Illâ ki yazmak diye bir sey yok.
Bir durdum.
Siradan bir vatandas olarak izliyorum ortami.
Siradan yasamaya gayret ederek.
Bakiyorum ki "domuz gribi" diye adlandirilan kirli pasakli oyun mola aldi.
Öyle bir mola ki, belki sahaya yeniden dönmeyecek.
Bir kaç soru kaliyor geri: Eldeki ilaçlar ne olacak? Bu dalavereyi ortaya atanlar ne durumda algilanacak? Bunu topluma israrla pompalayanlar bundan sonra nasil bir tavir sergileyecek?..
Bir taraf durma pompaladi, kim bilir ne var gibi.
Birileri de, "yok öyle bir sey," türünden yazdi çizdi.
"Yok öyle bir sey!" diyenler simdilik bir sifir öndeler.
Hattâ bunun altinda bir sürü kirli rant oyunlari döndügünü dile getirdi simdi bir sifir önde olanlar.
Simdilik hakli çiktilar, zaten bastan beri hakli gibi görünenler.
Birkaç yil önceki "kus gribi" de aynen buydu.
Bosuna israf etmislerdi milyonlarca tavugu ve dilimize bir de "itlaf" diye ne idigi belirsiz bir sözcük girmisti tavuklarin katli yüzünden.
Domuz gribi yalani nedeniyle mandalarin, sigirlarin ve bunlara benzer ne kadar evcil yani ele geçebilen hayvan varsa tümünün itlaf yani israf edilecegi kuskusu avlu kazigi gibi dirilmisti yüreklere.
Bereket korkulan olmadi.
Bu sefer evcil hayvanlarin domuz türü benzerlerinin katline girismediler ne mutlu ki.
Bir de…
Ankara'daki kâgit yeme olayi.
Kâgit helvasi degil.
Bizzat kâgit.
O da rafa kalkti kalkacak.
Çünkü koskoca subaylar, albaylar durup dururken, hazir kâgit helvasi veya güzelim koksa varken kâgit yemez ki canim.
Arinç, yeni bir mizirdanim konusu yaratana kadar "kâgit" olayinin kalintilari da süpürülür gider.
Sonra, basbakan yardimcimiz, iki gözü iki çesme, yeni bir konu yaratir.
Tekel isçileri 17 ocak günü Ankara'da büyük bir miting düzenliyorlar.
Hükümet, Istanbul'da "Avrupa Kültür Baskenti," girgirinda.
Istanbul'a bakiyorum, kesmekesten, pislikten, düzensizlikten, trafik karmasasindan, ulasim zorluklarindan, issizlikten, moralsizlikten, baliciden, tinerciden, kokoreççiden, yol üstü açik saçik, toz pas içinde dönerciden geçilmezken…
Bakiyorum bakalim nasil bir "Kültür Baskenti" olacak!
En basta Deniz Feneri olmak üzere, dünya kadar yolsuzlugu, hayirsizligi, ugursuzlugu bir kenara ittik biraktik.
Suçlulara dokunulamayan ülkemde, olagan, siradan vatandaslardan zorla suçlu yaratilmak çabasi sürüp giderken…
Pek çok meslekten, bir takim insanlar, sorgusuz sualsiz, apar topar, sözde gözaltina alinirken… Ve bu sözde gözaltilarda yillarca hapis yatirilirken…
Gerçek suçlular umulmadik biçimde, umulmadik yerlerde agirlanir, onurlandirilirken…
En büyük mahkeme tarafindan "Siyaset yasakli" ilan edilenler siyaset sahnesinde arz-i endam ederken…
Devlete, hükümete, hükümet yetkililerine, hükümetin en önde gelenlerine dilinin tersiyle "defol" çekenler hakkinda gik çikmazken…
Daha mi?
Bir yigin iste.
Bir durdum, izliyorum.
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol