Tarih 3 Subat 2009. Aksam saat dokuz. Memleketimden 400 kilometre uzakta TRT 1 ´Izliyorum Nuray hanim Gezelim Görelim programinda Kirklareli´ni anlatiyor. Tüm baglantilarimi kestim. Sadece ve sadece TRT 1´e verdim kendimi. Dogup büyüdügüm kentimin folklorunu izledim.
Aklima her zaman oldugu gibi Halkevi Baskanligini yaptigim dönemde ekibimizin Ankara´da elde ettigi Türkiye 2.ciligi geldi. Ah be HÜSEYIN usta, ah be KIRALI, ah be SINAN, ah be MAVIS deyip tam kirk yil öncesinin unutulmaz güzelliklerine daldim. Yer sofrasi, kuru fasulye, tursu, tarhana ve köfte görüntüleri beni çocukluk yillarima götürdü. Birde Poyrali´da hanim arkadasin muhtarlik yaptigini ve de bir Kültür Evinin oldugunu duyunca onlari kucaklamak geldi içimden.. Peynir, yogurt, helva, hardaliye, köfte dile getirilince inanin agzim sulandi. Önceden tasarlanmis programlarim olmasaydi hemen otobüse atlayip gelebilirdim. Benim Kirklarelim sevecen, hayat dolu, çakir insanlarla dolu bir kenttir. Dere geliyor dere - Kumunu sere sere.. Kizilciklar oldumu - Derelere doldumu..
Bu türküleri sag oldukça dinleyecegim. TVlerde Trakya´dan ezgiler sunuldugunda televizyonumun sesini sonuna kadar açiyor ve Trakya özlemimi bir nebzede olsa gidermeye çalisiyorum.
Komsularim da bana adeta eslik ediyorlar. Hatta gine çakir damarin tuttu diye bana takiliyorlar.
´Kim ne derse desin. Kirklareli´mi çok ama çok seviyorum..
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol