BIR MAÇ HERSEYI BOZAR

Herkes bir seylerin bilincinde, ayirdinda. Sorarsan herkes dogrulari söylüyor ama is uygulamaya gelince… Yanlislar tatli oluyor.

Zararini bile bile alkol, sigara, kumar gibi… Bu tür kötü aliskanliklar ne kadar da zarar veriyor insan bünyesine ve kesesine ama dönülmüyor, dönülemiyor ha deyince.

Öylesine masumane hatalarimiz,yanlislarimiz, öylesine sinsi suçlarimiz var ki gün içinde, yasam içinde…

Ülkemiz futbol maçi trafigine bir takildi, pir takildi. Sikisip kaldik turnuvalara.

Sali aksami UEFA.

Çarsamba Avrupa Sampiyonlar Ligi maçlari.

Persembe yine UEFA.

Cuma, Türkiye Birinci Liginde haftanin ilk maçi.

Cumartesi, Pazar maçlar. Gecesinde de bikincaya kadar, cilki çikincaya kadar TV programlari.

Geriye kalir bir Pazartesi, onda da gâvura mi müslümana mi!

Kadin günlerdir bir is yapmadan eli kolu bagli, tüneyip duruyormus poposunun üstünde.

Sormuslar: "Neden günlerden beridir bir is yapmiyorsun?"

Nedenini söylemis kadin. Açiklamada bulunmus: "Sali günü Salif'im öldü, Çarsamba günü Elif'im öldü. Persembe öyle böyle geçti. Cuma,  hangi sirfinti is yapmis ta ben de yapayim!"

Zaten ardindan Cumartesi, Pazar geliyor. Temelli tatil.

Pazartesi de her halde plan program günüdür. Oturur hesap kitap çikartir. Olmadi dertlerine yanar.

Bir sehre örnegin Sali veya Çarsamba aksami çok önemli bir tiyatro toplulugu gelse… Hem de öylesine önemli ki, ülkenin en seçkin tiyatro grubu olsun bu. Ömründe bir kerecik gelmis olsun hem de.

Ayni gece önemli takimlardan birinin Avrupa maçi olsa veya büyük takimlarin kendi arasinda bir kupa maçi…

Kaç kisi gider tiyatroya?

Oysa, o tiyatro bu sehre belki de ömürde bir kere gelecektir ama o takimlar kendi aralarinda yilda üç bes kez maç yapmaktadirlar. O takimlar kendi aralarinda yilda on-on bes maç yapacaklardir hattâ.

Insanlar artik kendilerini maç naklen yayinlarina göre kurmaya basladi. Konukluga gidilecekse veya eve konuk gelmek durumu varsa…

Maç yoksa o gece, bir yerlere gidilebilir, eglenceye veya her hangi bir sanatsal etkinlige.

O gece maç varsa eger, insanlar çakili kalirlar dizi dizi, tavan tahtasi gibi.

Bu konuyu kiminle konusursaniz konusun, herkes bu anlayisi kinayarak konusur, olaya kinayici bir elestiriyle yaklasir.

Sonra döner bu insanlar, aynisinin tipkisini yaparlar.

Insan denen yaratik, hatali isler yapmaya bu denli yatkindir iste.

Hata yapmaya degil, yanlis isler yapmaya bu denli yatkin.

Çünkü, hata dedigin bilmeden yapilan yanlislar, bilemeden islenen yanlis islerdir.

Hatanin ilerlemis durumu suçtur tabi. Kabahat yani.

Bir insan, kendine, ailesine, çok yakin çevresine karsi duyarli olmak, sorumlu davranmak durumundadir, zorundadir, degil mi?

Bir insan, yasama karsi duyarli olmak zorundadir en basta.

Bazi insanlarin ömrü uykuda geçer.

Bazilarinin kumar masasinda…

Bazilarinin içki basinda.

Bazi insanlar, bombos gezinmeye ayirirlar geri kalan ömürlerinin hemen hemen tamamina yakinini.

Bir de maça.

Maç dedinmiydi, ne türkü kalir ne tiyatro, ne kapali salonda oynanacak hali saha maçi… Çünkü bizde spor anlayisi, kendin yapmak degil de elin yaptigini oturdugun, sirt üstü yattigin yerde izlemektir kisacasi. Al sana spor.

Maç dedinmiydi yasam kilitleniyor, duruyor. Resmen duruyor toplum. Il firenini çekiyor, kazikliyor, demir atiyor. Öldür allah kimildanmaz. Insanlar sanat için bir araya kolaylikla gelemezler. Çünkü beynin ilgi alani baska.

O zaman da o toplumda olumlu gelismeler kolay kolay gerçeklesemiyor…

Sekil "F"de görüldügü gibi.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol