BIÇARE CUMHURIYET

Mazuni'yin bir türküsü geldi aklima "Köydeki yasli bacimi, kilimler dokur göreydim," diyordu dizelerinde. "Doksani bulmus dedemde, bir günlük fikir göreydim!" mi diyordu bir yerinde? Hani, bir yerinde de "Herkesi okur göreydim!" diyordu.
Cumhuriyetimizi karaladilar. Kapattilar okullarimizi. simdi köy çocuklari aç-biilaç, zehir zemberek soguklarda tirtir yollarda. Vardiklari yerlerde kenara atilmis, gün boyu bakimsiz. Bunlara ilerde hiçbir sey emanet edilmeyecek. Edilmeyecek biçimde büyüyorlar çünkü. Büyütülmüyorlar, yetistirilmiyorlar. Kendiliginden böyle oluyor. Doga kurali geregi boy atiyorlar, aç ölmediklerine, hastaliktan kirilmadiklarina.
Bu Cumhuriyet Bayrami'nda, bu kez köyümde olmayi çok isterdim. Terzidere'de olmaliydim bu kez. Hani, bir sarkiyin sözleri diyordu ya "simdi istanbul'da olmak vardi anasini satayim!"
simdi Istanbul'da olmamak vardi anasini satayim. simdi köyde olmak vardi. Terzidere'de.
Ne yapacaktim, biliyor musunuz?
Çocuklarin aklini çelecektim. Okul çocuklarinin. Bu bayram onlari Kofçaz'a birakmamaya gayret edecektim. Bu bayram onlarin Kofçaz'da gariban, sefil, gözçikigi, istenmeyen ama kullanilan igreti konuklar olarak israf edilmemesi için çabalayacaktim.
Niçin mi?
Analariyla, babalariyla, hisim akrabasiyla, arkadaslariyla, sevdikleriyle ve onlari sevenlerle birlikte olmalari gerekirdi bu bayram.
Nerede mi?
Köy okulunda. Okul binasinin önünde.
Atatürk büstü yok orda.
Olsun. Büyükçe boy, bulabildigimiz büyüklükte bir Atatürk resmi bulurduk. Ya duvara tuttururduk, ya bir yere yapistirirdik, ya da. Bir çaresini bulur, okul binasinin ana kapisinin yaninda bir Atatürk resmi. Bulundururduk mutlaka.
Bayrak diregi yok sanirim. Yine de uzunca bir sirik bulurduk, ceviz sirigi. Bilemedin çoban sopasi. Bayrak sallandiracak bir yer, bir sopa, bir sirik bulamayacak degildik ya koskoca orman kolunda! Elimizde tutardik dip olmadi. Sallardik, sallandirirdik.
Saygi durusunda bulunurduk. Ata'yi anardik. Onun döneminin kahramanlarini, silah arkadaslarini, Kurtulus Savasi'na emek vermis, gönül vermis hatta can vermis insanlari anardik.
Kurtulis ve özgürlük türkümüzü birlikte söylerdik köycek. Çoktandir söylememis köylüm. Unutanlar çogunluktadir korkarim ama unutmayanlar da vardir kesin. Babam unutmamistir örnegin. Örnegin, Ahmet Malik unutmamistir.
Çocuklara, bildikleri ulusal siirleri okuttururduk.
Köyün yaslilari siirler okurdu. Köyün orta yaslilari, yani, bizim devre, nice cumhuriyet bayramlari kutlamislardi. Anilarinda, belleklerinde mutlaka "Atatürk" diyen, "Cumhuriyet" diyen, özgürlüge, bagimsizliga, uygarliga, aydinliga yönelik bir bildikleri kesinlikle vardir. Her birisi bir seyler söylerdi.
siirlerimizle, sözlerimizle, yüreklerimizle Atatürk'ü çagirirdik bulundugumuz ortama. Gelirdi Atatürk. Bizimle olurdu Cumhuriyet Bayrami'nda.
Bir teyp bulurduk, kasetini koyardik. Onuncu Yil Söylevi'ni dinlerdik topluca. "Türk milleti zekîdir, Türk milleti çaliskandir!.." diye çiglik çigliga haykirirdi o tiz sesiyle. Türk ulusuna olan güvenini bir kez daha haykirirdi. "Ebediyete giden her on yilda." derdi.
Seksen üçüncü yilinda Cumhuriyet'in düstügü durumlari görür, gözlemler, bize bir seyler sorardi.
Anlatirdik dilimiz döndügünce. Suçlamazdi bizi belki. Anlardi kuskusuz, çaresizligimizi.
Fazil Hüsnü Daglarca, yillar önce yazdigi siirinin bir satirinda demisti ya "Biz, pis yöneticilerin mutsuz kisileri!" diye.
O satiri, o misrayi okurduk ona.
Anlardi. Okulumuzun neden kapatildigini. Bayramin, cumhuriyetin köyde neden kutlanmadigini anlardi. Sormazdi geri yanini. Sormazdi.
Bizi bu durumlara zorunlu kilanlara ne derdi, onlara ne yapardi bilemem ama. Derdimize yanmak yerine. Derdimizi yanardik Atatürk'e.
Aaah ah! simdi Terzidere'de olmak vardi anasini satayim. Cumhuriyeti Terzidere'de kutlamak, seksenüçüncü yilinda, Atatürk'le birlikte.
Istemeyen gelmezdi.
Gelenler yeterdi.
Bir gün kutlanacak. Cumhuriyet, bir gün gelecek köylerde de kutlanacak.
Ben orda olacagim.
Isteyen gelecek. inaniyorum, siz de.
Böylesi bir hayal iste.




BIÇARE CUMHURIYET
Mazuni'yin bir türküsü geldi aklima "Köydeki yasli bacimi, kilimler dokur göreydim," diyordu dizelerinde. "Doksani bulmus dedemde, bir günlük fikir göreydim!" mi diyordu bir yerinde? Hani, bir yerinde de "Herkesi okur göreydim!" diyordu.
Cumhuriyetimizi karaladilar. Kapattilar okullarimizi. simdi köy çocuklari aç-biilaç, zehir zemberek soguklarda tirtir yollarda. Vardiklari yerlerde kenara atilmis, gün boyu bakimsiz. Bunlara ilerde hiçbir sey emanet edilmeyecek. Edilmeyecek biçimde büyüyorlar çünkü. Büyütülmüyorlar, yetistirilmiyorlar. Kendiliginden böyle oluyor. Doga kurali geregi boy atiyorlar, aç ölmediklerine, hastaliktan kirilmadiklarina.
Bu Cumhuriyet Bayrami'nda, bu kez köyümde olmayi çok isterdim. Terzidere'de olmaliydim bu kez. Hani, bir sarkiyin sözleri diyordu ya "simdi istanbul'da olmak vardi anasini satayim!"
simdi Istanbul'da olmamak vardi anasini satayim. simdi köyde olmak vardi. Terzidere'de.
Ne yapacaktim, biliyor musunuz?
Çocuklarin aklini çelecektim. Okul çocuklarinin. Bu bayram onlari Kofçaz'a birakmamaya gayret edecektim. Bu bayram onlarin Kofçaz'da gariban, sefil, gözçikigi, istenmeyen ama kullanilan igreti konuklar olarak israf edilmemesi için çabalayacaktim.
Niçin mi?
Analariyla, babalariyla, hisim akrabasiyla, arkadaslariyla, sevdikleriyle ve onlari sevenlerle birlikte olmalari gerekirdi bu bayram.
Nerede mi?
Köy okulunda. Okul binasinin önünde.
Atatürk büstü yok orda.
Olsun. Büyükçe boy, bulabildigimiz büyüklükte bir Atatürk resmi bulurduk. Ya duvara tuttururduk, ya bir yere yapistirirdik, ya da. Bir çaresini bulur, okul binasinin ana kapisinin yaninda bir Atatürk resmi. Bulundururduk mutlaka.
Bayrak diregi yok sanirim. Yine de uzunca bir sirik bulurduk, ceviz sirigi. Bilemedin çoban sopasi. Bayrak sallandiracak bir yer, bir sopa, bir sirik bulamayacak degildik ya koskoca orman kolunda! Elimizde tutardik dip olmadi. Sallardik, sallandirirdik.
Saygi durusunda bulunurduk. Ata'yi anardik. Onun döneminin kahramanlarini, silah arkadaslarini, Kurtulus Savasi'na emek vermis, gönül vermis hatta can vermis insanlari anardik.
Kurtulis ve özgürlük türkümüzü birlikte söylerdik köycek. Çoktandir söylememis köylüm. Unutanlar çogunluktadir korkarim ama unutmayanlar da vardir kesin. Babam unutmamistir örnegin. Örnegin, Ahmet Malik unutmamistir.
Çocuklara, bildikleri ulusal siirleri okuttururduk.
Köyün yaslilari siirler okurdu. Köyün orta yaslilari, yani, bizim devre, nice cumhuriyet bayramlari kutlamislardi. Anilarinda, belleklerinde mutlaka "Atatürk" diyen, "Cumhuriyet" diyen, özgürlüge, bagimsizliga, uygarliga, aydinliga yönelik bir bildikleri kesinlikle vardir. Her birisi bir seyler söylerdi.
siirlerimizle, sözlerimizle, yüreklerimizle Atatürk'ü çagirirdik bulundugumuz ortama. Gelirdi Atatürk. Bizimle olurdu Cumhuriyet Bayrami'nda.
Bir teyp bulurduk, kasetini koyardik. Onuncu Yil Söylevi'ni dinlerdik topluca. "Türk milleti zekîdir, Türk milleti çaliskandir!.." diye çiglik çigliga haykirirdi o tiz sesiyle. Türk ulusuna olan güvenini bir kez daha haykirirdi. "Ebediyete giden her on yilda." derdi.
Seksen üçüncü yilinda Cumhuriyet'in düstügü durumlari görür, gözlemler, bize bir seyler sorardi.
Anlatirdik dilimiz döndügünce. Suçlamazdi bizi belki. Anlardi kuskusuz, çaresizligimizi.
Fazil Hüsnü Daglarca, yillar önce yazdigi siirinin bir satirinda demisti ya "Biz, pis yöneticilerin mutsuz kisileri!" diye.
O satiri, o misrayi okurduk ona.
Anlardi. Okulumuzun neden kapatildigini. Bayramin, cumhuriyetin köyde neden kutlanmadigini anlardi. Sormazdi geri yanini. Sormazdi.
Bizi bu durumlara zorunlu kilanlara ne derdi, onlara ne yapardi bilemem ama. Derdimize yanmak yerine. Derdimizi yanardik Atatürk'e.
Aaah ah! simdi Terzidere'de olmak vardi anasini satayim. Cumhuriyeti Terzidere'de kutlamak, seksenüçüncü yilinda, Atatürk'le birlikte.
Istemeyen gelmezdi.
Gelenler yeterdi.
Bir gün kutlanacak. Cumhuriyet, bir gün gelecek köylerde de kutlanacak.
Ben orda olacagim.
Isteyen gelecek. Inaniyorum, siz de.
Böylesi bir hayal iste.













Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol