
Ögretmenlerimiz vardi.
Tek tek isim vermek zor olacak belki de…
Nevin'in dilinden Ünzile'yi dinlemek, Ünzile'yi Nevin'in sesinden nefeslenmek Kirklar'da…
Ögretmenlerin, isçilerin, emekçilerin seslerinden türküler duymak, duyumsamak…
Ama ille de çocukluk arkadasim, kardesim desem yeridir, emekli ögretmen dostum Mehmet Budak'in dilinden, telinden türküler, deyisler dinlemek çok sevindiriciydi.
Mehmet Budak, emek adami. Safi türkü adina, dayanisma askina isin hos yani. Bazen isin acitan tarafi da oluyor tabi. Insanlarin karsiliksiz sunmaya dünden hazir olduklari emegi gerçekten her zaman, alabildigine uluorta kullanmanin çok fazla sevindirici, çok etik olmadigini bilenlerdeniz. Bu aciyi çekenlerden, bu boyunduruga fazlaca girenlerdeniz. Emegi sergileyip ardina bakmadan yürüyen… Sonra da emegi görülmezden, bilinmezden gelenlerdeniz…
Bu noktada dostum, kardesim Mehmet Budak, belki ömrünün en içtenlikli, en huzurlu, en bilinçli dinletilerinden birini sundu o Cuma gecesi.
Ali Bali'ya gelince. O zaten kardesim.
Terzidere'den bir Hasan Usluasik yetismisti, bir de ben, bir iki Hasan'in Hüseyin'in ardindan. Bu baglamda, bir kaç Hasan'dan sonra, baglamada ve türkülerde bu denli basarili ve türkü emekçisi olarak boy gösteren en belirgin insan diyebilirim Ali Bali. Basarilarinin katlanarak, büyüyerek sürmesini dilerim.
Ali'yle çok isler yapacagiz basta Kirklareli'de ve sonrasinda genelde. Ali'nin bu isin pesini birakmamasi gerekiyor ve zaten de birakmiyor, iyi ediyor.
Iste böyle.
Aliye Aktas'in büyük özverileri ve Ali Bali'nin yorucu ugraslari sonucunda… Dostlarla bir arada olundu ve "Bir Türkülük Mola" verildi. Bu mola bir kerelik degil tabi. Daha nice türkü molalarina kulaç atacagiz. Nice türkü molalarinda dostlarla birlikte olacagiz.
Bu toplumda birileri türkü söyleyecek, birileri katilacak, birileri dinleyecek. Biz, türkü söylemek için ortamlar yaratilmasini beklemistik. Bir yol olmasini, türkülere dogru yol bulunmasini istemistik. Baktik gördük ki türkülere ulasan yollari kolayina bulamiyoruz. Tutup kendimiz yol açmayi denedik. Basardik. Daha da açacagiz. Türkülü bir diyarda dostlarla sikça birlikte olacagiz.
Türkülerle nefeslenmek ve türkülerin kanatlarinda özgürlesmek dilegiyle…
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol