BIRAZ EDEBIYAT KONUSALIM

EDEBIYAT sözü bizde 1800’lü yillarin ortalarina dogru, Bati’dan alinarak kullanilmaya baslanmistir. Ondan önce Türk toplumunda edebiyat SIIR ve INSA yani DÜZYAZI (Nesir) biçiminde ifade ediliyordu. Fakat edebiyatin ne oldugunu edebiyat tarihçilerine sormak, onlardan ögrenmek gerekir. Yalniz, öncelikle sunu söylemek gerekir ki edebiyat okunmadan ne sair, ne hikayeci, ne yazar ne de romanci olunmaz. Çünkü edebiyatin bu türlerinin tümünün kendine özgü (mahsus) teknikleri ve bilgileri vardir.

Bizde EDEBIYAT TARIHI yazan birçok kisi vardir ama bunlarin içinde Edebiyat Tarihçisi olarak Mustafa Nihat Özen, Nihat Sami Banarli öne çikmislardir. Ben 1950’li yillarin basinda Ankara Gazi Egitim Enstitüsü’nde Mustafa Nihat Özen’e bir sinav için kisa bir süre ögrenci olmustum. O zaman neleri sordugunu simdi hatirlamiyorum ama ondan pek basarili not alamamistim. Simdi bu degerli edebiyatçinin elimde Edebiyat Tarihi ile “Edebiyat ve Tenkit Sözlügü” kitaplari bulunmaktadir.

Mustafa Nihat Özen’e göre “Edebiyat Genis Anlamli Söz” demektir. Yazi yazma sanatini ögreten (Yani siir, hikaye, roman, makale gibi) edebi türlerin yazim ilkelerini ve bu sayede meydana getirilen eserlerin tümünü ifade etmektir. “Bütün yazili eserleri ifade ettigine göre edebiyat, bu anlamda bir ulusun ayni zamanda duygu, düsünce ve ruhunu da anlatan yazili bir ugras alanidir.

Edebiyatta Yazili Eserler’in temel ilkelerini ögreten Edebi Bilgiler’dir. Bu nedenle birçok edebiyatçi Edebiyati ögreten Edebi Bilgiler Kitabi yazmistir. Bu bilgileri okumadan, onlara sahip olmadan kisinin kendisine sair, hikayeci, gazeteci yazar, romanci, tiyatrocu vesaire saymasi gülünç bir seydir. Kaldiki edebiyatin faaliyet alanlari da kendi içinde bir takim bölünmelere sahiptir. Sözgelimi, roman bir çesit degildir. Tarihi romanlar, pembe diziler, biyografik romanlar vardir. Nesir dedigimiz düzyazilar içinde de elestiriler, denemeler türünde yazilar bulunmaktadir. Kaldiki Tenkit (elestiri) kendi basina bir edebiyat türüdür. Örnegin, tiyatronun birçok çesitleri bulunmaktadir. Kisaca bütün bunlarin ne oldugunu anlamak eli kalem tutanlar için gerekli bilgilerdir.

Bir insanin edebiyatta DENEME türü bir yazi veya kitap okudugunu söyleyebilmesi için Deneme Yazilari’nin ne oldugunu bilmesi icabeder. Arkasindan Türk edebiyatinda Deneme ustasi Nurullah Ataç’i, Suat Kemal’i, Orhan Burian ve Vedat Günyol’u okudugunu söylemesi beklenir. Hatta Fransiz Deneme Yazarlarindan Montaigne’i, Andre Gide (Andreji) okumus oldugunu belirtmesi gerekir.

Görülüyorki edebiyatçi olmak, edebiyatin bir veya birkaçdali ile mesgul olmak kolay bir is degildir. Genis bir Edebiyat Bilgisi ve Kültürü gerekli kilmaktadir. Mesela ben ve Selahattin Demiraco Önadim’da yazdiklarimizla Edebiyatin hangi dalinda bulunuyoruz? Biz Köse Yazari miyiz yoksa Makale mi yaziyoruz? Yoksa rastgele bir yazi denemesi mi yapiyoruz? Selahattin Demiraco ne der ama ben bir Köse Yazari degilim. Gerçi bir konuyu alip sonlandiriyorum ama bazi yönlerden yazdigim Köse Yazisi tekniklerine uymamaktadir. Neyse sözü uzatmayalim?.

Kisaca, edebiyatin bir dalinda yer alanlar hiç degilse siir yaziyorlarsa, makale, hikaye, düz yazi yaziyorlarsa onlar hakkinda birtakim bilgilere sahip olmalari zorunludur. Sairleri okumadan, siirin ne oldugunu bilmeden siir yazmak, sair olmak nasil seydir bilemem ama siir diye yazdiklarimizin siir olmadigini birgün edebiyatçilar, elestirmenler söyleyeceklerdir. Siir olan olmayan taraflari ortaya koyacaklardir. Bu yazimda daha çok sairlerden söz edisimin bir nedeni vardir. Çünkü Türkiye’de her bes kisiden üçü sair oldugu içindir.

                                   nazifkaracam@gazetetrakya.com

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol