BİLGİ ÇAĞINI YAKALAMADAN ÖNCE BİLGİ ÇAĞI EĞİTİMİ GEREKLİ

Dünyada "Bilgi Yönetimi duayenlerinden Doktor Jakson Grayson İstanbul'da verdiği bir konferansta BİLGİ ÇAĞI'nı yakalamak için Atatürk'ün yolunu tavsiye etmiş. Atatürk'ün "Hayatta En Hakiki Mürşit (Yol gösterici) İlimdir." sözünün hayata geçirilmesi gerektiğini söylemiş. Bilginin ve eğitimin Türkiye için önemine dikkat çekmiş. Dünyada rekabet etmek için eğitimin önemli bir faktör olduğunu söyleyen ünlü Grayson BİLGİNİN GÜCÜ'ne inanmak gerektiğini vurgulamış. "Eğitim sadece okullarda değil, kurumların bünyesinde de verilebilir" demiş. Bilgi yönetiminin gereği üzerinde durmuş.
Bugün dünyada bilgi satan, bilgi satın alan ülkeler vardır. İleri ülkeler, teknoloji üreten ülkeler bilgi satın almaktadırlar. Türkiye gibi ülkeler ve Türkiye'den daha geride olanlar ise aldıkları teknolojilerle birlikte bilgi de almaktadırlar. Bir başka biçimde ifade etmek gerekiyorsa bugün BİLGİ kalkınmış, sanayileşmiş, eğitim öğretim alanında en üst düzeye ulaşmış ülkelerdir. Amerika, Almanya, Japonya, İngiltere, Fransa, İtalya bu tür ülkelerdir. Ülkelerini bu seviyeye getirenler fabrika kurar, fabrika satarlar.
Türkiye bilgi açığı, eğitim yetersizliği, sanayi elemanı sıkıntısı olan bir ülkedir. Araştırmaya imkânları kısıtlıdır. Yani zengin, refaha erişmiş bir ülke değiliz. Gıda maddeleri, buğday ekmek satın alan bir ülkenin insanlarıyız. İnsanlarımıza bir ileri ülke eğitimi veremiyoruz. Bilgi açığımız, bilimsel araştırma yetersizliğimiz, eğitim noksanlığımız devam etmektedir. Osmanlı'dan borç, cehalet miras aldık. Yüzde doksan ikisi okuma yazma bilmeyen bir nüfus ile yola çıktık.
Biraz yukarıda Bilgi Çağı'nı yakalamış ileri ülkelerden söz ettik. Bu ülkeler bilgi üretiyorlar, bilgiyi kullanıyorlar ve de bilgiyi depo ediyorlar. Depo ettikleri bilgiyi de satıyorlar ya da kullanıyorlar. Bilginin depolandığı yerlere de BİLGİ BANKASI diyorlar.
Bilgi yapacağımız bir işi mal edeceğimiz bir şey için elde ettiğimiz bir eylemdir, bir güçtür. Şu halde bilgi; kullanılmak içindir. Ve tabii bilgiyi nasıl kullanacağımız için de bir bilgiye ihtiyacımız vardır. Geri kalmış ülkelerin en zayıf tarafı bilgiyi kullanmaları, eğitim ve bilgisinden yoksun olmalarıdır. Evin çöpünü caddenin bir yerine koymuş, bidona atmanın gereğini biliriz. Bu bir bilgidir. Bildiğimiz halde çöpü bidona değil de bu bilgiyi kullanmayıp, çöpü yere boşaltıyorsak, poşeti yere bırakıyorsak, kullanılmayan bu bilgi biz de SÜS BİLGİ'dir. Yeri geldiği halde kullanamadığımız bilginin hamallığını yapıyoruz demektir. Aslında bizim insanımız çok şey biliyor fakat ne var ki bildiğini bilmiyor. Bu yüzden bildiği bilgiyi kullanmıyor ya da kullanamıyor. İnsanımızın bu zayıf tarafını eğitim - öğretim düzeltecektir. Okuyacağız, öğreneceğiz, öğrendiğimizi hayata geçireceğiz. Başka çaremiz yoktur. İnsanın bildiği halde bildiğini yapmaması anlaşılır şey değildir. Osmanlıların eğitmediği, öğretmediği halkı Cumhuriyet kuranlar okuma yazmaya, kitap okumaya birinci derecede önem vermişler, cehaleti bilgiyle, eğitimle yenme sürecini başlatmışlardır. Türk halkı bilecek ki, kendisine öğretilecek ki dünyada artık eğitim beş yıl, on yıl değil, ömür boyudur. Peygamber ümmetine bunu önermiştir. Ömür boyu okuyun demiştir. Müslümanların kutsal kitabı da bunu yazar. Ve bunu herkes biliyor. Fakat dediğimiz gibi halkımız okumuyor. Peygamberin ümmeti, Mustafa Kemal Atatürk'ün ne zaman KİTAP KÜLTÜRÜ'ne sahip olacak bilemem. Ancak okuyun, dünyada okuyanların gerisinde kalmak hem ayıp, hem felakettir. Böyle bilinmeli.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol